Türklerin tarih sahnesine çıktıkları ve uzun süre yaşadıkları ilk ana yurtları Orta Asya‘dır. Orta Asya doğuda Kingan Dağları, batıda Hazar Denizi, güneyde Hindikuş Dağları ve kuzeyde Sibirya ile çevrili olan alandır. Bölge coğrafi olarak akarsu ve nehirlerin bulunduğu geniş düzlüklerden oluşan, kışların soğuk yazların sıcak ve kurak geçtiği karasal iklimin hüküm sürdüğü, genelde bozkır bitki örtüsüne sahip bir bölgedir. Toplumların yaşantılarına bakıldığında yaşanılan bölgenin coğrafi yapısının etkileri görülmektedir.
Orta Asya’nın Türklerin yaşantısına etkileri;
1. Karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgede tarımın sınırlı yapılabilmesinden dolayı temel geçim kaynağı hayvancılık olmuştur. Az da olsa hayvanları için yonca, kendileri için mısır yetiştirmişlerdir.
2. Hayvancılığa bağlı olarak otlak ve su aramak amacıyla Türkler konargöçer bir yaşam tarzı sürmek zorunda kalmışlardır. Bunun için Türklerin yaşadıkları bölgelerin sınırları kesin olarak belirlenememektedir.
3. Konargöçer bir hayat yaşadıkları için tam anlamıyla yerleşik hayata geçememişlerdir. Buna bağlı olarak Türklerde kalıcı mimari eserler ilk dönemlerde görülmemektedir. Türkler yaşantılarını otağ adı verilen Çadırlarda sürdürmüşlerdir.
4. Konargöçer hayat, etkisini sanat alanında da göstermiştir. Kalıcı sanat eserleri yerine yanlarında taşıyabilecekleri sanat eserleri yapmışlardır. Sanat eserlerinde kullandıkları figürler yaşamlarının berini taşımaktadır.
5. Sürekli doğada yaşamak zorunda olan Türklerde mücadele ruhu üst düzeyde olmuştur. Tehlikelere ve saldırılara açık halde yaşayan Türklerde askerlik sanatı gelişmiştir. Eli silah tutan herkes asker sayılmıştır. Ordu-millet anlayışının görüldüğü Türklerde ücretli askerlik yoktur. Türklerde devlet teşkilatçılığı da oldukça gelişmiştir.
6. Orta Asya’daki geniş toprakların sahibi devlet olduğu için özel mülkiyet oldukça azdır, özel mülkiyetin az olmasına bağlı olarak Türklerde sosyal sınıflaşma görülmemektedir. Konargöçer hayata bağlı olarak hapis cezaları kısa sürelidir.