Sözlük, dilde birlik ve tutarlılık sağlayan, millî bilincin gelişmesine yardımcı bir hazinedir. Sözlük, bir dilin söz varlığının bir bölümünü belirli amaçlar çerçevesinde genellikle alfabetik olarak bir araya getiren ve her bir kelimenin anlamı, söylenişi, kökeni ve kullanımı konusunda bilgi veren başvuru kitabıdır. Diğer bir ifade ile Sözlük, bir dilin veya dillerin kelime haznesini, söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı eserdir. Eski dilde lügat, kamusdenir. Leksikografi sözlükbilimidir. Sözlükçüye leksikografır denir.
Sözlük, ticaret ve başka bir dili öğrenme isteği sonucu ortaya çıkmıştır. Sözlük yazımı ile ilgili ilk çalışmalar tarihin erken dönemlerinden itibaren başlamış, günümüze kadar da devam etmiştir. Sanılanın aksine sözlük çalışmaları önce Batı medeniyetinde değil, Doğu medeniyetinde başlamıştır.
Günümüzde sözlükler, sözlük bilimi (leksikografi) olarak adlandırılan bir bilim dalının alanına girer. Sözlük bilimi, özellikle 19. yüzyıldan itibaren dil çalışmalarının önemli uğraş alanlarından biri olmuştur.
Sözlükler çeşitli amaçlara uygun biçimde hazırlanır. Bunlardan en yaygın olanlar genel sözlükler ve çok dilli sözlüklerdir. Genel sözlüklerde dilin söz varlığının bir bölümü alfabetik sırada dizilir ve bunların anlamları verilir. Çok dilli sözlüklerde ise en az iki dilin söz varlığı birlikte ele alınır. Bunların dışında eş anlamlı, yakın anlamlı, karşıt anlamlı, argo kelimelerin ele alındığı ya da deyim ve atasözlerinin, terimlerin bir araya getirildiği sözlükler de vardır.
Sözlüklerde genellikle koyu veya büyük harflerle yazılan, karşılığı gösterilen, anlamı verilen, açıklaması yapılan, örnek kullanımları sıralanan kelimelere madde başı denir. Sözlüğün hacmi, madde başı sayısı ile ölçülür. Dillerin başvuru kaynağı olan sözlükler, dilin mirasını da koruyan müzeler gibidir.