Mukayese; benzeterek veya karşılaştırarak değerlendirme, kıyaslama, kıyas etme, karşılaştırma, ölçme gibi anlamlara gelir. İşte mukayese ile ilgili örnek cümleler.
– Bu kitabın kahramanıyla hakikat arasında yeniden mukayeseye başladı. (Peyami Safa)
– Ahmet Ustanın işi mukayese edilemez.
– Kişi başı geliri hesaplanırken diğer ülkelerle mukayese edilmemeli.
– Ölümün dehşeti hiçbir şeyle mukâyese edilemeyecek derecede onu muzdarip kılar. Ölümün ürküntüsü, ona bir heyûlâ gibi gelir.
– Körfezin suları Akdeniz diğer bölgeleri ile mukayese edildiğinde en sıcak bölümdür.
– İnsanlığa rehberlik edecek bir İslâm âlimi için tefekkürde derinleşmek, aklî muhâkeme ve mukâyese usullerini, mantık, matematik, ilm-i siyâset, ahlâk, sosyoloji, psikoloji gibi ilimleri bilmek lâzımdır.
– Rakîbiyle kendini mukāyeseye başladı (Nâmık Kemal).
– Nihat Bey’in kemanı, çalgıdan ziyâde zırıltıya benzeyen o kör dilencinin kemençesiyle asla kābil-i mukāyese değildi (Hüseyin R. Gürpınar).
– İslam hiçbir beşerî sistem ile mezcolunamaz, hattâ mukâyese bile edilemez.
– Bunlar eski ve yeni dispanserlerin mukāyesesidir (Refik H. Karay).
– Hatta bu zâbiti eski küçük Kenan’la mukāyese ettiğim zaman büsbütün şaşırıyordum (Kerîme Nâdir).
– Bütün milletlerin dilleri arasında bir mukâyese yapılacak olursa Arapça’nın, âhenk, kelime yapısı ve türeyişi, fiil çekimleri ve telâffuz kâideleri gibi pek çok husûsiyetiyle diğer dillere fâik olduğu görülecektir.
– Yusuf, herhangi bir yaratılmışla mukāyese edilemeyecek eşsiz bir vücuttu (Sâmiha Ayverdi).