Allah’ın 99 İsmi Arapçası ve Türkçe anlamları (Esmaül Hüsna Arapça ve Türkçe anlamları) yani hangi isminin ne anlama geldiğini bu sayfada derledik. İşte Allah’ın 99 ismi hangileridir ve hangisi ne anlama geliyor hakkında bilgi.
Allah en güzel isimlerin sahibidir. Bunları okumak, ezberlemek ve manalarının şuuruna ermek büyük bir sevaptır. Sevgili Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki: Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları öğrenir ve hayatı boyunca Allah”ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse cennete girer (Tirmizi, “Daavât”, 82)
En güzel nitelikler ve nitelemeler, bütün güzelliklerin kaynağı olan Allah’a özgüdür. Kur’an-ı Kerîm’de geçen ‘el-esmaü’l-hüsna’ ifadesi ‘Allah’ın güzel isimleri’ anlamına gelmektedir. Bu güzel isimler, hem Kur’an’da kendi kelâmıyla hem de resûlünün (s.a.s.) sözleriyle bize bildirilmiştir.
Yüce Allah’ın bu doksandokuz isimden başka pek çok güzel ismi mevcuttur. Bunları söyleyerek, Allah’a dua edilir. Allah’ı bilmek isimlerini ve sıfatlarını bilmekle mümkün olacağından Esmaül Hüsna’yı her müslümanın öğrenmesi lazımdır. Bu suretle O’nun rızası kazanılmış olur.
Allah kendisini Esmâü’l-Hüsnâ en güzel isimler ile isimlendirmiştir (el-A ‚râf, 7/180; el-Isrâ, 17/1 10; Tâhâ, 20/7; el-Haşr, 59/24). Esmaül Hüsna, arapça bir tamlama olup, “Güzel isimler” demektir. Esmaül Hüsna denildiği zaman Yüce Allah’ın güzel isimleri akla gelir. Doksan dokuz adet olan bu isimlerin başında “Allah gelir. Diğer isimlerin hiçbiri anlam ve içerik itibarıyla “Allah” isminin yerini alamaz. Bu nedenle, Islâm’a girecek kişi, “Lâ ilâhe Illâllah” der; “Lâ ilâhe illarahman” demez. Namaza başlarken, “Allahü Ekber”der; “Rahman Ekber” diyemez. Allahu Teâlâ’nın bütün isimleri güzeldir. Kur’an-ı Kerîm’de, “Allah’ın güzel isimleri vardır. O halde Allah’a o güzel isimlerle dua edin” (el-A’râf, 7/180);
“De ki: “İster Allah deyip dua edin, ister Rahman deyip dua edin; hangisi ile dua ederseniz edin, onun güzel isimleri vardır ” (el-Isrâ, 1 7/110) buyurulmuştur.
İşte Allahın 99 ismi ve Türkçe anlamları
الله جَلَّ جَـلآلهُ ALLAH c.c. Sadece O’na ait olan özel isimdir.
اَلرَّحْمَنُ Er-Rahmân (Esirgeyen): O, bağışlayıp esirgeyen ve ayırım yapmadan nimetlerini bütün kullarına yayandır.
اَلرَّحِيـمُ Er-Rahim (Bağışlayan): O, engin merhamet sahibidir.
اَلـْـمَلِـكُ El-Melik (Buyrukları tutulan): O, görünen ve görünmeyen bütün âlemlerin sahibi ve hâkimi olan ve buyrukları yerine getirilendir.
اَلـْـقـُدُّوسُ El-Kuddûs (Noksanlıklardan arınmış): O, her türlü noksandan ırak ve noksanlık yakıştırmalarından uzak olandır.
اَلسَّــلاَمُ Es-Selâm (Esenlikte kılan): O, esenlik, selâmet, barış ve kurtuluş kaynağıdır.
اَلــْمُؤْمِنُ El-Mü’min (Güvenlikte kılan): O, inananları güvende kılan ve insanların tek güvenci olandır.
لـْمُهَيْمِنُ El-Müheymin (Hükmü altına alan): O, kâinatın bütün işlerini görüp gözeten ve hükmü altına alandır.
لـْعَـزِيـزُ El-Aziz (Yüce): O, mağlûp edilmesi imkân ve ihtimal dışı yegâne üstün gelendir.
اَلــْجــَبَّارُ El-Cebbâr (Zorlayıcı): O, iradesini herkese ve her şeye rağmen daima yürüten, dilediğini zorla yaptırma gücüne sahip olandır.
اَلـْمُتَكـَبِّر El-Mütekebbir (Haşmetli): O, azametinde, yüceliğinde ve büyüklüğünde tektir.
اَلـْخَــالِقُ El-Hâlık (Yaratan): O, her şeyi ve herkesi var edendir.
اَلـْـبَارِئُ El-Bârî (Eksiksiz yaratan): O, tamamen kendine has, bütünüyle benzersiz ve hoş bir şekilde eksiksiz yaratandır.
اَلـْمُصَوِّرُ El-Musavvir (Şekillendiren): O, her şeye şekil ve özellik veren, yarattıklarını güzel güzel şekillendirendir.
اَلــْغَـــفَّارُ El-Gaffâr (Bağışlayıcı): O, mağfireti bol olan ve günahları görmezdeb gelendir.
اَلـْـقَــهّـارُ El-Kahhâr (Kahreden): O, hak edenleri şiddetle kahreden, zalimleri berbat edendir.
اَلـْـوَهَّابُ El-Vehhâb (Karşılıksız veren): O, hiçbir karşılık beklemeden bol bol verendir.
اَلـرَّزَّا قُ Er-Rezzâk (Rızıklandıran): O, sayısız canlının azıklarını yaratıp verendir.
اَلـْـفـَتَّاحُ El-Fettâh (Hayır kapılarını açan): O, hayır ve güzellik kapılarını açan, imkânlar ikram edendir.
اَلـْـعَـلِيمُ El-Alîm (Bilen): O, gizli açık, büyük küçük her şeyi ve her bir şeyi en iyi bilendir.
اَلـْـقََابضُ El-Kâbıd (Can alan): O, kullarına verdiği canı geri alandır.
اَلـْــبَاسِطُ El-Bâsıt (Genişletip yayan): O, rızkı, gönülleri, imkânları genişleten, lutuf ve keremini esirgemeyip yayandır.
اَلـْخَافِضُ El-Hâfıd (Alçaltan): O, kibirlileri, kötüleri, inkârcıları alçaltandır.
اَلرَّافِـــعُ Er-Râfî (Yükselten): O, kullarını derece derece yaratıp maddeten ve mânen yücelten, şereendirendir.
الـْـمُعِــزُّ El-Muiz (Yücelten): O, izzet ve şeref verip yüceltendir.
الـْـمُذ ِلُّ El-Muzil (Değersizleştiren): O, zillete düşürüp alçaltan, alçalttığını değersiz kılandır.
اَلسَّمـِيعُ Es-Semî (İşiten): O, gizli açık söyleneni, gönülden geçenleri, her şeyi ama her şeyi işitendir.
اَلـْـبَصِيرُ El-Basîr (Gören): O, gizliyi, açığı, saklananı, ortada bulunanı, her şeyi ama her şeyi görendir.
اَلـْحَكـَمُ El-Hakem (Hükmeden): O, iyiyi kötüden ayırt eden ve son hükmü verme yetkisi elinde olandır.
اَلـْعـَدْ لُ El-Adl (Adaletli): O, mutlaka ve daima âdil olup asla zulmetmeyen, aşırılığa gitmeyendir.
اللـطِيفُ El-Latîf (Lutfeden): O, bütün fayda ve güzellikleri kullarına lutfedendir.
اَلـْخَـبـِيرُ El-Habîr (Haberdar): O, olup bitenleri hiçbir gizli yönü kalmayacak şekilde bilen, her şeyden haberdar olandır.
اَلـْحَلــِيمُ El-Halîm (Yumuşaklık sahibi): O, acıması ve bağışlaması öfkesinden daha önde olan yumuşaklık sahibidir.
اَلـْعَظـِيمُُ El-Azîm (Muhteşem): O, bütün büyüklerin ve büyüklüklerin ötesinde, akıl almayacak denli yüce ve muhteşemdir.
اَلـْغــَفُورُ El-Gafûr (Affeden): O, günahları silip bağışlayandır.
اَلشَّــكُورُ Eş-Şekûr (Fazlasıyla karşılayan): O, az iyiliği çok ödül veren, verdiği ödülü de kat be kat arttırandır.
اَلـْــعَلِيُّ El-Aliyy (Ulu): O, herşeyin ötesinde ve her yönüyle yüce olandır.
اَلـْـكَبـِيرُ El-Kebîr (Büyük): O, karşısında her büyüklüğün küçücük kaldığı büyüktür.
اَلـْـحَفِيظُ El-Hafîz (Koruyan): O, koruyup kollayan, kötülüklerden, kazadan ve belâdan saklayandır.
اَلـْـمُقِيتُ El-Mukît (Azıklandıran): O, bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren, her şeyi bilip her şeye gücü yeten ve herkesi koruyandır.
اَلـْحَسِيبُ El-Hasîb (Hesaba çeken): O, kullarını hesaba çeken ve onlara hesaba çekici olarak yeterli olandır.
اَلـْجَلِيــلُ El-Celîl (Heybetli): O, kimse ile kıyası mümkün olmayan heybet sahibidir.
اَلـْــكَرِيـمُ El-Kerîm (Çok cömert): O, her türlü iyiliği ve bütün faziletleri kullarına bol bol ikram edip dağıtandır.
اَلرّقِيبُ Er-Rakîb (Gözeten): O, yarattıklarını her am kontrol altında tutan ve onlardan bir an bile gafil olmayandır.
اَلـْمُجِيبُ El-Mücîb (Duaları kabul eden): O, kulunun dualarına cevap verir dilediklerini yerine getirendir.
اَلـْواسـعُ El-Vâsî (İlmi ve rahmeti geniş): O, ilmi gibi ihsanı da, mağfiret ve merhameti de her şeyi kapsayacak kadar geniş olandır.
اَلـْحَـكِيمُ El-Hakîm (Hikmet sahibi): O, her şeyin en iyi tarafını en iyi şekilde bilen ve yapacaklarını en iyi şekilde yapandır.
اَلـْوَدُودُ El-Vedûd (Seven): O, kullarını çok seven ve kulları tarafından da çok sevilendir.
اَلـْمَجِيدُ El-Mecîd (Şerefli): O, benzersiz bir şeref sahibidir ve her türlü şerefi kullarına bahşedendir.
اَلـْبَاعِثُ El-Bâis (Dirilten): O, ölü ya da uyur her şeyi kaldıran, gizli saklı olanları meydana çıkarandır.
اَلشَّهِيد Eş-Şehîd (Her şeyin tanığı): O, her şeyi gözleyip gören ve her şeye şahit olandır.
اَلـْحَـقُّ El-Hakk (Gerçek): O, inkârı ve reddi mümkün olmayan, varlığı kesin ve açık olandır.
اَلـْوَكِيلُ El-Vekîl (Dayanılan): O, kendisine güvenilip dayanılan ve işlerin çözümü kendisine bırakılandır.
اَلـْقَوِيُّ El-Kaviyy (Güçlü): O, her şeye kuvveti yeten güç sahibidir.
اَلـْمَتِِينُ El-Metîn (Dirençli): O, çok güçlü, kuvvetli ve sapasağlamdır.
اَلـْـوَلِيُّّ El-Veliyy (Dost): O, kullarına yardımcı olan ve dostluk gösterendir.
اَلـْحَمِيدُ El-Hamîd (Övülen): O, her bakımdan övgüye ve teşekküre lâyık olandır.
الـْمُحْصِي El-Muhsî (Sayan): O, en ince teferruatıyla sayacak kadar her şeyi bilendir.
اَلـْمُبْدِئُ El-Mübdi (Başlatan): O, varlıkları yok iken var eden ve varlığı başlatandır.
اَلـْمُعـِيِدُ El-Muid (Yenileyen): O, ölümden sonra bitki, hayvan her türlü canlıyı yeniden diriltendir.
اَلـْمُحْيِ El-Muhyî (Hayat veren): O, her türlü hayatı ve canlılığı verendir.
اَلـْمُمِيتُ El-Mümît (Öldüren): O, ölümü yaratan ve öldürendir.
اَلـْحَــيُّ El-Hayy (Diri): O, sonsuz bir hayatlâ daima dipdiri olandır.
اَلـْقَـيُّومُ El-Kayyûm (Ayakta tutan): O, son bulmayan, daim olan ve evreni koyduğu kaidelerle yönetip her şeyi ayakta tutandır.
اَلـْوَاجِدُ El-Vâcid (Bulan): O, istediğini istediği anda bulandır.
اَلـْمَاجِدُ El-Mâcid (Şanı yüce): O, şanın ve şerefin kaynağı olan sonsuz üstünlük ve kerem sahibidir.
اَلـْواحِدُ الأحَدِ El-Vâhid (Bir ve tek): O, artması ve eksilmesi olmayacak kadar bütün ve tek, eşi, benzeri ve ortağı olmayandır.
اَلصَّـمَدُ Es-Samed (Muhtaç olmayan): O, bütün varlıkların ihtiyaçlarını karşılayan, fakat hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı bulunmayandır.
اَلـْــقَادِرُ El-Kâdir (Kudretli): O, kudretine sınır olmayan kudret sahibidir.
اَلـْمُقتَدِرُ El-Muktedir (İktidar sahibi): O, her şeye kuvveti ve kudreti yetendir.
اَلـْمُقَدِّمُ El-Mukaddim (Öne geçiren): O, istediği kişiyi veya şeyi, diğerlerinin önüne geçirip yakınlaştırandır.
اَلـْمُؤَخِّرُ El-Muahhir (Geriye bırakan): O, istediği kişiyi veya şeyi diğerlerinin ardına bırakıp tehir edendir.
الأوَّلُ El-Evvel (İlk): O, her şeyden önce var olup başlangıcı olmayandır.
الآخِرُ El-Âhir (Son): O, her şeyden sonra da mevcudiyeti devam edecek olan, varlığından sonrası olmayandır.
الظَّاهِرُ Ez-Zâhir (Varlığı apaçık olan): O, varlığı her tür işaret ve delille apaçık olandır.
الـْبَاَطِنُ El-Bâtın (Gizli olan): O, zât ve mahiyeti gözlerden gizli olandır.
اَلـْوَالِي El-Vâlî (Sahip): O, kâinatın sahibi, hâkimi, yöneticisi, nimetlendiricisidir.
اَلـْمُتَعَالِي El-Müteâlî (Görkemli): O, her türlü yücelik ve yüksekliğin en üstününe sahip olandır.
اَلـْبـَـــرُّ El-Berr (İyiliği çok): O, iyiliği yapmayı düşünüp yapamayanlara, hatta kötülük yapmayı düşünüp vazgeçenlere bile iyilikler verendir.
اَلتَّوَّابُ Et-Tevvâb (Tövbeleri kabul edici): O, kullarını günahtan ve isyandan dönmeye teşvik eden ve bütün günahları bağışlayandır.
اَلـْمُنـْتَقِمُ El-Müntakim (İntikam alan): Suçluları hak ettikleri şekilde cezandırandır.
اَلـْعــَفـُوُّ El-Afüvv (Affedici): O, günahları hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde affeden, affetmeyi çok sevendir.
الـرَّؤفُ (Çok şefkatlı): O, kullarını çok şefkatli ve merhametli davranandır.
مَالِكُ الـْمُلـكِ Mâlikü’l-Mülk (Varlığın sahibi): O, her türlü varlığın ve varlık üzerindeki otoritenin sahibidir.
ذ ُوالـْجَلالِ وَالإكـْرَامِ Zü’l- Celal-i ve’l-İkram (Heybet ve ikram sahibi): O, her türlü iyilikle bol bol ikramda bulunan, eşsiz heybet sahibidir
اَلـْمُقْسِط ُ El-Muksıt (Âdil): O, ölçüyü ve dengeyi daima gözetip adaletle hükmedendir.
اَلـْجَـامِعُ El-Câmî (Bir araya getiren): O, bütün varlıkları derleyip toplayan, birbirine zıt şeyleri bir araya getirendir.
اَلـْغــَنِيُّ El-Ganîyy (İhtiyaçsız): O, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayandır.
اَلـْمُغـْنِي El-Muğnî (Zenginlik veren): O, hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, dilediğini muhtaç olmaktan kurtarıp zenginleştirendir.
اَلـْمــَانِعُ El-Mânî (Engel olan): O, istediği zaman istediği şeylere engel koyandır.
اَلضَّــارُّ Ed-Dâr (Zarar veren): O, dilediğine zararı verendir.
اَلنَّــافـِعُ En-Nâfi (Fayda veren): O, dilediğine dilediği faydayı verendir.
اَلنُّــــورُ En-Nûr (Aydınlatan): O, aydınlığın kaynağı ve aydınlatandır.
اَلـْـهَِادِي El-Hâdî (Hidayete erdiren): O, doğru yola çağıran, yol gösteren ve hayra erdirendir.
اَلـْبَــدِيعُ El-Bedî (Çok güzel yaratan): O, bir şeyi yok iken var edip en güzel şekilde yaratandır.
لـْـبَا قِي El-Bâki (Sonsuz): O, varlığı sürekli olup sonu olmayan, zamandan münezzeh olandır.
اَلـْواَرِثُ El-Vâris (Mülkün asıl sahibi): O, mülkünü insanlara belirlediği bir süre ile bırakan ve tekrar o mülke sahip olacak olandır.
اَلرَّشــِيدُ Er-Reşid (Yol gösterici): O, her işi isabetli olan ve kullarını doğru yola yönlendirendir.
اَلصـَّبُورُ Es-Sabûr (Çok sabırlı): O, çok çok sabırlı olandır.
Mustafa Özcan Güneşdoğdu Esmaül Hüsna dinle