Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı tarihinde 46 yıl ile en uzun süre tahtta kalan Osmanlı İmparatorluğu’nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesidir. Batıda Muhteşem Süleyman, Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. Osmanlı Devleti onun döneminde siyasi, askeri, ekonomik, eğitim vb. alanlarda zirveye çıkmıştır. Devlet en parlak dönemini yaşamıştır.
Kanuni Sultan Süleyman’ın döneminin bu kadar iyi geçmesinin nedenleri şunlardır;
1. Tek şehzade olduğu için taht mücadelesi yaşamaması, bununla zaman kaybetmemesi
2. Tecrübeli devlet adamlarının bulunması
3. Disiplinli ve büyük bir ordunun bulunması
4. Ekonomik olarak devletin güçlü olması
5. Kendi kabiliyet ve yetenekleri
Kanuni Sultan Süleyman tahta çıktığında ilk olarak Mısır’da Canberdi Gazali, Ahmet Paşa, Anadolu’da Baba Zünnun ve Kalenderoğlu isyanları ile uğraşmıştır. Yavuz’un ölümünden sonra oluşan otorite boşluğundan ve ekonomik nedenlerden çıkan bu isyanlar devleti fazla etkilememiş ve kısa sürede bastırılmıştır.
Kanuni tahta çıktığı ilk yıllarda seferlerini batıya yönelik yapmıştır. Seferlerin öncelikle batıya doğru yapılmasının nedenleri;
1. Yavuz döneminde Safevi Devletine darbe vurulmuş ve geçici olarak bu tehlikenin bertaraf edilmesi
2. Doğudaki diğer bir tehlike olan Memlûk Devletine Yavuz döneminde son verilmesi Anadolu Türk Birliğinin sağlanmış olması
4. Doğuda elde edilen üstünlüğün batıya da taşınmak istenmesi
Osmanlı – Macar İlişkileri
Belgrat’ın Fethi 1521
Macar Kralı II. Layoş, Şarlken’e güvenerek Osmanlı’nın Balkanlardaki hakimiyetine karşı geliyordu. Macaristan’a gönderilen Osmanlı elçisi öldürülünce sefere çıkan Kanuni Belgrat’ı almıştır. Sırbistan’ın ve Balkanların hakimiyeti için önemli olan bu şehrin alınmasıyla ileride yapılacak seferlerde Belgrat üs olarak kullanılmıştır.
Mohaç Meydan Savaşı 1526
Macaristan’ın Belgrat’ı geri almak istemesi ve Fransa Kralı Fransuva’nın Şarlken’e esir düşerek Kanuni’den yardım istemesi üzerine sefere çıkılmıştır. Dünyada birkaç saat süren en kısa süreli meydan savaşlarından biri olan Mohaç’da yüz bine yakın Macar ordusu neredeyse Osmanlı ordusu tarafından imha edilmiştir. Savaş sonunda Budin alınmış ve Jan Zapolya (Yanoş) Macar Kralı olarak Kanuni tarafından tahta getirilmiştir. Orta Avrupa hakimiyetinde Osmanlı- Avusturya mücadelesi başlamıştır.
Osmanlı – Avusturya (Habsburg İmparatorluğu) İlişkileri
1. Viyana Kuşatması 1529
Avusturya’nın (Habsburg İmparatorluğu), Kanuni tarafından görevlendirilen Macar Kralı Yanoş’u tanımayarak Macaristan topraklarına girmesi üzerine Osmanlı ordusu sefere çıkmış işgal edilen toprakları alarak Viyana’yı kuşatmıştır. Kuşatma hazırlığının olmaması ve kış aylarının gelmesi üzerine kuşatma kaldırıldı.
1532 Almanya Seferi ve 1533 İstanbul Antlaşması
Osmanlı ordusu geri dönünce Avusturya Kralı Ferdinand tekrar Budin’i kuşattı. Kanuni ordusuyla bir kez daha bölgeye geldi. Fakat ne Ferdinand ne de Şarlken askerleri ile birlikte Osmanlı ordusunun karşısına çıkmışlardır. Avusturya’nın (Habsburg İmparatorluğu) barış isteği üzerine 1533 yılında İstanbul (İbrahim Paşa) Antlaşması imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre;
1. Ferdinand, Macar Kralı olarak Yanoş’u tanıyacak ve Macaristan’a müdahale etmeyecekti.
2. Avusturya Kralı Osmanlı sadrazamına eşit sayılacaktı.
önemi: Osmanlı Devleti Avusturya (Habsburg İmparatorluğu) karşısında siyasi üstünlük elde etmiştir.
Avusturya, Macaristan üzerindeki hak iddiasından vazgeçmemiştir. Macar kralının ölümü üzerine anlaşmayı ihlal ederek Macar topraklarına girdi. 1541 yılında Macaristan üzerine sefere çıkan Kanuni ülkeyi üçe bölmüştür. Budin Osmanlının eyaleti olmuş, Erdel iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı’ya bağlı olacak, Kuzey Macaristan ise vergi vermek şartıyla Avusturya’ya bırakılmıştır.
Zigetvar Seferi 1566
Avusturya’nın Erdel’e saldırması üzerine yaşlı ve hasta olan Kanuni son seferine çıkarak Zigetvar Kalesini kuşatmıştır. Kuşatma esnasında padişah vefat etmiştir. Gizli tutulan ölüm olayı kalenin fethinden sonra duyurulmuştur.
Osmanlı – İran İlişkileri
Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan seferle Safevi tehlikesi geçici olarak engellenmişti. Şah İsmail’den sonra Safevi Devletinin başına geçen Tahmasb Osmanlı topraklarına saldırdı ve Avusturya ile Osmanlı’ya karşı ittifak yapmıştır. Kanuni, Tahmasb’ın bu hareketleri sonrasında 1534 (Irakeyn), 1548, 1553 (Nahcıvan) ve 1555 yıllarında olmak üzere dört sefer düzenledi. Bu seferler sonrasında Bağdat, Karabağ, Revan ve Nahcıvan ele geçirildi ve İran antlaşma istedi,
1555 Amasya Antlaşması: Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında yapılan anlaşmaya göre anlaşmanın süresi 25 yıl olacak ve savaşta alınan bölgeler Osmanlı’da kalacaktı,
önemi: Osmanlı Devleti ile İran arasında imzalanan ilk antlaşmadır.
Osmanlı – Fransız İlişkileri (Kapitülasyonlar)
Roma Germen İmparatoru Şarlken konusunda yalnız kalan Fransa Kralı Fransuva’nın Kanuni’den yardım istemesiyle Osmanlı- Fransız ilişkileri iyi yönde gelişme göstermiştir. Bu yakınlaşma Fransa’ya verilen hukuki ve ticari ayrıcalıklar içeren kapitülasyonlar ile artmıştır.
Osmanlı Devleti’nin kapitülasyon adı verilen ayrıcalıkları Fransa’ya vermesinin nedenleri;
1. Coğrafi keşifler ile önemi azalan Akdeniz ticaretini eskisi gibi canlandırmak
2. Fransa ile dostluk kurarak Osmanlı’ya karşı oluşan Haçlı ittifakı içerisinden Fransa’yı çekmektir.
Fransa’ya verilen kapitülasyonlar gereği iki ülke gemileri ticarette serbest olacak, Türk ve Fransız tüccarlar aynı haklardan yararlanabilecek ve Fransızların arasındaki davalara İstanbul’a gelecek Fransız hakim bakacaktı. Antlaşmanın en önemli maddesi kapitülasyonlar iki hükümdarın hayatta kaldığı sürece geçerli olacak ve yeni gelen hükümdarlar anlaşmayı tekrarlayacaktı.
Bu son madde Osmanlı devlet adamlarının ileri görüşlülüğünü göstermesi açısından önemlidir. I. Mahmut dönemine kadar uygulanan bu madde 1740 yılında yürürlükten kaldırılarak sürekli hale getirilmiştir. Fransa’ya verilen kapitülasyonlar ticari anlamda kısmen başarılı olmuştur. Uzun vadede Akdeniz ticaretini canlandırmada yetersiz kalmıştır. Siyasi anlamda Osmanlı amacına ulaşmış Fransa’yı yanına çekebilmiştir.
Rodos’un alınması 1521
Saint Jean Şövalyelerinin elinde bulunan ada fethedilmiştir. Böylece Suriye ve Mısır’a giden deniz yollarının güvenliği sağlandı, korsanların gemilere saldırıları engellenmiş oldu.
Cezayir’in Osmanlı Devleti’ne Katılması 1534
Akdeniz’de denizcilik faaliyetlerine devam eden Hızır, İlyas ve Oruç Reisler Avrupalı korsanlara karşı başarılar elde ederek Yavuz’un desteğiyle 1516 yılında Cezayir’i ele geçirmişlerdir. Kanuni, Barbaros Hayreddin Paşa’yı (Hızır Reis) İstanbul’a davet ederek ondan kaptanıderyalık görevini kabul etmesini ve Osmanlı Devleti adına görev yapmasını istedi. Görevi kabul eden Barbaros kaptanıderyalık görevine, Cezayir’de Osmanlı eyaletliğine getirildi.
Preveze Deniz Savaşı 1538
Türk denizcilik tarihinin en önemli savaşının nedeni kaptanıderyalık görevine gelen Barbaros’un Osmanlı donanması ile Akdeniz’de güçlenmesi ve bazı yerleri almasıdır. Akdeniz’de hakimiyetini artırmak isteyen Kutsal Roma Germen İmparatoru Şarlken ve papanın öncülüğünde Haçlı donanması oluşturularak komutanlığına Andrea Doria getirilmiştir. Yapılan bu büyük deniz savaşını Osmanlı donanması kazandı. Bu zafer ile Akdeniz’deki üstünlük Osmanlı Devleti’ne geçmiştir.
Kanuni döneminde 1551’de Trablusgarp alınmıştır. 1565’de Malta kuşatılmış fakat alınamamıştır. 1560 yılında Cerbe Deniz Savaşı Haçlılar ile yapılmış ve kazanılmıştır. II. Selim döneminde 1566 yılında Sakız Adası alınmıştır.
1571 Kıbrıs’ın Fethi
Kıbrıs’taki korsanların faaliyetlerine engel olmak ve Doğu Akdeniz’in hakimiyetini sağlamak amacıyla düzenlenen sefer sonrasında Kıbrıs Adası alınmıştır. Böylece Doğu Akdeniz’in güvenliği sağlanmıştır. Adaya Anadolu’dan getirilen Türkler yerleştirilmiştir.
1571 İnebahtı Deniz Savaşı
Osmanlı Donanmasının Akdeniz’de elde ettiği başarılar karşısında bölgedeki üstünlüğünü kaybeden devletler bir kez daha Haçlı donanması oluşturarak İnebahtı’da Osmanlı donanmasını ani bir baskınla yakmışlardır.
Hint Deniz Seferleri
Osmanlı Devleti ile Portekiz arasında Hint Okyanusunda gerçekleşen mücadeledir.
Hint deniz seferlerinin nedenleri;
1. Baharat yolu ticaretini coğrafi keşifler sonrasında bölgede güçlenen Portekizlilerin ele geçirmeye başlaması
2. Bölgedeki Müslüman Gücerat hükümdarının Portekizlilere karşı yardım istemesi
3. Hacca giden gemilere Kızıldeniz’de saldırıların olması
Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1538,1551,1552 ve 1553 yıllarında Piri Reis, Şeydi Ali Reis gibi denizciler tarafından seferler düzenlenmiştir. Bu seferlerde istenilen sonuçlar alınamamıştır.
Hint deniz seferlerinde başarısız olunmasının nedenleri;
1. Seferlere devlet adamları tarafından gerekli önemin verilmemesi
2. Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması ve Portekiz donanmasının bölgede daha güçlü olması
3. Bölgedeki Müslümanların gerekli desteği vermemesi
4. Bölgenin Osmanlı denizcileri tarafından iyi tanınmaması.
Kanal Projeleri
Osmanlı Devlet adamları denizlerdeki hakimiyetlerini artırmak ve devam ettirebilmek amacıyla çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalardan en dikkat çekeni Sokullu Mehmet Paşa tarafından ortaya atılan kanal projeleridir.
Don- Volga Kanal Projesi
Karadeniz ile Hazar Denizi birleştirilmek istenmiştir. İpek yolu ticaretinin canlanması, İran’ın donanma sayesinde kuzeyden kuşatılması ve Ruslara karşı tedbir amacıyla düşünülen bu-projede iki nehrin birbirine en yakın olan bölgede çalışmalar başlamıştır. Fakat Kırım’ın gerekli desteği vermemesi ve Sokullu’nun dışındaki devlet adamlarının fazla destek vermemesinden dolayı proje yarım kalmıştır. Daha sonra 1953 yılında bu kanal Ruslar tarafından açılmıştır.
Süveyş Kanalı Projesi
Mısır’da Akdeniz ile Kızıldeniz birleştirilecekti. Böylece coğrafi keşiflerin olumsuz etkisi azaltılacak ve Akdeniz ticareti tekrar canlanacaktı. Bunun yanı sıra Osmanlı donanması Hint Okyanusuna açılarak Portekizliler ile mücadele edecekti. Proje aşamasında kalmıştır. 1869 yılında Fransızların desteğiyle Mısır valileri tarafından açılmıştır.
Marmara-Karadeniz Projesi
İstanbul Boğazı’na alternatif bir kanal olarak düşünülmüştür. Marmara Denizi, İznik Gölü, Sapanca Gölü ve Sakarya Nehri güzergahında olacaktı ama proje aşamasında kalmıştır.