Yazının bulunmasından önceki dönemlerde insanoğlu toplumsal olaylar sonucu oluşan tarihi hafızayı sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarmıştır. Bu işi Türklerde ozan, aşık, şaman, Yunanlılarda mit ve efsane anlatıcıları, Afrika toplumlarında ise yaşlılar yapmıştır. Efsaneler, destanlar, mitolojiler insanoğlunun yazılı olmayan tarihini meydana getirmiştir. Bu yapıtlardaki benzerlikler kültürel etkileşimin olduğunu göstermektedir. Yani Sözlü kültür, yazılı bir şekilde kağıda aktarılmayan ve sadece beden dili ile sözlü iletişimle olan konuşma şekillerine denir. Diğer bir Sözlü kültür, ifade ile yazının olmadığı toplumlarda kayıtlara geçmemiş ve konuşma dili yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan kültür demektir.
Bilmeceler, şarkılar, haber spikerlerinin konuşup açıklama yapması gibi hayatımızdaki olaylar Sözlü Kültüre örnektir.