Akıldışıcılık veya İrrasyonalizm; İnsan aklını bilimsel bilgi üreten yeteneklerle değil, bilim üstü sayılan sezgi, itki, içgüdü, yaşantı, bilinçaltı gibi kavramlarla temellendirmeye ve insan başarılarını bunlarla açıklamaya çalışan tutum demektir.
Her akıl dışıcı tutum bir tür idealizm doğurur, çünkü nesnel gerçeklik psişik süreçlere bağımlı kılınır. Akıldışıcılık felsefi bir akım değil, felsefi bilimsel kuramların henüz doyurucu çözüm getirmediği sorunlara (özellikle varlığın başlangıcı, dilin kaynağı gibi kaynak sorunlar) ve anlam sorunlarına (yaşamanın anlamı, estetik anlam v.b.) ya da bütünüyle yapay, yanlış sorulmuş sorulara (ruhun ölümsüzlüğü nasıl kanıtlanır ?) zorla çözüm bulma çabasıdır. Bu zorlamada iki aşırı uç, aklın bütün sorunları kalıntısız çözeceğini akılcılıkla, bütün sorunları aklın ötesinde çözmek isteyen akıldışıcılık birleşirler. Bu nedenle ikisi de bilgideki kesintileri, halis akıldışı (çözümü bulunamaz) sorunları çözümlü gibi gösterirler.
İkisi de bilginin tarihselliğiyle çelişen toptancı açıklamalara girişirler. Bu iki ucun, toplumsal düzenlemeler bakımından zararlı ve yıkıcı olanı akıldışıcılıktır; çünkü akılcılığın, aklın denetçisi olarak gene aklı kabul etmesine karşılık, akıldışıcılık, hesabım veremeyeceği kavramlara takılı kalır. Örneğin üstün ırk, soylu kan, soylu ulus gibi kavramlar, aklın birleştirici insanlık kavramının karşısındadırlar. Bütün faşist yönetimlerde akıldışıcı ideolojik öğeler ağırlıktadır.