Regaip Kandili nedir ve 2025 Regaip Kandili ne zaman yani Regaip kandili ne zaman kutlanır? Regaip kandili anlamı, Regaip kandili 2025 ne zaman ve Regaip kandili nedir niçin kutlanır gibi soruların cevabını bu sayfada derledik. İşte Regaip Kandili hakkında bilgi.
Receb ayının ilk perşembe gününü cuma’ya bağlayan geceye “Regaib Gecesi” denir. Halk arasında bu geceye Regaib Kandili de deniyor. 2025 Regaip Kandili 2 Ocak Perşembe akşamını 3 Ocak Cuma gününe bağlayan gecede idrak edilecek.
Regaib, arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be”, kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. “Reğîb” kelimesi ise, “reğabe”‘den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, “reğîbe”dir. “Reğîbe”nin çoğulu da “reğâib” dir. Kelime olarak “Regaib’in aslı budur.
İşte bu ma’nâ iledir ki, Regaib Gecesi’nde elde edilen ibâdetlerin sevabı, herkes tarafından büyük bir istekle arzu edildiğinden ve edileceğinden dolayı bu geceye “yani Regaib Kandili Gecesine” Regaib ismi verilmiştir.
Hatta, Regaib Gecesine melekler tarafından bu isim verilmiştir.
En Güzel Ragaip Kandili Mesajları Sayfası İçin Tıklayın!
Regaib Gecesi, bağışların İlâhî nimetlerin bol bol verildiği bir gece demektir.
Regaib Gecesi, bütün duâ ve dileklerin kabul edildiği, hâcetlerin verildiği çok değerli ve faziletli bir gece anlamına gelmek demektir.
Regaib Gecesi, yapılan tüm ibâdetlerin sevabının bol bol verildiği, yani yapmış olduğumuz ibâdetlerin sevâbını kat be kat olduğu bir gece demektir.
Regaib Gecesi, feyizli ve bereketli bir gece çok çok arzulanan bağışların tecelli ettiği bir gece demek olduğundan, bu geceye melekler, “Regaib Gecesi” ismini vermişlerdir.
Regaib Gecesi, İlâhî nimetlerin ve Rabbani bağışların biz kullara bol bol verildiği bir gece demektir. Hatta ve hatta şu mutlu haberlerin dahi habercisi bu gecedir, demişler.
Regaip Kandili Duası Yazılı ve Video İçin Tıklayın!
Regaib Gecesi, Hz. Âmine Vâlidemizin Allâh’ın son Peygamberi olan Hz. Muhammed (Aleyhisselam)e hâmile olduğunun belirtilerini gördüğü mutlu bir gece olduğu rivâyetleri çoğunluktadır.
Yani, Hz. Âmine Validemiz, Fahr-i âlem Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselâm’a hamile olduğunu bu geceden itibaren anlamıştır.
Kısaca ifâde etmeye çalıştığımız bu faziletlerden dolayı bu geceye müminlerin büyük önem vermeleri kendi mânevi menfâatları olduğu bir gerçektir.
Her nefis kendi nâmına amel eder. Tüm çalışmaları, bütün mesâileri her kişinin kendi lehine olduğuna göre, insanoğlu kendi çalışmasının karşılığına en güzel bir şekilde kavuşacak ve görçektir. Dilerim ki, bu feyizli gecelerin güzelliğinden ışık ve nûrundan müstefid olalım (yararlanalım).
İlâhi rahmet yağarken testimizi doldurmalıyız.
Yağmur yağarken testisini doldurmayan, su akarken deposunu doldurmayan, elbette ki, su gerektiğinde suyu bulamıyacaktır.
Bu feyizli, bereketli gecelerde mânevi kazanç elde edemeyen gaflet ehli de, yarın âhirette eliboş kalacaktır. Tıbkı yağmur yağarken testisini doldurmayan tembel’in gerektiği zaman su bulamadığı gibi!…
Bu mübarek Kandil Gecesi, oruçlu olarak karşılanmalıdır. Yani, perşembe günü oruçlu olmalı ve oruçlu olduğu bu perşembe gününün akşamı olan Regaib Kandili Gecesini oruçlu olduğu halde karşılamalıdır. Bunun sevabı pek çoktur.
Regaib Kandili’nde neler yapılmalı, bu mübarek gece nasıl değerlendirilmeli?
* Kur’ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur’ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
* Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
* Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
* Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
* Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.
* Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
* Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
* Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
* Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
* Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.
* Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
* Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
* O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
* Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli;
* Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
* Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı.
* Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
* Hayattaki manevî büyüklerimizin, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
* Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı
Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)’ ın Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır. Bu Receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var.
Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demektir… Sabbe, Arapçada dökmek demek… Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten… Receb-ül esabb; Allah’ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.
Arifler ve din alimleri kitaplarında yazmışlar ki, bu ay ekim, ekme, ziraat ayıdır. Sevaplı işler, oruç tutmak, tevbe etmek vs. güzel şeyler yapılır. Bir mahsulün ekilmesi gibi ziraat, ekim ayıdır. Şa’ban bakım ayıdır. Ramazan biçim ayıdır, yâni mahsulün alındığı aydır demişler. Demek ki Receb ayı, bizi Ramazan ayına hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor.
Onun için, “Receb ayı tevbe ayıdır.” demişler. Yâni kul ne yapacak?.. “Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet…” diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk’ın yoluna girecek.
Asrı Saadet büyüklerinden bir büyük anlatıyordu:
Mukatil Allah Ondan Razı Olsun mukaddes üç ayların önemini anlatma edabında şöyle buyuruyordu.
Sema’nın Yedinci Katında Kaf dağı şeklinde bir yer vardır. Burası gümüş gibi beyaz bir alan. Yeryüzünden yedi kere daha büyüktür. Tıklım tıklım meleklerle dolu. O kadar ki, bir iğne düşşe şüphesiz ki meleklerden birine saplanır.
Her birinin elinde “La İlahe illallah, Muhammeden Resülullah yani ( Allahtan başka ilah yoktur, Muhammed aleyhisselam S.A.V onun kulu ve elçisidir)” yazılı bir sancak olduğu halde bütün melekler, Recep ayının her cuma gecesi toplanır ve ümmeti Muhammed’in kurtuluşu için yalvarıp yakarırlar. Ve şöyle dua ederler: ” Ey Rabbimiz!.. Muhammed Ümmetine rahmet et onları azaba çarpma” Böylece, sabaha kadar dua ve istiğfar ederler.
Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.) meleklerine şöyle seslenir:
Ey meleklerim! Ululuk ve yüceliğim hakkı için Muhammed ümmetini affettim.”
Yarabbi Nasıl Recep Şaban ve Ramazan Aylarını mukaddes kılmışsan öylece o aylara layık amellerle geçirmeyi nasip eyle.
Şa’ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
Ramazan ayının muhteşemliğinin öneminide Hz peygamberimizin S.a.v hadisi ile anlaşılıyor.
Peygamberimiz (s.a.v) Buyurur ki…
Ramazan Ayının İlk On Günü Rahmet Daha Sonraki On Günü Mağfiret, Son On Günü de Cehennemden Kurtuluş Günleridir.
Kaynak: www.huzursayfasi.com Tüm hakları saklıdır. İçerikler kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.