Tepe; çevresindeki düz yerlerden yüksek olan ve çok kez tek başına bulunan, yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, yamaçları yatık yer biçimi demektir. Ayrıca Tepe, yüksekliği olan bir şeyin en üstteki bölümü; birinin yanı başı, baş ucu; bir yerin, bir nesnenin vb. nin üstü, tam hizası; başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü gibi anlamlara da gelmektedir. İşte tepe ile ilgili örnek cümleler.
– Kedi ağacın tepesine çıkmış.
– Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz. (S. F. Abasıyanık)
– Her tepeyi aşarken arkama dönüp bakarım, uzun ince bir yoldayım.
– Derenin sağ tarafına yükselenen tepenin yamaçları daha hafif eğimli,daha genişti. (N. Cumalı)
– Tepemde durup canımı sıktı.
– Ekşisu’da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi. (N. Cumalı)
– Bu şehir tepeleri ve kuleleri ile de meşhur olan bir şehirdir.
– Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor. (R. H. Karay)
– İstanbul yedi tepeden oluşan bir şehirdir.
– İncirlerden birini gözüne kestirdiği vakit yukarıdaki dala çıkıyor, tepe aşağı sarkarak…koparıyordu. (R. N. Güntekin)
– Kayak tepesine kadar yarışalım mı?
– Oradaki tepeye çıkmak bizi çok yorar.
– Tepenin yanında iki inatçı keçi duruyordu.
– O tepenin ardı arkası görünmüyor.
– Hemen şu tepenin ardında alpler var.
– Beraber o tepeye tırmanacaktık fakat ben korktum.
– Kedi ağacın tepesinde öylece duruyordu.
– Tepedeki çiçekler ne kadar güzel gözüküyor.
– Ailemle yaz tatilinde çamlıca tepesine gittik.
– Senin bahsettiğin tepe şuradan bakınca gözüküyor.
– Karşıki tepeyi görüyor musun?
-Tepelerden birinde hayvan sürüsü vardı.
– Karşıdaki tepeye piknik yapmaya gittik.
– Yemyeşil tepeler baharı müjdeliyordu.
– Kum tepesinde oynamayın çocuklar!
– Nazmiye’nin tepesinden sanki kaynar sular döküldü, yooo … dedi. (O. Kemal)
– Yalan söylediği anlaşılınca tepesinden kaynar sular döküldü.
– Bilakis amele olmayanlara karşı tepeden bakar, onları bir ağacın üstündeki mantarlar gibi görür. (N. Hikmet)
– İnsanlara tepeden bakmayı bırak artık, aciz bir varlık olduğunu düşün.
– Düşmanların tepesine binmek boynumuza borç oldu.
– O çocuk babasının tepesine çıkar, yine istediği oyuncağı aldırır.
– Böyle kız gibi nazik bir zabiti askerler sayarlar mı? Askerlerimiz tepenize çıkıyordur, nedir? (R. N. Güntekin)
– Hırsızın tepesine dikilen iki jandarma dikkatle onu izliyordu.
– Gece boyunca kırlarda yürüdü, dere tepe düz gitti ve bir dağın eteğine geldi. (İ. O. Anar)
– Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü.
– Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı. (E. Şafak)