Hazreti Esma bint-i Umays (r.a.) kocası Hazreti Zübeyr ile birlikte Mekke’den Habeşistan’a hicret etmiştir. Habeşistan’da iken Hazreti Cafer’den üç çocuğu dünyaya gelmiş olduğuna göre orada hayli zaman kaldıkları anlaşılmaktadır. Birkaç sene sonra hicrî sene 7’de Medine’-i Münevvere’ye gelmiştir. Habeşistan’dan geldiklerinde evleri olmadığından Ümm-ül Mü’minin, hazreti Hafsa’nın evinde oturuyordu.
Bir gün Hazreti Ömer (r.a.) oraya gelmişti. Hazreti Hafsa validemize:
— Bu hatun kimdir? diye sordu. Hazreti Esma olduğunu öğrenince de:
— Habeşistan’a gidip, denizleri aşıp gelen Esma mı? diye sordu. Hazreti Esma da:
— Evet! Dediğin Esma… deyince, Hazreti Ömer radıyallahu anh Hazreti Esma’ya lâtife kabilinden:
— Biz sizden daha faziletliyiz.. Zira bizler muhacirizdir, dedi. Hazreti Esma, bu sözlere biraz üzülmüş olacak ki, şunları söyledi:
— Evet! Siz doğru söylüyorsunuz, muhacir olmak fazilet sebebidir, ama şurası da var ki Resûlüllah’la beraber hicret ettiniz. Resûlüllah açların karınlarını doyururdu, bilgisizlere bilgi öğretirdi. Biz ise, kendi yağımızla kavrulan, kendi başına kalan kimsesizlerdeniz. Biz böyle uzak diyarlarda Hak Teâlâ’nın dini ve Resulünün yolu için çeşitli sıkıntılara katlandık.
Hazreti Ömer’le Hazreti Esma arasında bu konuşma geçerken Vesile-i necat sallalîahu aleyhi ve sellem efendimiz teşrif ettiler ve meseleyi öğrendiklerinde şöyle buyurdular:
— O, (yani Hazreti Ömer) bir kere hicret etmiştir, evet, hicretin fazileti vardır; fakat sen iki kere hicret etmişsin. Bu itibarla senin hicretinin fazileti de iki keredir, buyurarak, Hazreti Esma’nın gönlünü aldılar.
Hazreti Esma ve diğer Habeş muhacirleri, Peygamberimizin bu sözlerinden çok memnun olmuşlardı. Bundan sonra, hep Habeş muhacirleri Hazreti Esma’nın huzuruna gelip, bu hadise hakkında bilgi alırlar ve Resûlüilah’ın rızasını kazandıklarından dolayı sevinç duyarlardı.