Tropikal çöl sınırlarında ya da vahalarda hurma ağaçları, sorguç biçimindeki kocaman yaprakları ve upuzun gövdeleriyle güneşe doğru yükselirler. Kökleri suda, dalları kavurucu sıcağın kucağındadır. Hurma ağaçları ancak bu koşullarda yetişir. İlk meyvelerini toplayabilmek için de iki yıl kadar iyi bir bakım gerekir.
Fidanlıklarda topraktan hemen hemen otuz metre yükseklikte hurma ağaçlarının dalgalandığı görülür. Hurma ağaçlarının yaprakları bazen beş metreyi bulur, yapraklarının damarları kuş tüylerinin düzenini andırır. Çölde yolunu kaybetmiş bir insanı uzaktan büyüleyen, onda bir serap etkisi yaratan işte bu yapraklardır. Vahalarda hurma ağaçları, eteklerine sığınan incir ağaçlarına gölge verir, buna karşılık incir ağaçları da bakla ve soğan ekili bahçeleri yakıcı güneşten korurlar. Yer altındaki kaynaklardan özenle çıkarılan su, kanallarla iletildiği bu alanlara daha bir canlılık getirir. Hurma ağaçlarının çiçek açma döneminde vahalarda yaşayan çiftçiler, döllenmeyi sağlamak için yaprakların altındaki çiçeklere kadar tırmanıp dalları sallarlar; bunun nedeni erkek çiçek tozlarının dişi çiçekler üstüne dökülmesini sağlamaktır. Çöl adamları böylece, ağaçların meyve verimini yükseltmiş olurlar. Bir hurma ağacı yüz kilodan fazla hurma verir. Bu hurmalar ya taze olarak ya da kurutulduktan sonra yenir.
Pasifik yerlilerinin hindistan cevizinden yararlandıkları gibi, çöl adamları da hurma ağaçlarından yararlanırlar. Hurmanın çekirdeklerini bile atmazlar. Öğütülen bu çekirdekler develere yem olarak verilir ve ayrıca, kaynatıldığında kahve yerine içilebilir. Hurma ağacının besi suyundan bir cins şarap elde edilir, yapraklarından ip, kumaş, sepet ve şapka yapılır, gövdesi ise ev inşaatında kullanılır.