Kargaşa; karışıklık, kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı durum, kaos demektir. Ayrıca kargaşa; siyasal ve yönetimsel kurumlarda beliren güçsüzlük nedeniyle toplumda devlet denetiminin kalmaması durumu, toplumda düzen bozukluğu, yönetime ve yasaya uymayış, kışkırtma ve karışıklık dolayısıyla ortaya çıkan durum, anarşi demektir. İşte kargaşa kelimesli ile ilgili örnek cümleler.
– Okuma yazma oranının düşüklüğü, bilinçlenmeyi engellediği ölçüde bir kargaşa ögesidir. (O. Rifat)
– Odadaki eşya kargaşası bir kadın eli bekliyordu.
– Tsunami uyarısı sonrasında Amerika’nın doğu eyaletlerinde başlayan büyük kargaşa sebebi ile dolar hızla değer kaybetmeye başladı.
– I. Murşili’nin ölümünden İÖ 1525’te başa geçecek olan Telipinu arasındaki 65 yıllık dönem, Hitit Devleti için bir kargaşa dönemidir.
– Yapılan yeniliklerden ötürü sokaklarda kargaşa yaşandı.
– Umur Bey’in yerine başa geçen Cüneyd Bey (1405-26), Osmanlı Devleti’nin içine düşmüş olduğu kargaşadan yararlanmaya çalıştı.
– Vatanını sevmeyen bir toplum kargaşa yaratmaktan başka bir şey yapmaz.
– Bir korkak bir orduyu bozar bir toplumda korkak kişi, kaygılı, heyecanlı sözleriyle kargaşa çıkarır.
– Meclis içerisinde kargaşa yaratmak için var gücü ile konuşmaya, hakaret etmeye başladı.
– Anaksagoras’a göre evren, önce, tüm varlıkların niteliklerinin toplandığı bir kaos (kargaşa) durumundadır.
– Trafikte kargaşa olması bizim eve gitmemizi geciktiriyor.
– Jacob van Artevelde, Gent’e dönerken çıkan bir kargaşa sırasında öldürüldü.
– Okulda her gün kargaşa yaşıyoruz ve bu bizi çok yıpratıyor.
– Fetret Arapça’da kargaşa anlamına gelir.
– İş yerindeki kargaşa ile mücadele etmek için saatlerce mesai yaptık.
– İç konuşma tekniğinin kullanıldığı bu yapıt toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayış ve çıkmazlarım dile getiriyordu.
– Yüz yıllık bir savaş ve kargaşa döneminden sonra, imparatorluk, Bulaların eline geçti.
– Neden bu kadar kargaşa içinde yaşadığımızı da anlamıyorum.
– Genel kargaşa ortamına karşın bu dönemde tıp, astronomi, botanik ve kimya alanlarında önemli gelişmeler oldu.
– Sınıfa geçtiğimde kendimi kargaşanın ortasında buldum.
– Dedikodunun, fesadın, kargaşanın çok olduğu yerlere cadı kazanı ismi verilmektedir.
– Meclis konuşmasında kargaşa yaşanıyordu.
– Bilgilerin veriliş biçimi kargaşa, korku, gereksiz sevinç yaratacak biçimde olmamalıdır.
– Toplumsal barış oluşmadığında toplumda kargaşalar yaşanırdı.
– O, kaçmak için kargaşadan yararlandı.
– Farklılıklara saygı duymalı ve kargaşaların oluşmasına fırsat vermemelisin.
– Kargaşa ve yozlaşmanın egemen olduğu dünyada hoş bir görev bu.
– Sayıları giderek artan sokak hayvanları ev hayatında kargaşa yaratır.
– Ama, hiç kimse size evde ilk haftaların bir kargaşaya yol açacağından söz etmemişti.
– Bütün kasaba bir kargaşa içindeydi.
– Bir taraftan belâ, mihnet, sıkıntı, diğer taraftan kargaşa, ara bozma, azdırma hattâ ihtilâl anlamlarını kapsamına alır.
– Her yerde çığlık ve kargaşa vardı.
– Terör örgütlerinin yaratmak istedikleri kargaşa sadece ve sadece batılı ülkelerde yer alan ülkelere borç verebilen kartellerin işine yaramaktadır.
– Bu kargaşa sırasında aşırı derecede alkollü olan şahıs yere düşmüştür.
– Sahaya atılan ses bombası sonrasında trübünlerde büyük bir kargaşa yaşanmıştır.
– Irksal sorunlar genellikle sosyal kargaşa nedenidir.
– Belediyenin aldığı garip kararlar sebebi ile 2 haftadır trafikte büyük bir kargaşa yaşanmaktadır.
– Bu kargaşaya ne neden oldu?
– Sarı yelekliler Fransa’da ciddi bir kargaşa yarattılar ve bu ülkeye olumsuz bir şekilde yansıdı.
– 2004 yılında bir futbol karşılaşmasında kargaşa çıkmış ve bu kargaşa Kürt-Arap çatışmasına dönüşmüştür.
– Felemenklilerin İspanyol yönetimine karşı ayaklandıkları sırada Felemenk’te ortaya çıkan kargaşadan yararlanmaya çalışarak 1581’de kendisini Brabant dükü ve Flandre kontu ilan ettiyse de, bu unvanlar sözde kaldı.
– Önümüzdeki dönemde küresel piyasalarda daha fazla kargaşa söz konusu olabilir.
– Kargaşa çıkartmamak adına susmak zorunda kaldım.
– Dün gece büyük bir kargaşa yaptılar.
– Birçok gazeteci fotoğraf için hareketlenince kargaşa yaşandı.