Sebzeler ve meyveler insanın besin kaynakları arasında önemli bir yere sahiptirler. Peki D harfiyle başlayan sebze ve meyveler hangileridir? D harfiyle başlayan sebze ve meyve isimleri bu sayfada derledik. İşte D harfiyle başlayan meyve sebze isimleri ile o meyve sebze hakkında bilgi.
Baş harfi D olan sebze ve meyveler şunlardır;
– Dağ muşmulası
– Dağ Çileği
– Demirhindi
– Deniz Börülcesi
– Dere otu (Dereotu)
– Dolmalık Biber
– Domates
– Döngel Meyvesi
– Dragon Meyvesi
– Durian Meyvesi
– Dut
Baş harfi D olan sebze ve meyveler hakkında bilgi
Dağ muşmulası, gülgiller familyasından Cotoneaster cinsini oluşturan bitkilerin ortak adı.
Çoğunluğu kışın yaprağını döken, bazıları herdem yeşil ender olarak ta ağaççık halini alan bitkilerdir. Çiçeklerin çoğu bir arada veya teker teker bulunur. Renkleri beyaz ve pembemsidir. Olgun meyveler parlak kırmızı, portakal rengi veya sarıdır.
Kuzey yarıkürenin ılıman kuşağında çok sayıda türü vardır. Bütün kış süresince üzerinde kalan kırmızı meyveleri ve çiçeklerinden dolayı park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Dağ Çileği; Fragaria vesca, yabani çilek ya da dağ çileği, ormanlık veya çalılık alanlarda yetişen meyve. Reçel ve şurubu yapılabildiği gibi, taze toplanıp yenilebilir.
Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’nde çaylık ve fındıklıklarda da görülür.
Demirhindi «Hint hurması», baklagiller familyasından Afrika kökenli olmakla birlikte öteden beri bütün tropikal ülkelerde, özellikle de Hindistan ve Mısır’da yetiştirilen ağaç türü.
Demirhindi, 20-25 m boyunda büyük bir ağaçtır. Çiçekleri, dalların ucunda sarı ya da kırmızımsı salkımlar halinde bulunur. Yaprakları yem olarak kullanıldığı gibi kaynatılarak içilen suyu solucan düşürücü olarak da kullanılır. Meyveleri yenebilir ve iç yumuşatıcıdır; ayrıca reçel ve içit yapımında da yararlanabilir.
Demirhindi ağacının olgunlaşmış meyveleri baharat olarak kullanılır. Tadı ekşi olan bu baharat çok besleyicidir. Birçok yemeğe, salatalara, çorbalara, turşulara katılır. Üzerine toz şeker serpiştirilerek çiğ olarak da tüketilebilir. Ayrıca içki üretiminde, reçel ve şerbet yapımında da kullanılır.
Demirhindi meyvesinin müshil ve iç yumuşatıcı bir etkisi vardır. Tahriş edici olmadığından tehlikesizce ve kolaylıkla kullanılabilir. 20 – 60 gramı müshil etkisi gösterir. Çoğu zaman macun halinde alınır ve demirhindi macunu yapmak için 3 gr papatya tozu, 30 g sinameki, 50 g demirhindi yeterince şeker şurubuyla karıştırılır.
Afrika, Asya ve Latin Amerika mutfaklarında yemeklere verdiği ekşi tadı ve koyu rengi ile yer almaktadır.
Deniz börülcesi, ıspanakgiller familyasından bir bitki türü. Bu isim altında birbirine çok benzer ve zor ayırt edilir alt türler bulunur.
Deniz börülcesi, deniz kıyısına yakın yerlerde yetişen bir bitkidir. Türkiye’de en çok Gökova’da yetişir, Tuz Gölü ve çevresi, Aksaray, Ereğli, Burdur ile Tarsus kıyılarında da rastlanır.
Deniz kıyılarında suyun gel-git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra yetişen bu bitki, tuzlu, ekşi ama lezzetlidir. Daha çok ilkbaharda tüketilir; çünkü sonbahara doğru deniz tuzunu iyice içine çeker. Haşlanarak salatası yapılır. İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelir. İdrar artırıcı ve kuvvet vericidir. Çiğ tüketildiğinde mutlaka sirke kullanmak gerekir. Sarımsak, limon ve zeytinyağı karıştırılarak yapılan sos ile de tüketilir.
Deniz börülcesi yenebilir bir bitkidir. Taze veya haşlanmış olarak yenilir. Sirkeyle tatlandırılıp tek başına veya salata içinde de hazırlanabilir. Mayıstan itibaren toplanır, başakları kullanılır.
Hem deniz suyunda hem de tuzlu topraklarda yaşayabildiğinden deniz suyunda bulunan pek çok minerali içinde biriktirir. Bu yüzden sodyum, potasyum, magnezyum, iyot, kükürt, kalsiyum, fosfor, demir, çinko, manganez ve bakır bulundurur.
Deniz börülcesinde bulunan bu mineraller eskiden onun sabun ve cam yapımında kullanılmasının nedenidir. Yakılmasından elde edilen küllerde bulunan sodyum karbonat camın ergime sıcaklığını düşürmeye yarar. Sodyum karbonatın ısıtılmasıyla elde edilen sodyum hidroksit sabunu yapımında kullanılır.
Dere otu, maydanozgiller familyasından anavatanı Asya olan tek yıllık bir bitki türüdür. Anavatanı Avrupa’nın güneyi ve Asya’nın batısıdır. Türkiye’de de yabani olarak bulunduğu gibi, kültür bitkisi olarak bahçelerde de yetiştirilir.
Kökleri iğ şeklinde ve beyazımsıdır. 120 cm’ye kadar yükselebilen sap, yuvarlak beyaz ve yeşil uzunlamasına çizgilidir. Esas yapraklar genellikle 3-4 parçalıdır. Alt yapraklar saplı, üst yapraklar sapsızdır. Yaprak kısmı beyaz kenarlı, kısa ve ucunda iki kulakçık oluşturur. Kültürü yapılan dereotunun çiçek salkımı oldukça büyüktür. Ortalama çapı 20 cm’dir. Görünüşü her yana dağılmış ışınımsıdır. Çiçekler küçük hermafrodittir. Çanak yapraklar dumura uğramıştır. Taç yapraklar kirli sarı renktedir.
Meyve yumurta şeklinden dar veya geniş eliptik şekle kadar değişir. Üst taraftan hafif basık, 3–5 mm uzunlukta, 1,5-3,5 mm genişlikte sarı kahverenginden kırmızı kahverengine kadar farklılık gösterir. Kenarları geniş ince düz ve sarımsı kanatla çevrilmiştir. Ticarette genellikle meyveler ayrılmış olarak bulunurlar. Ayrılmış olan meye sırt taraftan kuvvetlice basıktır. Beş esas damardan üçü sırt tarafındadır. Meyve büyüklükleri çok değişiktir. Küçük formlarda uzunluk 2,90-3,28 mm, genişlik 1,68-1,96 mm; büyük formlarda ise uzunluk 3,64-4,08 mm, genişlik 2,52-2,56 mm kadardır.
Dere otu bitkisinin yapraklarının ya da tohumlarının kurutulmasıyla baharatı elde edilir. Genellikle balık ve deniz ürünlerinden yapılan yemeklerde kullanılır. Ayrıca zeytinyağlı yemeklere de hoş bir tat ve koku verir.
Dolma biber ya da dolmalık biber, Capsicum annuum var. annuum varyetesinden dolma yapılan biber çeşitlerine verilen ad. Türkiye’de bol yetişen, aynı adla anılıp tazeyken yeşil ve çoğu zaman acı meyveleri olan bitki türlerindendir.
Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller (Solanaceae) ailesinden, anavatanı Güney ve Orta Amerika olan, meyvesi yenebilen otsu bitki türü.
10 veya 15 cm boya sahip olan domates bitkisinin hafif odunsu bir gövdesi vardır. 10–25 cm uzunluğunda olan yapraklarının üzerinde 5-9 yaprakçık bulunur. Yaprakları tüylüdür. 1–2 cm uzunluğunda ve genellikle sarı olan domates çiçekleri bir sap üzerinde 3-12 adettir. Genellikle kırmızı, yenilebilen meyvesi yabani bitkilerde 1–2 cm çapında iken, kültür bitkilerinde daha büyüktür. Çoğu vitamin bu meyvede bulunur ve kanseri önleyici yapısı vardır. Bu vitamin ve önleyici mineraller domatesin kabuğunda bulunur.
ABD’de 1893 yılında mahkeme sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden onu sebze diye sınıflandırmıştır fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru’da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika’da yetiştirilip, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinden sonra Avrupa’ya gemilerle gönderilmiştir. İtalyanlar sarı renginden ötürü onu altın elma olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates ABD’de ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900’e kadar. Uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu. Domates adı İspanyolca tomateden, gelmektedir, bu isim de Nahuatl dilinde tomatotldan alınmıştır.
Muşmula ya da döngel, beşbıyık, ezgil (Mespilus germanica), gülgillerin bir altfamilyası olan Maloideae’dan bir ağaç ve bu ağacın meyvelerdir.
Çiçek tablasıyla sarılmış etli meyveleri, eriksi yapıdadır. Yabani olanları daha küçük olur. İçinde sertleşmiş tohumları bulunur. Olgunlaştığında koyu kahverengiye dönen meyve kabuğu ve koyu kahve meyve eti vardır. İlk koparıldığında buruk bir tadı vardır. Bir süre beklenildiğinde yumuşar ve lezzetlenir. Karadeniz ve Marmara bölgelerinde yayılış gösterir.
Tam olgunlaşmadan yenmesi mümkün olmayan bu meyvenin olgunluk aşamasından sonra suda bekletilerek uzun süre dayanıklı kalması ve ballanarak yenmesi mümkündür.
Dragon Meyvesi, İngilizcede ejder meyvesi (dragon fruit) olarak da adlandırılır. Pitaya olarak bilinir. Pitaya, bilimsel anlamda Hylocereus cinsi çeşitli kaktüs türlerinin (tatlı pitaya) olarak adlandırılan meyvesidir. En önemlisi ve yaygın olanı da Hylocereus cinsinden olanlardır. Ancak bu cinsin yanında dünyada çeşitli halklarca Stenocereus (ekşi pitaya) cinsinden kaktüs türlerinin meyvesi de bu adla bilinmekte ve çeşitli ülkelerde bu türün meyveleride kültür olarak yetiştirilmektedir.Dahası bir kısım bilim insanları Hylocereus cinsinin bağımsız bir cins olarak değil,Stenocereus ailesi içerisinde göstermektedir. Buna ilaveten Perulularca (Cereeae) cinsi nadir bulunan Peru elma kaktüsü (Cereus repandus), da pitaya adıyla tanınmaktadır.
Durian; Bitki bilimde Durio zibethinus olarak adlandırılan durian ağacı, Güneydoğu Asya; Malezya, Tayland ve Vietnam kökenli. 40 metreyi aşan boyuyla çok uzun bir ağaç olan durian, ormanda yetişiyor. 5 – 10 yaşları arasına meyve vermeye başlıyor. Kabuğuyla birlikte her bir meyvesi, 2 – 3 kg, bazen de 3 kg’ın üstünde. Bu meyveye, pek çok kişi “durian” diyor; ama farklı adlarla da anılıyor; örneğin Endonezya’da “duren”, Tayland’da da “thurian”. Ancak farklı adlarla anılsa da , kültüre alındığı ülkelerde “meyvelerin kralı” olarak niteleniyor. Dis görünüsü ve asiribunaltici kokusuyla gerçekten de alışılmamış bir meyve. Duriana, “cennet – cehennem” de deniyor. Cehennem denmesinin nedeni, dikenlerle dolu kabuğunun pis kokması. Uzakdoğu’da, örneğin Endonezya’da bu meyvenin otellere sokulması yasak. Elinizde veya cantanizda durian varken Singapur’da, otobüse ya da metroya binemiyorsunuz. Ama Singapur’da, ülkenin sembolü sayılan opera binası durianın biçiminde yapılmış. Ona böyle önem verilmesinin nedeni, durianın “cennet” kısmıyla ilgili olsa gerek. Çünkü o dikenli kabuğu sıyırıp açtığınızda ortaya çıkan meyve, bazı insanlara göre olağanüstü lezzetli. Kabuğun ardında mayhoş bir tatla karşılaşıveriyorsunuz.
Kabuğun içinde 6 bölmeli, sulu, etli bir yapı var. Bu etli kısım, yeşil, gri – sarı, krem – sarı renklerde olabiliyor. Bölmelerin içindeyse, kahverengi – sarı 6 tohum saklı. Bu tohumlar yenildiğinde, soluk alıp verme güçlüğüne neden olabiliyor.
Durian, çok yağlı bir meyve. Taylandlılar, bu meyvenin özellikle alkollü içeceklerle tüketildiğinde çok kilo aldırdığını söylüyorlar. Besin içeriğine baktığımızda da, 100 gr durianın 153 kalori enerji verdiğini görüyoruz.
Durian, tek parça ya da açılıp bölmeleri ayrılmış halde satışa sunuluyor. Çiğ olarak tüketilecekse, soğutulduktan sonra yenmesi öneriliyor. Şimdilerde, dondurmaya lezzet vermek için de kullanılıyor. Sumatra’nın bir kenti olan Palembang’da, durian’ın etli kısmı, topraktan yapılmış kaplarda mayalanıp tüketiliyor. Durianın, konservesi de yapılıyor. Bu meyvenin farklı kullanım alanları da var. Örneğin kabuk kısmı, ipeğin beyazlatılmasında kullanılıyor.
Dut, dutgiller familyasından Morus cinsini oluşturan ağaç türlerine verilen ad.
Vatanı Çin’dir. 15 m’ye kadar boylanır. Gövde silindirik, dik ve kalın; kabuk çatlaklı ve gri-kahve renklidir. Yaprakları saplı, iki sıra üzerine dizilmiş, tabanı yuvarlak veya kalp şeklinde, üst yüzü koyu, alt yüzü ise daha açık yeşil renklidir. Kenarları dişlidir. Çiçekler, bir evcikli olup yaprakların koltuğunda ve saplı durumlar halinde bulunur.
Dut ağacının yaprağı ipek böceğinin çok sevdiği yiyeceklerdendir.