Hicran; bir kimseden ya da bir yerden ayrılma, ayrılık, ayrılık acısı, iç acısı, şiddetli üzüntü, büyük keder ve ayrılığın yol açtığı onulmaz acı anlamlarına gelmektedir.
Hicran kelimesi ile ilgili örnek cümleler
– Bu hicran, dudaklarına ezelî bir nakarat yapıştırmıştı. (Ömer Seyfettin)
– Murat’ın babası da Yıldız gibi aynı ıztırap ve hicran içindedir (Aka Gündüz)
– Başıma da konuyor konuyor aman martı kuşları / Gözlerimden boşalır hicran yaşları. (Orhan Veli Kanık)
– …Her gün dünyaya binlerce geliş ve her gün dünyadan binlerce gidişin hicranlı köprüsü değil de nedir? Böyle bir köprünün üstünden geçmekte olduğunu bilen bir insan, nasıl olur da aldanış içinde yaşar?
– Gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık Göz göz oldu yüreğim o hicran yarasından Gözümde özleyiş gönlümde acı Gurbetten gelmişim. (Selahattin İnal)
– Anam, babam ve canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Sen’in hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır.
– Bende hicran yarasından da derin bir yara var. Yolları gurbete bağlayan dağlar. (Sadi Işılay)
– Allâh âşıkları için zikir ve tefekkürden uzak geçen seherler hicran saatleri olmuştur.
– Yurt hicrânı çekiyor, yabancı toprağa alışamıyor (Refik H. Karay)
– Bir hicrânım var ki ölsem yüreğimden çıkmayacak (Reşat N. Güntekin)