Zikir, genel anlamıyla “hatırlamak, anmak” manasına gelir. Yani Zikir, Allah’ı anmak demektir. Onu hatırlamak, Onun isimlerini söylemek ve manalarını düşünmektir.
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır.
Zikirle Allah’a duyulan korku ve sevgi artar. Bir kimse neyi çok severse onu çok zikreder. Müslüman da her zaman Allah’ı anmakla vazifelidir. Çok çeşitli zikirler vardır. Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Zikrin en üstünü Lailahe illallah, duanın en üstünü de Elhamdülillah demektir” buyurmuştur.
Zikir gizli ve açık olarak yapılır. Herhangi bir işe başlarken besmele çekmek namaz kılmak veya Allah’ın kudretini düşünmek de zikir sayılır.
ZİKİR HAKKINDA ÂYET VE HADİSLER
Zikir, Mümin kalplerin neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır; “Bilin ki, kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur. ( Rad, 1 3/28) ” ayetinde buyrulduğu gibi, manevi huzura açılan kapının anahtarıdır.
Zikir, Allah’ın birliğini, sonsuz kudretini ve yüceliğini dile getirmek, O’nun nimetlerini tefekkür ve tezekkür etmektir. Zikir, bizi Rabbimizden uzaklaştıracak her şeyi kalbimizden söküp atmaktır. Hamd ile Allah’ı tesbih etmek ve O’na gönülden ibadet etmektir.
Zikir, dil, kalp ve bedenle olur. Dil ile zikir, Allah’ı anmak, O’na yalvarıp yakarmak, hak ve hakikati söylemektir. Kalp ile zikir, Allah’ın varlığı ile ilgili her türlü şüpheden uzaklaşıp O’nun muhabbetiyle hemhal olmaktır. Beden ile zikir ise tüm benliğimizle Allah’ın rızasını aramaktır, varlığımızı ve imkânlarımızı O’nun yolunda seferber etmektir, O’nun emirleri doğrultusunda bir hayat sürmektir.
Sabah akşam Allah’ı zikrediyor olmak için sadece Allah’ı zihinde tutmak ve dil ile zikir cümlelerini tekrarlamak yeterli değildir. Hz.Peygamber’in, ““Allah’a itaat eden Allah’ı zikretmiş olur. ( Beyhaki, iman 1,452) ” gerçeğinden hareketle Kur’an ve sünnete uygun bir hayat sürmedikçe, dinin vecibelerini yerine getirip, yasaklarından kaçınarak Rabbin ismini gönle nakşetmedikçe zikir kemale ermez.
ZİKRİN FAZİLETİNİ BİLDİREN ÂYET-İ KERİMELER
“Beni zikrediniz, anınız ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve küfre sapmayın.” (Bakara Sûresi / 152)
“Allah’ı çok zikret ve gece gündüz onu tesbih et.” (Âl-i İmran Sûresi / 41)
“Allah’ı nefsinde, içinde huşû ve korku ile an, gece gündüz açık gizli onu zikret, sakın gâfillerden olma.” (Â’râf Sûresi / 205)
“…Kalpleri, Allâh’ı zikretmek husûsunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun; işte bunlar apaçık dalâlettedirler.” (ez-Zümer, 22)
“İman edenlerin kalbleri ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur. Kalbler ancak Cenâb-ı Hakkı anmakla mutmain olurlar.” (Ra’d Sûresi / 28)
“Namaz kılınız, muhakkak ki namaz, insanları kötülüklerden ve inkara sapmaktan korur. Allah’ı anmak en büyük ibâdettir.” (Ankebût Sûresi / 45)
“Allah’ın azabından korkarak, Rabbının rahmetini umarak gecenin (ilerleyen) saatlerinde secdeye kapananlar, ayakta durur hâlde tâat ve ibâdet eden kimseler, Allah’ın rahmet ve mağfiretine nâil olurlar.” (Zümer Sûresi / 9)
“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191)
“Namazı bitirdiğinizde, Allah’ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık “güvenliğe kavuşursanız’ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü’minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.” (Nisa Suresi, 103)
“Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Allah’ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.” (Enfal Suresi, 45)
“Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi, 21)
“Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin.” (Ahzab Suresi, 41.)
“Allah, kimin göğsünü İslam’a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah’ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.” (Zümer Suresi, 22)
“Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?” (Kamer Suresi, 32)
“Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O’na yönel.” (Müzzemmil Suresi, 8.)
“Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret.” (İnsan Suresi, 25. ayet)
“Ey îmân edenler! Sakın mallarınız ve evlâtlarınız, sizi Allâh’ı zikretmekten alıkoymasın! Kim böyle yaparsa, işte onlar hüsrâna uğrayanların ta kendileridir.” (el-Münâfikûn, 9)
“Öyle erler vardır ki, onları ne ticaret ne de alışveriş Allâh’ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin (dehşetten) allak bullak olduğu bir günden (kıyâmetten) korkarlar.” (en-Nûr, 37)
“(Rasûlüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl! Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allâh’ı zikretmek, şüphesiz en büyük iştir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (el-Ankebût, 45)