II. Bâyezîd veya II. Beyazıt, ayrıca bilinen adıyla Sultân Bayezid-î Velî; 3 Aralık 1447 yılında Dimetoka, Yunanistan’da dünyaya gelmiş, Fatih Sultan Mehmed’in oğlu ve sekizinci Osmanlı padişahıdır. Annesi Sitti Mükrime Hatun ya da Emîne Gül-Bahar Vâlide Hatûn’dur. Yavuz Sultan Selim’in de babasıdır. Edirne sarayında babasının gözetiminde iyi bir eğitim gören II. Bayezid öğrenimini küçük yaşta sancak beyliği yaptığı Amasya’da sürdürdü. Gençlik yılları Amasya’daki sarayında, çevresine topladığı bilim ve sanat adamları arasında geçti. Bu ortam II. Bayezid’e babası Fatih’in savaşçı, atak kişiliğinin tersine barışcı, şiiri, sanatı, seven bir kişilik kazandırdı.
Otlukbeli Savaşı’nda Bayezid’e ordunun sağ kol komutanlığını veren Fatih savaştaki yetersizliğinden ötürü oğlundan pek hoşnut değildi. Bu olay üzerine kendinden sonra tahta geçmesi için küçük oğlu Cem’i düşünmeye başlamıştı. Ama Fatih’in 1481’de birden ölümü üzerine yeniçerilerin ve bazı devlet adamlarının desteğiyle II. Bayezid 20 Mayıs 1481’de tahta geçti. Oysa Cem padişahlığın kendi hakkı olduğunu düşünüyordu. Ağabeyine karşı çıkarak tahta geçebilmek için mücadeleye başladı. Topladığı kuvvetlerle Bursa’ya gelen Cem, II. Bayezid’den ülkenin ikisi arasında paylaştırılmasını ve Anadolu’nun kendisine bırakılmasını istedi. II. Bayezid’in bu öneriyi reddetmesi üzerine çıkan savaşı yitiren Cem, Memlûk sultanına sığındı.
II. Bayezid’in 31 yıl süren padişahlığının ilk yılları Cem Sultan ile mücadele içinde geçti. Kardeşinin padişahlık tutkusunu yenebilmek, kardeşine engel olabilmek için her çareye başvurdu. Memlûklar’dan sonra Rodos Şövalyelerine ve papaya sığınan Cem Sultan’ın ölümüne kadar II. Bayezid Hıristiyan dünyasına karşı dikkatli bir siyaset izledi. Gene de bu yıllarda batıya doğru birtakım seferler düzenlemekten geri kalmadı. 1483’te Balkanlar’a yapılan seferler sonunda Hersek, Osmanlı topraklanna katıldı. 1484’te Tuna ve Dinyester ırmaklarının Karadeniz’e döküldükleri yerlerdeki Kili ve Akkerman kaleleri alındı. Böylece Karadeniz’in batı kıyısı Osmanlılar’ın denetimine girmiş oldu ve Kırım Hanlığı’yla karadan bağlantı yolu açıldı. Boğdan Prensliği Osmanlı Devleti’ne bağlandı.
II. Bayezid döneminin önemli olaylarından biri Memlûklar’la altı yıl süren ve bir sonuç alınamayan savaşlardır. Her iki devlet de aralarında sahipsiz kalan sınır boylarına egemen olmaya ve bölgedeki küçük beylikleri egemenlikleri altına almaya çalışıyorlardı. Ama asıl amaç Çin ve Hindistan üzerinden gelen ticaret yollarının denetimini ele geçirmekti. 1485’ten beri sürüp giden savaşlar Tunus sultanının aracılığıyla 1491’de son buldu. Bu savaşlara padişahın katılmaması ve başarılı sonuçlar alınamaması II. Bayezid’in ordu içindeki saygınlığını azalttı.
Batıya karşı benimsediği saldırgan olmama siyasetini sürdüren II. Bayezid savaşa yol açmaktan kaçmıyordu. Cem Sultan nedeniyle Rodos Şövalyeleri’ne ve papaya istedikleri paraları ödedi. 1492-95 yılları arasında Macaristan, Lehistan, Hırvatistan üzerine akınlar düzenlediyse de ihtiyatlı tutumunu Cem Sultan’ın ölümüne kadar sürdürdü. Cem Sultan 1495’te ölünce (bazı kaynaklara göre zehirlenerek öldürülünce) II. Bayezid Avrupa’ya karşı daha atak bir siyaset izlemeye başladı.
Venedik’in Yakındoğu ve Balkanlar’daki egemenliğine son vermek amacıyla 1498’de, Mora’da karışıklıklar çıkaran Venedikliler’e savaş ilan edildi. Donanma Ege’ye açılırken padişah da kara ordusunun başında Venedik seferine katıldı. 1499’da İnebahtı, ertesi yıl Modon, Koron ve Navarin, 1501’de ise Adriya Denizi kıyısındaki Dıraç ele geçirildi. Aynı yıl Midilli Adası’nı kuşatan Haçlı donanması püskürtüldü. Venedik’in isteği üzerine 1503’te barış yapıldı. Venedik her yıl 10 bin duka altını ödeyecek, alman yerler Osmanlılar’da kalacak, Venedik İstanbul’da üç yılda bir değişen bir elçi bulundurabilecekti. Bu önemli seferin sonucunda Mora tümüyle Osmanlı egemenliğine girdi.
II. Bayezid Macaristan ve Venedik’e karşı savaşırken doğuda Safeviler güçlenmekteydi. Moğollar ve Akkoyunlular’a karşı başarılar kazanan Safevi Hükümdarı Şah İsmail Osmanlı topraklarında Şiilik’in yayılmasına çalışıyordu. Anadolu’daki Türkmenler’in arasına soktuğu adamlarıyla onları isyana kışkırtıyordu. II. Bayezid’in Şiilik’in yayılması karşısında aldığı önlemler yetersiz kalmaktaydı. Ayrıca oğulları arasında başlayan taht kavgalarının yol açtığı karmaşa ayaklanma için uygun bir ortam yaratmaktaydı. Sonunda 1511’de Şahkulu Baba Tekeli önderliğinde Teke yöresindeki Türkmen aşiretleri Osmanlılar’a karşı ayaklandı. Kütahya’yı ele geçiren ayaklanmacılar üzerlerine gönderilen Osmanlı kuvvetlerini birkaç kez bozguna uğrattılar. Bursa’ya doğru yöneldiklerinde sadrazam Hadım Ali Paşa komutasındaki Osmanlı ordusuna yenik düştüler. Şahkulu öldürüldü ve ayaklanma bastırıldı.
Aşırı dindar ve yumuşak huylu bir padişah olan II. Bayezid bu sırada devlet yönetimini vezirlere bırakıp Edirne’deki sarayına çekilmişti. Zamanının çoğunu okumak ve ibadet etmekle geçiriyordu. Şahkulu Baba Tekeli Ayaklanması’nın yarattığı karmaşa içinde II. Bayezid’in üç oğlu arasındaki taht kavgası hız kazandı. II. Bayezid yeniçerilerin ve bazı devlet adamlarının baskısıyla 25 Nisan 1512’de tahtı oğlu Selim’e (Yavuz Sultan Selim) bırakmak zorunda kaldı. Böylece Osmanlı tarihine tahttan indirilen ilk padişah olarak geçen II. Bayezid, 26 Mayıs 1512’de doğum yeri Dimetoka’ya giderken yolda hastalanarak öldü. İstanbul’da Bayezid Camisi’nin bahçesindeki türbede gömülüdür.
Veli ya da Sofu lakabıyla anılan II. Bayezid Arapça, Farsça ve Uygurca bilirdi. Bilim ve sanat adamlarına değer verirdi. Osmanlı hat (yazı) sanatının büyük ustalarından biri olan Hattat Şeyh Hamdullah’ın yetişmesini sağlamış, koruyuculuğunu yapmıştır. Bayezid’in, Adli takma adıyla yazdığı şiirlerinin toplandığı divan 1890’da basılmıştır.
Şehzadeliği ve padişahlığı dönemlerinde bilim kurumlarının çoğalmasına önem vermiş, acemi oğlanlar için Galata Sarayı Mektebi’ ni kurmuştu. Yeniçeri Ocağı’nı genişleterek Ağa Bölükleri’ni örgütlü bir duruma getirdi; Zamanında tersane genişletilerek kalyon yapımına başlandı ve güçlü bir donanma oluşturuldu.
Osmanlı mimarlığı II. Bayezid zamanında gelişme gösterdi. Özellikle İstanbul’da yeni yapılar yaptınldı ve kentin bayındırlığına önem verildi. Kentin su gereksinimini karşılamak için bentler yaptırıldı. Bayezid, bugün İstanbul’da kendi adını taşıyan Beyazıt (Bayezid) semtindeki, Bayezid Külliyesi olarak bilinen cami, imaret, hamam ve çarşıdan başka, Edirne ve Amasya’da da külliye yaptırmıştır.
II. Bayezit Dönemi (1481 – 1512)
Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra II. Bayezit İstanbul’a gelerek tahta çıkmıştır. Kardeşi Cem Sultan onun padişahlığını kabul etmemiştir.
Cem Sultan Olayı: II. Bayezit’ın padişahlığını kabul etmeyen Cem Sultan isyan ederek üzerine gelen kuvvetleri yenerek Bursa’da padişahlığını ilan etmiştir. II. Bayezit ile yapılan ikinci savaşı kaybeden Cem Sultan Anadolu’ya kaçarak önce Karamanoğullarına sonra da Memlüklere sığındı. Rumeli’ye geçerek burada toplayacağı kuvvetle İstanbul’a yürümeyi düşünen Cem Sultan bu amaçla Rodos Şövalyeleri ile anlaştı. Şövalyeler onu Rumeli yerine Papa’ya götürüp teslim ettiler. Yıllarca Papanın yanında kalan Cem Sultan burada kısmen tutsak hayatı yaşamış ve 1495 yılında bir suikast sonrasında hayatını kaybetmiştir.
II. Bayezit, Cem Sultan’ın Papa’nın elinde olmasından dolayı Avrupa’ya ciddi bir sefer düzenleyememiştir Ayrıca Cem Sultan’ın Memlüklere sığınmasıyla Osmanlının iç sorunu olan bu olay dış sorun haline gelmiştir.
Osmanlı – Memlûk Savaşları: Fatih döneminden devam eden sorunlar ve Cem Sultan meselesinden dolayı iki devlet arasında altı yıl kadar savaşlar yapılmış iki tarafta birbirlerine üstünlük sağlayamamışlardır.
Endülüs’e Yardım: II. Bayezit döneminde İspanya’daki Hıristiyanların katliamından kurtulmak amacıyla yardım isteyen Beni Ahmer Devletine kısıtlı da olsa yardım gönderilmiştir. Bölgeden kurtarılabilen Müslüman ve Yahudiler Osmanlı topraklarına yerleştirilmiştir.
Şahkulu İsyanı 1511: Safevi Hükümdarı Şah İsmail Anadolu’da etkinliğini artırarak bölgeyi ele geçirmek istiyordu. Anadolu’ya gönderdiği ajanları sayesinde Şiilik propagandası yapan Şah İsmail’in kışkırtmasıyla Şah Kulu isyanı çıkmıştır. Osmanlı Devleti isyanı bastırmıştır. İsyan sonrasında Safevi tehlikesinin farkında olan ve sürekli babasını uyaran Şehzade Selim babasının yerine tahta çıkmıştır.