Küçürek hikaye (Küçürek öykü), hikâye türünün bir alt türüdür. Küçürek hikâyeye minimal veya çok kısa hikâye de denir. Kısa ve yalındır. Okunması ve anlaşılması kolay bir türdür. Kelime sayısı açısından en az kelime ile kurgulanır. Küçürek hikâyede hiçbir şey uzun uzadıya anlatılmaz. Klasik hikâyedeki serim, çözüm bölümleri yoktur. Bu bölümler okurun düş gücüne bırakılır. Küçürek hikâyede yazar, çoğu zaman imgeler kurar ve onların gücünden faydalanarak hikâyesini anlatır. Bir kelimenin bile hikâyeden çıkarılması hikâyenin yapısını bozar. Bazı küçürek hikâyeler o kadar basittir ki okurda “Bu hikâyeyi ben de yazabilirim.” duygusu oluşturur.
Günümüzün modern yaşamında az zamanda çok şey yapma çabası, insanların sabırsızlıkları, zamanın azlığı, okur kitlesinin uzun metinlerden kaçma isteği, Genel Ağ ortamındaki bloglar, medya ortamındaki haber yazıları, sosyal medyadaki yazma ve iletişim alışkanlıkları gibi birçok faktör, küçürek hikâyeye ilgiyi giderek artırmaktadır.
Şiir, fıkra, fabl, masal, manzum hikâye, atasözü gibi türlerin birçok özelliğini taşıyan küçürek hikâye, günümüzde bağımsız bir tür hâline gelmiştir.
Franz Kafka (Frans Kafka), Max Jacob (Maks Yakop) gibi yazarlar dünya edebiyatında küçürek hikâyenin akla gelen ilk yazarlarıdır. Türk edebiyatında ise Ferit Edgü, Necati Tosuner, Hulki Aktunç, Haydar Ergülen, Rasim Özdenören, Ayfer Tunç gibi yazarlar bu hikâye türünde öne çıkan yazarlardır fakat bu yazarların dışında bu türde eser veren yazarlar da vardır.
Küçürek Hikaye Özellikleri
– Türk edebiyatı için yeni türlerden biridir.
– Öykünün alt koludur.
– Kısa, yoğun anlatımı vardır.
– Küçürek öyküde az kelimeyle bir şeyler anlatmak amacı güdülür.
– Mesaj, öğüt, eğiticilik gibi didaktik amaçların dışında bir anlatıma sahiptir.
– Okuyucuyu şaşırtmak, öykünün başını ve sonunu okuyucuya bırakmak, küçük ve sıradan duyguları etkileyici bir tarzda anlatmak özellikleriyle öne çıkar.
– Yabancılaşma, umutsuzluk ve bunaltı gibi ana temalar üzerine kurulan küçürek hikâyeler daha çok bireysel ögeleri ön plana çıkarır.
– “Dünya edebiyatında “flash fiction”, “short‐short story”, “anlık kurmaca” diye tanımlanır.
– Türk edebiyatında öne çıkan temsilcileri Ferit Edgü, Hulki Aktunç ve İsmet Kür’dür.
Küçürek hikâyenin dünya edebiyatında önde gelen isimleri;
– Julio Cortazar (Hulyo Kortazar),
– Dino Buzzati (Dino Buzati),
– Franz Kafka,
– Oscar Wilde’dır (Oskır Vayld).
Küçürek hikâyenin Türk edebiyatında önde gelen isimleri;
– Ferit Edgü,
– Sevim Burak,
– Necati Tosuner,
– Refik Algan,
– Tezer Özlü,
– Hulki Aktunç,
– Hürriyet Yaşar,
– Küçük İskender,
– Taner Karakoç,
– Cemal Şakar,
– Tarık Günersel,
– Mehmet Harmancı,
– Murat Yalçın
– Haydar Ergülen‘dir.
Küçürek öykü örnekleri
Örnek-1
SUS KALBİM, SUS ÇİÇEK
Bir şey sorabilir miyim?
Zaman zaman sizin de içinizde hafiflemek, düşselliğin perdahından geçmek (fakat yine de çok ağırdan alarak geçmek), sonra yavaşça ve süzülerek dünyamıza sil baştan inmek isteği hiç uyanır mı?
Çarçabuk tarafından çekip bir yerlere gitmek (ey kalbim yine mi, yine mi?), bir şeyleri yakıp yıkmak, uzun bir ilişkiyi birdenbire bitirivermek ister ve bunlardan birini olsun yapamazsanız bile çevrenizden ve her türlü bitişik nizam yakınlıklarınızdan bir anlığına kurtulmayı düşünür müsünüz hiç?
Bunu yapın (ama hemen yapın), susturun o delifişek kalbinizi, susturun ki aynı kalbiniz size o ürkünç sus çiçeği yerine kendi renk-ahenk çiçeğini sunsun.
Ne diyorum ben; susturun o kalbi diyorum, susturun, hemen yapın bunu, yapın ve kalbinizi kendi avuçlarınıza alın. Başkalarından önce asıl siz ona hükmedin.
Çünkü ey kalbim, sen benim kalbimsin! (Tarık Dursun K., 252 Yazardan Minimal Öyküler)
Örnek-2
FOTOĞRAF
Gülfidan Kalfa saray artığıydı. Doksanına yaklaşmış Sudanlı, Kadıköy çarşısının tek kadın eskicisiydi. Odasında namaz kılarken, duvardaki Celal Bayar resmini tersine çeviriyordu. Yastığı altında bir hançerle uyurdu. Re’fet Paşa İstanbul’a girdiğinde, kalfa, bir elinde sancak, komutanın atını yedmişti. Tek fotoğrafı, bu olayı gösteren fotoğraftı. Öldüğünde, hiç kimsenin tanımadığı bir zenci çıkageldi, Kalfa’nın lokmasını döktü ve aynı akşam, adını bile kimseye söylemeden sırrolup gitti. (Hulki Aktunç, Toplu Öyküler, s.267)
Örnek-3
TORTU
Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.
Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar yaratmaktan başka. (Vüs’at O. BENER, Kara Tren)
Örnek-4
ALIN YAZGISI/YAZGI
Seyhan, Semra için bir fal “yazmıştı”. Kedilerden çok korkan, eve asla kedi sokmayan Semra’nın falı, “bir kedin olacak ve onun bir tek yavrusu olacak,” diyordu. Bir iki yıl sonra, Semra ile Emrah, iki aylık bir kedi yavrusuyla eve geldiler. Adını Sisip koyduk. Sisip, büyüdü; yanına erkek kedi yaklaştırmıyordu; İznik’te, yazlıkta sahipsiz bir sarmandan hamile kaldı. Bir tek yavrusu oldu: Yoda. (s.267
Örnek-5
SEÇKİN GÖZ
Orada.
Ve durduk yerde büyüyen deniz.
Kayalıkları köpüklerle döverek biçimleyen deniz.
Dur, dinle bir bak: Sana bir şey mi söylüyor?..
Ne söylüyor?..
Ve kendi çapında yırtıcı kuşların erişilmez o çığlık çığlığa güzelliği.
Burada.
Aman, bir suç olmasın bu!
İnsan birini sevince her şeyi yapar.
Her şey dedikse mantıklı olsun biraz.
Yanlışım varsa, düzeltme! (Necati TOSUNER, 252 Yazardan Minimal Öyküler)
Örnek-6
ÖÇ
Köyün en hoppa kızını, köyün en aptal gencine verdiler. Sayısız çocukları oldu ama hiçbiri o aptal gençten değildi. (Ferit Edgü)
Örnek-7
GECE BEKÇİSİ
Dilersen bu gece burada kalabilirsin, dedi bana.
Bu bir çağrı mıydı, yoksa bir acıma duygusu mu, çıkaramadım.
Geceye, yoğun karanlığa çevirdim bakışlarımı. Teşekkür ettim.
Örnek-8
YANGIN
Yanmış ormandan geçtim.
Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış.
Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor. Kayalar cehennem kayası.
Yanımdaki dostum, “Bilmem biliyor musun” diyor, “böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol
ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler…”
“Ne kadar sürer bu,” diyorum.
“Havaya bağlı,” diyor. “Ben diyeyim yirmi, sen de otuz.”
“Görür müyüz,” diyorum.
“Bizler görmesek, çocuklarımız görür,” diyor.
“Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini öğretmemiz gerekecek” diyorum.
“Kendimize de,” diyor dostum.
Üstüne basa basa bir kez daha; Kendimize de.
Ferit EDGÜ, 252 Yazardan Minimal Öyküler.
Ne yazık ki kalamam, dedim. Bekleyenim var.”
(Ferit Edgü, 2007: 53).