Ahlak, insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümüdür. Ahlak, insanların ruhuna yerleşen alışkanlıklardır. Veya insanın yaratılışından gelen ve cemiyet içinde yaşanarak kazanılan iyi ve güzel huylardır. Diğer bir ifade ile ahlâk, bir toplumda genel olarak uyulması beklenen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tümüdür.
İnsanın doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı birtakım değerlei vardır. Bu değerler insanın kalbinin derinliklerinde yer eder, maddî ve mânevî varlığını etkisi altına alır, hiç uyumayıp daima iyi ve kötü arasında hakemlik yapan bir iç ses olan vicdanı besler.
Ahlâk, insanın içinde kökleşmiş değerler bütünüdür. Kişinin söz ve davranışları da onların dışa yansıması, ete kemiğe bürünmesidir. İnsanın bağlı olduğu değer yargıları bazen iyi, bazen de kötü söz ve davranışlar şeklinde ortaya çıkar. Dolayısıyla iyi ahlâk sahibi bir insanda güzel, doğru ve iyi olan söz ve davranışlar görülür. Kötü ahlâk sahibi bir insan ise kötü, yanlış ve çirkin ) söz ve davranışlarla kendini gösterir.
Güzel Ahlakı nereden öğreniriz
Yüce Allah insanlığın her döneminde peygamberleri ve kitapları aracılığıyla kullarına yol göstermiş, hoşnut olacağı yaşam biçimini bildirmiştir. Yani Allah Teâlanın razı olacağı bir insan olmak isteyen herhangi bir müslüman için iki beslenme kaynağı vardır. Bunlar; Allah’ın kitabı ve resulünün sünnetidir.
Güzel ahlâkı öğrenebileceğimiz ilk kaynak hakikatin, hikmetin ve doğrunun da kaynağı olan Kitâbullah yani kuranı Kerim’dir.
Allah”ın son vahyi bize Hz. Muhammed(s a s ) tarafından tebliğ ) edilmiş, bizzat onun hayatıyla da uygulaması gösterilmiştir. Dolayısıyla güzel ahlâkı öğreneceğimiz ve hayatımıza aktarırken model alacağımız ikinci kaynak Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (sav)’in hayatıdır.
Peygamberimizin (sav) özellikle ahlâkla ilgili tâlimat ve uygulamaları, hadis kaynaklarımızda önemli bir yer tutar. Hatta bütün bir hadis külliyatının ahlakla ilgili olduğu dahi söylenebilir. İşte tam bu noktada âlimlerin önemi ortaya çıkar. Onlar ilimle aydınlanmış akılları ve birikimleriyle, gerek Kurandan gerek Hz. Peygamber”in(sas) talimat ve uygulamalarından hareketle, söz ve davranışlarımızın ölçüsü olacak değerleri keşfederek bizlere öğretebilirler. Zira Sevgili Peygamberimizin (sav) buyurdukları gibi “Âlimler nebilerin vârisleridir” (Ebu Dâvûd, “İlim”, 1).