Merhamet, insanların kalplerine Yüce Allah’ın bağışladığı büyük bir sıfattır. Esirgemek, acımak, şefkat göstermek gibi manalara gelir. Diğer bir ifade ile Merhamet, esirgemek, acımak, şefkat göstermek, çaresizlerin hallerine kalben acıyarak kendilerine yardımda bulunmak demektir.
Rahm kelimesi de merhamet manasında kullanılır. İyi insanlar merhamet sahibi olurlar. İnsanlara ve hayvanlara şefkatle muamele ederler. Yüce Allah da merhameti sınırsız ilahimizdir. O dünyada iken kâfirlere dahi nice nimetler verir. Bu sebeple kendisine “Rahman” denilir.
Kalbinde merhamet olmayan insan zalim ve hain olur. Daima başkalarının kötülüğünü ister. Bu hal hiç kimse tarafından beğenilmez. Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde “Yerde olanlara merhamet ediniz ki, gökte olanlar da size merhamet etsinler” buyurmuştur. Bir başka hadiste de, “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” buyurulmuştur.
Merhametten Doğan Şehir: Fustat
Büyük sabahelerden Amr İbn-i As hazretleri, İslam ordularının başında nice zaferler kazanmıştır. Onunla ilgili olarak nakledilen şu hadise gerçekten ilgi çekicidir.
Amr Bin As bir seferinde ordusunu geniş bir araziye yerleştirmiş. Herkesin çadırlarım kurmalarım emretmişti. Ordu burada hazırlıklarını tamamlayacak, daha sonra da İskenderiye’nin fethine gidilecekti.
Aradan günler, haftalar geçti. Fetih hazırlıkları sona erdi. Başkomutan çadırların sökülmesini emretti. Çadırlar söküldü. Ne var ki Amr Bin As’ın çadırını sökmeye çalışanlar, üzerinde bir güvencinin yuva yaptığını ve yavrularımn henüz uçma çağma gelmediğini gördüler. Durum başkomutana haber verilince, Peygamberimizin hayvanlara karşı gösterdiği şefkati hatırlayan Amr Bin As’ın gözleri yaşardı. Ve:
— Madem ki bu güvercin bizim çadırımızı emniyetli bulup yuva yapmış. Öyleyse bırakın da yavrularım uçursun. Çadırı daha sonra sökeriz.
Dediği gibi çadır öylece bırakılıp İskenderiye’ye girildi ve Allah ‘m yardımıyla zafer kazanıldı.
Amr Bin As tekrar çadırının bulunduğu yerde ordugah kurdurdu. Daha sonraları burası büyüyerek geniş bir şehir haline dönüştü. Şehrin ismine de çadır manasına gelen Fustat adı verildi. Müslümanlar Kahire şehri kuruluncaya kadar Mısır topraklarım Fustat şehrinden idare ettiler.
Merhamet İle İlgili ayetler
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Allah’a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız. (Ali İmran Suresi, 132)
Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur. (Nisa Suresi, 110)
Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görünce: “Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız” dediler. (Araf Suresi, 149)
(Musa yalvarıp) Dedi ki: “Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın.” (Araf Suresi, 151)
Dedi ki: “Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.” (Yusuf Suresi, 92)
Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir. (Nahl Suresi, 7)
Veya onları bir korku üzerinde yakalayıvermesinden (mi emindirler)? Öyleyse Rabbin, gerçekten şefkatli ve merhamet sahibidir. (Nahl Suresi, 47)
Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık. (İsra Suresi, 8)
Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azaplandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik. (İsra Suresi, 54)
Sizin Rabbiniz, fazlından aramanız için denizde gemileri sizin için yürütür. Gerçekten O, size karşı merhametli olandır. (İsra Suresi, 66)
Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik.” (Kehf Suresi, 81)
Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: “Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.” (Enbiya Suresi, 83)
Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir. (Hac Suresi, 65)
Eğer onlara merhamet eder ve onlara dokunan zararı gideriverirsek, taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürecekler. (Mü’minun Suresi, 75)
“Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir grup: “Rabbimiz, iman ettik, Sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,” (Mü’minun Suresi, 109)
Ve de ki: “Rabbim, bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minun Suresi, 118)
Şüphesiz, senin Rabbin, gerçekten O, üstün ve güçlüdür, merhamet sahibidir. (Şuara Suresi, 9)
Dilediğini azaplandırır, dilediğine merhamet eder. O’na çevrilip-götürüleceksiniz. (Ankebut Suresi, 21)
Onda ‘sükun bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 21)
Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur: İncil’deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir. (Fetih Suresi, 29)
Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; ona İncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid’at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah’ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 27)
Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. (Beled Suresi, 17)