Dargın yada dargınlık; dargın olma, küsme, gücenme hâli, kırgınlık, ilgisiz, soğuk, konuşmama anlamına gelir. İşte dargın, dargınlık kelimesi ile ilgili örnek cümleler.
– Bu olaydan sonra benimle aylarca dargın durdu. (R. N. Güntekin)
– Arkadaşla uzun süre dargın durmak olmaz.
– İki kardeşe dargın durmak yakışmaz.
– Azmidil Kalfa ile Neveser Kalfa rekābeti, hanımlarını müdâfaa adı altında (…) günlerce devam eden dedikodulara, tatsızlıklara ve dargınlıklara mal olurdu (Sâmiha Ayverdi)
– Ortada dargınlık oluşmasına neden olacak bir olay yok.
– İslâm’da dargınlık hâli, müminler arasında herhangi bir konuda ihtilâf edilebileceği kabul edilerek geçerli sayılmış; ancak bu hâlin üç günü geçmemesi gerektiği emredilmiştir. (Hadisi Şerif)
– Hasan Ağa büyük oğlu ile dargındı. (S. F. Abasıyanık)
– Bu dargınlığa onun aldırış bile etmediğini görüyordum (Kerîme Nâdir)
– Annem, bahçe kapısında beni iki dargın kelime ile karşıladı. (Y. Z. Ortaç)
– Maalesef ağabeyimiz bu dünyadan gönlü dargın olarak ayrıldı.
– Nâlân’la bir buçuk ay dargın durduk (Kerîme Nâdir)
– Umarım bana dargın değilsin.
– Münâkaşa gecesinden sonra Nüzhet’le dargın gibiydik (Peyâmi Safâ)
– Burak Meryem’in dargın olduğunu düşünüyor.
– Dargın karı kocayı barıştıranlar çok büyük sevaplar kazanır.
– Dargın gibi birbirlerine arkalarını dönmüşlerdi (Reşat N. Güntekin)
– Dargın olan insanların pek çoğu miras yüzünden kavgalılar.
– Ben dargın değilim ama aynı zamanda bir şey unutmam.
– Dargın gözlerimizi ortadaki sahandan kaldırıp birbirimize bakıyoruz (Yusuf Z. Ortaç)