Ahlak, insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümüdür. Diğer bir ifade ile Ahlak; belli bir toplumun belli bir döneminde, kabul edilebilir bireysel ve toplumsal davranış ilkelerini saptayan ve araştıran bilim demektir. Ahlak, insanların ruhuna yerleşen alışkanlıklardır. Veya insanın yaratılışından gelen ve cemiyet içinde yaşanarak kazanılan iyi ve güzel huylardır. Ahlak sözcüğü Arapça’da hulk (yaradılıştan huy) sözcüğünün çoğuludur. Ahlak bir toplumsal kuraldır. Bu toplumsal kuralın içeriğini o toplumda geçerli olan gelenek, görenek ve alışkanlıklar belirler. Bireysel düzlemde ahlak, kişinin doğuştan ve toplumsallaşma sürecinde kazandığı huylar, davranış biçimleri ve tavırları belirten tutumlardan anlaşılır. Kapsamı ve konusunun, her döneme, ulusa ve ortama göre değişmesinin yanında, bir toplumun içindeki değişik katmanlarda da ayrı ahlak anlayışları bulunabilir. Bütün ahlak anlayışlarının varlık nedeni, kendilerini mutlak ahlak olarak geçerli kılmak çabasında yatar. Bir tür inanç olan ahlak, ancak sürdüğü zaman diliminde geçerlidir. Amaç olarak, yüksek bir yaşama biçimini dile getiren her ahlak eğilimi, kendi amacını en üstün değer olarak görür.
Öteki canlılardan düşünen bir canlı olmasıyla ayrılan insanın, bağlandığı değerler ve inançlar vardır: Tanrı inancı, politik ve ahlaki inançlar. Hemen her eyleminde iradesine dayalı seçimler yapan insan, eylemlerinde özgürdür. Bu seçmece niteliği, insana özgürlüğünü sağlar. Bütün bu özellikleri kendisinde toplayan insanın en önemli özelliği ahlaklı olmasıdır. Her insan toplumunda düzeni sağlayan ve toplumu yöneten bazı kurallar vardır. İnsan, genellikle toplum tarafından bilinen bu kurallara göre davranmaya çalışır. Toplumdaki bazı kurallara uyulmazsa karşılığında yaptırımlar uygulanır. Buyurgan olan bu kurallar, hukuk kurallarıdır. Kuşkusuz, düzeni sağlayan kurallar yalnızca bunlardan oluşmaz. Din ve görgü kuralları gibi, ahlak kuralları da toplumun işlenmesini ve sürekliliğini sağlar.
İnsan davranışlarını iyi ve kötü diye değerlendirmekten doğan ahlak, her toplulukta görülür. Çünkü kaynaklandığı yer insanın vicdanıdır. Ahlaki olanı yapmak, ahlaki olana uygun davranmak, davranışın içtenlikli ve iyi niyetli yapılmasını gerektirir. Ahlak, insanlara iyilik yapmayı bilinçli olarak isteyecek duruma yükselmiş olanlar için söz konusu olduğundan, insanlara özgü bir tutumdur. Ahlak yalnız doğru davranışı elde etmeye çalışmaz, ayrıca bunu sağlamak için gerekli olanları da araştırır.
İyi ve kötü, ahlakın temel kavramlarıdır. Vicdan iyiyi kötüyü haklıyı haksızı ayıran bir bilinç türüdür. Ahlak felsefesinin (Etik) ilk sorusu, ahlaki olanın ne olduğudur. Bu noktada, çeşitli ahlak eğilimlerinin tanımları farklıdır. İyi ve kötü karışıklığında kurulan bir ilişkide, iyi olan ahlaki olandır ama iyi diye tanımlanan davranışlar da değişiktir. Geçerli ahlak anlayışlarının ortak noktası, tümünün de iyi ve kötünün ne olduğunu bildiklerine inanmalarıdır. O halde, genelde, “iyi” toplumun koyduğu ahlak kurallarına uyma, “kötü” olansa toplumda geçerli olan ahlak kurallarına uymamadır.
“İyi” duygusundan kaynaklanan ahlak davranışı, ödev olarak bilinen şeylerle karşıtları arasındaki yaşamsal çatışmalar karşısında insanı vicdan hesaplaşmasına götürür. Ahlaki değerler ve değersizliklerle ahlak değerlendirmesinin ölçüleri, insanın kendi içinde doğup gelişir. Toplumdaki ahlak kuralları, bir bireyin ya da belli bir katmanın yararına değil, toplumun bütününün yarar ve mutluluğunu amaçlar. Bu kurallar, bireyler arasındaki birliği sağlar ve toplumun birliğini sürdürmesine yarar. İnsanın ahlakça özgür olması anlamında ahlakın kişisel olarak başlaması, ahlaki sorumluluğu da birlikte getirir.
Başlıca ahlak anlayışlarının önemlileri şöyle sıralanabilir: Haz ahlakı, haz veren her şeyin “iyi”, keder veren her şeyin “kötü” olduğunu temel alır; günümüzde yerini mutluluk ahlakına bırakmıştır. Yararlı olan şeylerin iyi, yararlı olmayanların kötü olduğunu savlayan yararcılık, ahlakın yam sıra ödev ahlakı, ahlakın temelinin ödev olduğunu öne sürer. Bu anlayışa göre, kendisine, ailesine, ulusuna ve insanlığa karşı ödevlerini yerine getiren kişi ahlaklı sayılır.
Ahlaklı olmanın iç ve dış görünüşleri vardır. İyiyi kötüden ayıran vicdan duygusunun oluşmasında din, gelenek görenek gibi değerlerin büyük etkisi vardır. Vicdanın varlığı ahlaka uygun davranışlarda ortaya çıkar. Ahlaklı olmanın iç görünüşlerinden ödev duygusunda, yapılması gereken ödevleri insana yasalar, yönetmelikler, din ya da ahlak kuralları yükler. Vicdanın iyiliğe yönelik buyrukları da bir ödevdir. Sorumluluk, özgür ve akıllı bir kişinin davranışlarından doğacak sonuçlara katlanma biçimidir. Vicdanın yargısında ortaya çıkan iç sorumluluk ahlaki olarak bireyin kendine yöneliktir. Dış sorumluluksa insanlara ve yasalara yönelik, ceza ve hukuksal sorumluluklardır. Bunlar ahlaki ve dinsel sorumlulukları ortadan kaldırmazlar. Sorumluluk duygusu gelişmiş olan toplumlarda, ahlaki dengeler de iyi gelişir. Özgürlük, saygı, özveri vb hep ahlaki davranışlardır. Ahlaklığının iç görünüşlerinin yanında ahlaklılığının dış görünüşleri de vardır.Bir uygarlık ürünü olan insanın uygarlığı yükseltmesi ve ileriye götürmesi ahlakın amacıdır. Sosyal adaleti sağlamak için ahlak ve eğitimin işbirliği yapması gerekir. Her yanda her zaman yaşamımızın içinde olan ahlak (moral), felsefe ortadan yokken vardı. Bu davranış biçimi, pratik törebilimle eşanlamlıdır. Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak dediğimiz bu olay üzerine düşünmek, ahlak üzerinde felsefe yapmaktır. Bunun tarihi bireysel etikle başlar. Genel bir ahlak felsefesinin ilk ortaya çıkışı, Eski Yunan Aydınlanma Çağı”nda oldu. Sokrates, herkes için geçerli olan bir bilgiye ulaşılabileceğine inandı. Onun için, insanın ahlakça kendini geliştirmesiyle bilim aynı şeydir. Tüm ahlaki eylemlerimizin kaynağı bilgidir ve ahlaki eylemlerin temelinde akıl vardır. Sokrates, Stoa ve Epikuroscu ahlakın içinde yer aldığı bu ahlak anlayışı, mutlu olmak için nasıl yaşamak gerektiği sorunu sordurmaya çalışır. Bu ahlaklarda gereklilik yerine, kendi isteklerinden yola çıkan bir bireylik durumu vardır. Kant’ın ahlakı ise bir ödev ahlakıdır. Buyurucu, gereklilik niteliğini vurgulayıcı ve sınırlamayı bir önkoşul olarak getiren bu ahlakta birey, özgürlüğünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Platon’un (İÖ 428-348) eudaimonist ahlak anlayışına göre, gerçek felsefe ve erdem, yani tüm ahlaklılık aynı şeydir. Dört ana erdem; bilgelik, yiğitlik, ölçülülük ve en yüksek olan genel erdem adalettir. Eflatun, etikin bir karakter bilimi olduğundan söz eder. Aristoteles’te ahlak, her şeyin yöneldiği ve eğilim duyduğu bir amaçtır. Erdem, mutluluğun en önemli ve vazgeçilmez koşuluysa etike düşen görev, erdemi oluşturan öğeleri ortaya çıkarmaktır. Aristoteles, bütün istenç dışı eğilimleri ahlaki olanın dışında bırakır.
Ahlak felsefesi üzerindeki sorgulama günümüzde de sürmektedir. Çünkü, toplumsal kaynağı, yeryüzündeki insan toplumlarının var olmasında ve gerçekleşmesinde bulunan ahlakın insan yaşamında oynadığı büyük rolün, her döneme her topluma göre yeniden açıklanması, toplumların sürekliliğiyle temelde ilişkili, yaşamsal bir gerekliliktir.
Ahlak felsefesinin içeriği nedir?
Ahlak denilen normu felsefi süreçler içerisinde inceleyen ve açıklama şansı bulan düşünce sistemi ahlak felsefesi olarak açıklanabilmektedir. Ahlak felsefesiyle birlikte ahlakın tam olarak ne olduğu, insanların bulundukları eylemlerin temellerini, ahlaki eylemlerin neye dayandırılarak oluşturulduğu, kötü eylemlerde bulunulmasının nedenlerini ve de iyi eylemlerde bulunulmasının nedenlerini incelemektedir. Yani ahlak felsefesi mantık olarak ahlak kavramı üzerinde pek çok açıdan düşünme açısı taşıyan, soruşturma açısı yaşayan, ahlakla sürdürülecek bir hayat için neler yapılması gerektiği üzerinde kafa yoran ve gerekirse bu kavramlar üzerinde tartışan bir bilim çeşididir.
Ahlak felsefesinin konusunu oluşturan kavramlar nelerdir?
Etik : İnsanların ahlakla ilgili olan davranışlarının neticesinde ortaya çıkmış olan sorunların incelendiği bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. Etik dediğimiz durum, insanların bulunabilecekleri özel durumlarda ahlaklılık normlarını ne şekilde koruyabileceklerine dair araştırmalar yapmaya devam etmekte ve bunun adına da uygulamalı etik demektedir.
Kötü : Yapılmasının uygun görülmediği, faydasız ve anlamsız görülen değerlerin bütünüdür. Kişilerin hiç bir zaman yapmaması gereken davranışlar genel yapı olarak kötü şeklinde nitelendirilmiştir.
İyi : İnsanların hem kendilerine, hem var olan değerlere hem de topluma katkı sağlayacağı ve değerli olarak adlandırılabilecek hareketlerin bütünü iyi olarak tanımlanmıştır. İnsanların normal şartlarda yapmaları gereken tüm davranışlar “iyi” başlığı altına alınmıştır.
Erdem : Ahlak açısından her daim değeri olan ve iyi olarak değerlendirilebilecek davranışlar aynı zamanda erdem ve erdemli olma potasına da girebilmektedir. Ahlak felsefesinde en çok öne çıkartılan, övülen ve yüceltilen değerler erdem ve kendisiyle ilgili olan değerlerdir. Bilgelik, cesaret, alçakgönüllülük vb.
Vicdan : İnsanlara bulundukları hareketlerde tam olarak neyin kötü ya da neyin iyi olabildiğini ayırt etmelerini sağlayan güce vicdan denilebilmektedir. İnsanları dış dünyada iyi davranan bir insan olmaya sevk eden bir iç hesaplaşma olduğu da söylenebilmektedir.
Sorumluluk : Kişinin tamamen kendi özgür iradesiyle bulunduğu eylemlerin iyi ya da kötü sonuçlarına katlanması durumu sorumluluktur. Sorumluluk kazanılabilmesi için bir kişinin iradesel özgürlüğünün bulunması gerekmektedir. Ayrıca bir bireyin sorumluluk sahibi olduğunu söyleyebilmek için de bazı nitelikleri barındırması gerektiği göz ardı edilmemelidir. Bu nitelikler; akıl sağlığına sahip olmak, iyi ve kötünün ayırdına varabilmek ve yaptığı eylemlerinde özgür olması durumudur.
İslam ahlakının esasları nelerdir?
İslâm ahlakının esaslarından bazıları şunlardır;
• Doğruluk
• Dürüstlük
• Verilen sözde durmak
• İhlâs
• İyilik
• Konukseverlik
• Cömertlik
• Güzel söz söylemek
• Şükür
• Tevazu
• Adalet- Hak
• Kardeşlik
• Allah korkusu ve Cesaret
• Allah sevgisi ve Muhabbet
• Tevekkül ve Tedbir
• Çalışma ve Kazanma
• Emanet
• Ümit
• Haya
• İffet- Namus
• Kanaat
• İstişare
İslam ahlakı açısından kötü olan davranışlar nelerdir?
İslam ahlakı açısından kötü olan davranışlardan bazıları şunlardır;
• Cimrilik
• İftira
• Yapılan iyiliği başa kakma
• Başkalarını çekiştirmek (Gıybet)
• Kendini beğenme (Kibir)
• Bozgunculuk (İfsat)
• Çekememezlik (Haset)
• Yalan söylemek
• Savurganlık (İsraf)
• Hırsızlık yapmak
• İnsanları küçük düşürmek
• Gösteriş yapmak (Riya)
Kötü ahlak örnekleri
Yalan söylemek, gıybet etmek, emanete hıyanet etmek, iftira atmak, zulüm ve haksızlık etmek, münakaşa, su-i zan, ikiyüzlülük vs. gibi huylar kötü ahlaka birer örnektir.