Gıpta, dinimizce hoş karşılanmış bir duygudur. Lügatta, başkasından olan iyi halin, herhangi bir kıskançlık duymadan, kendisinde de olmasını isteme, imrenme manasına gelir. Diğer bir değişle gıbta, bir kimsenin, maddî veya manevî imkân ve meziyetlere sahip olan başka birine imrenmesi, onun elindeki nimetlerin yok olmasını isteme gibi kötü bir düşünceye kapılmadan kendisinin de aynı şeylere kavuşmayı arzulamasıdır.
Böyle bir his insanı daima hayra ve iyiliğe götürür. Başarı kazanmaya sebep olur.
Müslüman, gördüğü her iyi hali tatbik etmek, o iyi hal sahibini sevip, onun gibi olmaya çalışmak zorundadır. Bu, hem başkalarının iyiliğinin devamını istemek, hem kendisinin iyiliğini istemek, yani hayır yarışında ileri gitmeye çalışmaktır.
Gıpta; bir nevi imrenmek olup İslâmî açıdan sakıncalı olmadığı gibi kıskançlık da değildir. Çünkü kıskançlık; başkasında olan iyi halin ve nimetin yok olmasını arzu etmek olup, bu haram ve kötü bir ahlâktır. Kur’an ve Hadisde kötülenmiştir. Türkçede bunu kıskanmak ve çekememek kelimeleriyle ifade ederiz. Halbuki gıbtada böyle bir arzu yoktur. Yani başkasında görülen nimetin yokluğunu temenni etmeksizin, sadece kendisinin de aynı nimete sahip olmasını arzu etmesi demektir.
İlim, zenginlik, yardım vb. gibi hususlarda gıbta mübah görülmüştür. Fakat, hırsızlık, tembellik, serkeşlik ve gangsterlik gibi fiiller üzerindeki gıbta ise yasaklanmıştır.