Ateş; odun, kömür, ot vb. gibi yanıcı nesnelerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr, tutuşup yanmakta olan nesne demektir. Diğer bir ifade ile Ateş, yüksek sıcaklık ve çoğunlukla alev veren hızlı yanma olayı, ısıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç, patlayıcı silahların atılması demektir. Ayrıca ateş; vücut ısısı, öfke, hırs, hınç, coşkunluk, tehlike, felaket, büyük üzüntü, acı anlamlarına da gelmektedir. İşte ateş kelimesi ile ilgili cümleler.
– Su ateşi söndürür.
– Ocakta ateş kalmamış.
– Uygarlık ateşten doğmuştur.
– Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum. (T. Buğra)
– Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu. (H. Taner)
– Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu. (A. Ş. Hisar)
– Yemeği ateşten indirdim.
– Biz geldiğimizde evdeki eşyalar ateş almıştı.
– Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır. (M. Ş. Esendal)
– Düğünlerde havaya ateş açmaktan vazgeçmiyorlar.
– Top ateşi geceye kadar sürdü.
– Ateş yokken gerçekleşen havaleye soğuk havale denir.
– Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi. (S. F. Abasıyanık)
– Febril konvülziyon 6 ay- 6 yaş arasındaki çocuklarda, ateşe bağlı ortaya çıkan, yaşa bağımlı nöbetlerdir.
– Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı. (T. Buğra)
– Düşman askerleri ateş açmaya başlayınca, hemen siperlere girdik.
– Nejat Efendi’nin çalışında Peregrini’nin ihtirası, ateşi yoktu. (H. E. Adıvar)
– Suratı âteşî al kesilmiş kızının yanına koşar (H. R. Gürpınar)
– Kendinizi ateşe atıyorsunuz, haberiniz yok.
– Halkına ateş eden haindir.
– İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu … (H. R. Gürpınar)
– Çocuklarda en sık ateş nedeni enfeksiyonlardır.
– Elimdeki silâh birden ateş aldı.
– Hayırdır! seni bir ateş aldı sanki.
– Ateş bacayı sarmadan çabuk gidelim buradan!
– Ateş bacayı sarmış, bu kız bu oğlandan vazgeçmez artık.
– O, ateşle oynamaktan hiç korkmaz.
– Adamın bağrına bir ateş düşmüştü.
– Ateş gibi bir öğrenciydi.
– Bugün hava ateş gibi, işi yarına bırakalım.
– Çocuğun alnı ateş gibi olmuş.
– Yanlışlarınızı söyledik diye hemen ateş gibi oldunuz.
– Eleştiriler karşısında yüzü ateş gibi oldu.
– Çocuk ateş kesildi, böyle giderse birinci olur.
– Durup dururken ateş kesildi, zor yatıştırdık.
– Pazarda her şey ateş pahası, el yakıyor.
– Babası ateş püskürmekteydi, çocuksa bir köşeye sinmişti.
– Baktım, gözleri ateş saçmaktaydı, sustum.
– Kendini ateşe atmak için çırpınıyordu sanki.