El Latif ne demektir? İşte Allahın 99 ismi (esmaül hüsna) El Latif ne anlama gelir, El Latif arapça yazılışı, zikri ve fazileti hakkında bilgi.
El Latif; yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince ayrıntıya varıncaya kadar bilip sezilmez yollarla karşılayan; kullarına yumuşaklıkla, lütuf ve ihsânıyla muâmele eden demektir. Diğer bir ifade ile El Latif; en ince işlerin bütün İnceliklerini bilen, kullarına iyilikler ulaştıran yani Sonsuz lütuf ve kerem sahibi anlamına gelir.
El-Lâtif ism-i şerifi “varlıkları nazik ve lâtif güzelliklerle yaratıp onlara lütufta bulunan ve ilmi her şeyin bütün inceliklerine nüfuz eden” anlamındadır.
Lâtif kelime manasıyla “lütuf” kökünden gelir. Lütuf “iyilik ve ihsan, nezâketle muamele ve yumuşak davranma” manasındadır.
Allah Teâlâ, kullarına iyilik ve merhamet edendir. Fiillerini yumuşaklıkla gerçekleştirendir. Sonsuz lütuf ve kerem sahibidir. Kendisine gizli olan hiç bir şey yoktur.
Cenâb-ı Hak Lâtif’tir, kullarına bolca lütufta bulunur. Merhamete olan meylini ve nimetlendirmeyi istediğini lütuflarıyla gösterir.
O (CC), hükümlerinde Lâtif’tir. İyiliklere karşılık çok sevap vereceğini; tevbe edilmesi durumunda günahların sevaba dönüştürüleceğini ve hep affedeceğini bizlere bildirmiştir. Kâinata düzen veren hükümlerinde de lâtif olduğunu eserlerinde anlayabiliriz.
Allahın 99 İsmi ve Anlamları Detaylı Bilgi İçin Tıklayın!
O (CC), fiillerinde de Lâtif’tir. Lütfu, isyan edeni de itaat edeni de kuşatmıştır. Onları hemen cezalandırıp, rızıklarını kısıp öç yoluna gitmez. Dualarına cevap verir. Menfaatlerine olan şeylere, hayra ve güzelliğe kavuşmalarını kolaylaştırır. Zorluğu onlardan uzaklaştırır.
“Allah, sizden (ağır yükünüzü) hafifletmek ister. Zira insan zayıf olarak yaratılmıştır.” (Nisa / 28)
Onlara güçlerinden fazlasını yüklemez. Şu kısacık dünya hayatında yaptıkları salih amellerin karşılığı olarak ebedi saadeti verir. Mesela zikirlerden biri olan ‘Elhamdulillah’ kelimesinin manasında ezelden ebede kadar verilecek bütün nimetlere karşı sınırsız geniş bir hamd ve şükür manası vardır. Az bir amele karşı çok sevap verir.
İtaat eden, dinine hizmet eden kullarına yardım eder. Ayıplarını örter, iyiliklerini yayar, onların isimlerini yükseltir. Ahiret hesabında da yumuşak davranır.
O (CC), idaresinde Lâtif’tir. Varlıkları yokluk karanlığında bırakmayıp onları var eder. Eşref-i mahlûkat olan insanı, bütün varlık mertebelerinin bir fihristesi şeklinde yaratır. Böylelikle kâinattaki tecellileri anlama, hissetme ve dolayısıyla maddi-manevi zevk alma imkânı verir. Onu mükerrem bir misafir, kendine halife ve muhatap olarak kabul eder.
Âlemdeki bütün unsurları, birbirinin yardımına koşturarak ihtiyaçlarını mülâyimane giderir. Canlıların en ince isteklerini ve menfaatlerine olacak şeyleri bilir.
“Yaratan, hiç bilmez olur mu? O Lâtif’tir, Habir’dir.” (Mülk / 14)
O (CC), rızıklandırmada da Lâtif’tir. Canlıların rızıklarını kolay bir şekilde, gerektiği gibi ve gerektiği kadar onlara ulaştırır.
“Allah, kullarına pek lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır.” (Şûrâ / 19)
İnsanı şefkatle anne karnında hiç yorulmadan, doğduktan sonra da sadece emme hareketi ile rızıklandırır. Yetişkinlikte sayılamayan çeşitlilikteki yeryüzü sofrasında ağırlar. İhtiyarlanıp güçten kesildiğinde de rızkını bereket suretinde gösterir.
Yeryüzünü; özelde insana, genelde bütün canlılara bir mutfak yapıp rızıklanmalarına vesile yapar. Bir eczane suretinde yaratıp şifasına vesile yapar. Kısacası her dertlerine deva olacak şekilde düzenler. Zamanın hızla aktığı bu devirde işlerini hızlandıracak araba, uçak, telefon, iş makinaları gibi teknolojik birçok şeyi aceleci olarak yaratılan insanın imdadına yetiştirir.
El-Lâtif ism-i şerifi diğer Cemalî isimler gibi varlıkların en güzel surette, olabileceğin en iyisinde yaratmayı iktiza eder. Canlıların vücutlarını hayatlarının devamını kolaylaştıracak cihazlarla, kabiliyetlerle donatır. Yeni doğan bebeğin emme hareketi, yumurtadan yeni çıkmış yavru balıkların yüzmesi buna birer örnektir. Aynı şekilde insan vücudundaki her organ yaşamayı kolaylaştıran birer unsurdur. Birinin yokluğunda karşı karşıya gelinen zorluklar her bir uzvun nasıl bir nimet olduğunu gösterir.
Bir ihsan olarak verilen bu uzuvlara ve duyulara lütfedilen rızıklar da çeşitlidir. Değişik tatlar tat alma duyusunu, değişik güzel kokular koku alma duyusuna birer lütuftur. Değişik sesler; rüzgârın uğultusu, suyun çağlaması, tatlı tatlı öten kuşların sesi ve zikreden doğanın sessiz zikri, dinginliği gibi insan beyninin barışık olduğu bu sesler işitme duyusuna birer lütuf. İhlasla okunan Kuran-ı Kerim ve ezan hem kulağa hem akla hem de kalbe birer lütuftur.
İnsanın maddi ve manevi yönü birbiriyle bağlantılıdır, biri diğerini etkiler. Bir yönümüzün eksikliği diğer yönümüzü etkiler. İnsan ya maddi veya manevi olarak rahatsızlanır. Bu etkileşimi iyi bilen Rabbimiz her şeyi hem maddi yönümüze hem de duygu ve latifelerimize hitap edecek şekilde yaratmıştır.
Baharda kırları ve ağaçları rengârenk çiçeklerle bezeyerek “Ya Lâtif” zikrini dinletir. Her tarafı sanatının lâtif nakışlarıyla donatır. Gül ağacının kuru dallarını kırmızı, pembe, sarı, beyaz güllerle süsler. Sanki lütuf o gül ağacında tecessüm eder. Bakanlara gülümser, gülümsetir.
“Görmedin mi Allah gökten su indirdi de böylece yeryüzü yemyeşil oluverdi. Şüphesiz Allah Lâtif’tir, Habir’dir.” (Hac-63)
Yaz-kış yeryüzünde yeşil bitkileri eksik etmeyen Rabbimiz baharda her tarafı daha çok yeşile bürür. Neden daha çok yeşil rengi? Renk uzmanları yeşil renginin sinir sistemini dengeleme özelliği taşıdığı, sinirleri yatıştırdığı ve insanı sakinleştirdiği tespitinde bulunurlar. Ayrıca doğadaki dinginliğin insanda stresin ve kaygıların etkisini azalttığını söylerler. Birçok insanın da bu yüzden doğa tutkunu olduklarını belirtirler.
Cenab-ı Hakk’ın lütfu sadece baharı değil her şeyi kuşatmıştır. Müslümanların başına gelen musibetler, hastalıklar ve doğa afetlerinde bile gizli lütuflar saklıdır. Ahir zaman fitnesinin içindeki şimdiki bazı Müslümanlar için musibetler mükâfat hükmündedir. İman zayıflığından ibadetlerini tam yapmayıp sevap kazanamayan bu insanların eksiklikleri, musibetlerin neticesinde elde edecekleri sevaplarla tamamlanır. Üstad konu hakkında şunları söyler:
“Her zamanın bir hükmü var. Şu gaflet zamanında musibet şeklini değiştirmiş. Bazı zamanda ve bazı eşhasta belâ, belâ değil belki bir lütf-i ilahidir.”
“Allah bir kuluna hayır murad etti mi onun cezasını tacil edip dünyada verir. Bir kulu hakkında da kötülük murad etti mi onun günahlarını tutar. Kıyamet günü cezasını verir.” (Tirmizi)
“Mümin, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır.”
El Latif Fazileti ve zikri
– Bu ismin zikir saati zühre, zikir günü cuma, zikir adeti 129’dur. Tüm sıkıntıları yok edebilen, duaların kabul edilmesini sağlayan, isteklere cevap veren bu isim farklı okunma sayılarıyla okunarak sıkıntılara faydalı olmaktadır.
– İsmin zikrine uyan 129 sayısı kadar okunması, isteklerinin kabul edilmesini sağlar.
– Gün içerisinde beş vakit namaz sonrasında 129 kez okunup, işleri Allah’a havale etmek, başarıyı getirerek, sıkıntıları giderir ve belalardan kurtulmayı sağlar.
– Zor durumla karşılaşanlar, bunun çözümünü bilmiyorsa, onu rahatsız eden biri varsa, bu ismi 16641 kez okuması halinde sıkıntıları yok olur, duaları kabul olur.
– Geçim sıkıntısı çekenler, rızkı az olanlar 16641 kez okuyarak, Allah’a durumunu niyaz ederse, rızkı artar, sıkıntıları biter.
– Kendi için hayırlı olacak bir iş için 16641 kez okuyanlar, istediğine elde eder.
– Her gün 133 kez sürekli olarak okuyanların işleri kolaylaşır.
– Her gün 9 kez bu ismi zikredenlerin rızkı artar, işleri kolaylaşır.
– Her gün besmeleyle birleştirerek, Bismillahil – Latif şeklinde 698 kez okuyanın arzuları yerine gelir.