Herkesin öyle veya böyle ticaretle ilgisi vardır. Bir Müslüman olarak yaptığımız işin helal ve haram boyutunu bilmemiz harama bulaşmamak için gereklidir.
Herkes icra ettiği işin helalık-haramlık sınırlarını bilirse, ticarette başkasının hak ve hukukunu çiğneme durumu da ortadan kalkar. Kimi insan bile bile haram işle uğraşır. Kimisi de helal bir işi icra ederken, bir yönüyle harama bulaşır. Kimisi yaptığının haram olduğunu bilmediğinden, kimisi de yaptığı işten gelen maddi kazançtan olmamak için işin haram boyutuna göz yumar. İşin helallik ve haramlığını bilmek biz müminlere farzdır. En azından harama bulaşmayacak kadarını bilmek zorundayız.
Hz. Ömer’in: “Bizim çarşımızda dini bilen kimseler satıcılık yapsın” dediği bilinmektedir. İbni Abidîn (radiyallahu anhu), Peygamberimiz Efendimizin (aleyhisselatu vesselam): “İlim öğrenmek, kadın erkek her Müslüman’a farzdır” hadisinden yola çıkarak herkesin bilmesi gereken farz ilimleri sayarken şunu da ilâve eder: “Ve herhangi bir şeyle meşgul olan herkese, o mevzudaki haramdan kaçınabilmesi için, onunla ilgili bilgileri ve ona terettüp eden ahkâmı öğrenmesi farzdır… keza alışveriş, nikâh, talâkla ilgili bilgiler de, bu meselelerle iştigal etmek isteyen kimselere farzdır” açıklamasını yapar. Her Müslüman’ın bir şekilde ticarî meşguliyeti olacağına göre, burada belirtilen vasıf sadece tüccarları değil, herkesi ilgilendirir.
Haram olan ticaret açıkça bellidir. Sınırları belirlenmiştir. Hemen hemen her mümin tarafından bilinir. İçki, kumar ve faiz gibi. En ufak dini bir hassasiyete sahip bir Müslüman, bunlardan kaçınmaya çalışır. Alenen haram olan şeyleri almak veya satmaktan kaçınmakla beraber kimi şüpheli mamullerin alış-verişinden de sakınılmalıdır. İşte bunları da bilmek, öğrenmek ve bunlardan kaçınmak gerekir.
Örneğin, iç çamaşırı satmak ya da ince çorap ve korse benzeri iç giyim mamullerini satmak caiz ve helal olmakla beraber çoğu çamaşır firması bunların reklamını yapmak amacıyla bu çamaşırların ambalajlarını tamamen açık saçık bay-bayan resimleri ile kaplar. İşte bu uygulama haramdır. Bu uygulama hem üretici, hem satıcı, hem de alıcıyı harama bulaştırır. Satıcı bunu vitrininde, raflarında veya tezgahında sergilediğinde, kendisini ve beraberinde müşterisini çoğu zaman günaha koyar.
Kimi market veya büfelerde gazete satılır. Yalan dolan haber yapmayan, açık saçık bayanların resimleriyle haber yapmayan neşriyatı satmak helaldir. Dini neşriyatı satmak helal ve hatta hayır kazandırdığından bundan bahsetme gereği görmüyorum. Ancak gazete satıcılığı yapan market veya büfe, “ben şu gazete veya dergiyi satmam demediğinden” çoğu zaman bakmaktan utanacağınız gazete veya dergileri tezgahına koyar ve satış için teşhir eder. Bu da haliyle kendisini ve neredeyse oradan gelip geçen herkesi günaha koyar. İşte bu haram bir satış ve uygulamadır. Bu satış ve teşhir nedeniyle, gelip gidenin de günahına sebep olunduğundan satıcının günahını katlayarak artırır.
Haramdan kaçmak nasıl gerekiyorsa, harama götüren ya da bir şekilde bizi ve beraberinde toplumu harama bulaştıran ticaretten uzak durmak gerekir. Bir Müminin yapacağı helal ticaretler yeterince vardır. Helal dairesi Müslümanların ihtiyaçlarına cevap verecek yeterliliktedir. Helal dairesindeki bir iş veya meslek kişinin dünya ve ahiretini kurtarırken, haram iş veya meslek, ya da harama bulaştıran iş veya meslekler, kişiye bereket getirmeyeceği gibi ahiretini de perişan eder.