Hava yastığı, henüz yirmi beş yıllık geçmişi olan yeni bir buluştur. İngiltere’de bu tür taşıtlara Hovercraft denilir. Deniz yüzeyinin ya da kumsalın bir buçuk metre üstünde kalacak şekilde yolalan bu taşıtların en büyükleri deniz dalgalarını ve karadaki bütün küçük engelleri kolayca aşarak saatte doksan kilometreden fazla hızla iki yüz yolcuyu ve onbeş-yirmi otomobili taşıyabilir.
Hovercraft, kanatları olmadığına göre uçak değildir. Teknesi olmadığına göre gemi de sayılmaz. Peki nedir bu Hovercraft? Kısa bir tanımla, hava yastıkları üzerine oturtulmuş bir gemi diyebiliriz choverkrafua. Oval biçimdeki büyük platformunda, vantilatörleri çalıştıran motorlar bulunur. Yukarıdan emilen hava önce sıkıştırılır, sonra alta doğru üflenir ve burada, koca taşıtı deniz ya da kara yüzeyinden bir iki metre kadar yükselten gerçek bir hava yastığı oluşturur. Taşıtın yol alabilmesi için
ervaneler ve bir dümen eklemek yeter. Hava, içeriye doğru eğim verilmiş bir dizi yarıktan geçerek hava haznesine dolar. Taşıtın kenarlarından sarkan yumuşak etek, hava haznesinin elden geldiğince az hava kaçırmasını sağlar. Taşıtın hep aynı yükseltide kalabilmesi için daima aynı hacimde hava üflemek yeterlidir. Aslında taşıtı bir buçuk metreden daha yükseğe kaldırmanın bir yararı yoktur, çünkü bu yüksekliğin üstünde büyük bir deniz çalkantısı olmaz.
Yalnız fırtına sırasında patlayan iri dalgalar tehlikeli olabilir, bu durumda hava yastığını söndürerek gemiyi su yüzeyine oturtmak ve dalgaların çalkantısına bırakmak gerekir.
Hava yastıklı gemi limana girdiği zaman denizden çıkar ve gene yere değmeden karada yol alarak hiç sarsıntısız, kolayca yere iner. Bu taşıtların yeni modelleri daha şimdiden saatte yüz elli kilometre hız yapabiliyor, hatta bazıları saatte iki yüz kilometrenin üstündeki hızlara ulaşabiliyor. Fransa ve Ingiltere arasında yıllardan beri düzenli hoverkraft seferleri yapılmaktadır.