Atatürkün ilkeleri nelerdir? İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediği ilkeler ve bu ilkelerin anlamları hakkında bilgi.
Mustafa Kemal Atatürk; asker, devlet adamı, ulusal önder ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. 1881 yılında bugün Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Selanik’te dünyaya gelmiş, 10 Kasım 1938 tarihinde saat 09:05′de İstanbul Dolmabahçe Sarayında hayata gözlerine yummuştur. Babası, Ali Rıza Bey annesi Zübeyde Hanım’dır.
Atatürk ilkeleri, kaynağını Kurtuluş Savaşından ve bu savaşın muzaffer önderi, büyük devlet adamı M. Kemal Atatürk”ün çağdaş, ilerici görüşlerinden alan altı temel düşüncedir. Atatürk İlkeleri şunlardır;
1 — Cumhuriyetçilik
2 — Milliyetçilik
3 — Halkçılık
4 — Devletçilik
5 — Laiklik
6 — İnkılâpçılık
Bu altı temel ilke, Türkiye Cumhuriyeti”nin temel nitelikleri olarak benimsenmiş, 1937 yılında Anayasa”-nın ikinci maddesinde yer alarak ayrıca bir devlet modeli olmuştur. Böylece Kurtuluş Savaşı süreci içinde geliştirilen ve ulusal bilinçlenmemizin birer simgesi haline gelen Atatürk ilkeleri, devletimizin «varoluş», ve «yükseliş» dayanaklarını oluşturmuştur.
CUMHURİYETÇİLİK
Cumhuriyet yönetimini benimsemek ve onun gereklerini yerine getirmektir. Cumhuriyet, halk egemenliğine ve eşitliğine dayanan bir yönetimdir. Türkiye”nin yönetim biçimi ve temel niteliğidir. Hiçbir şekilde değiştirilemez ve değiştirilmesi için de bir öneride bulunulamaz.
ULUSÇULUK (MİLLİYETÇİLİK)
Ulus (millet) kavramına bağlılık; ulusu yüceltmeyi, kalkındırmayı, çağdaşlaştırmayı amaçlayan bir ilkedir. Ulusçuluk ilkesine göre, Türkiye”yi yurt edinmiş ve yurttaşlık hakkını kazanmış olan herkes Türktür. Ulusçuluk, ırkçılığı, zümreciliği, bölgeciliği reddeder. Ulus; birlik ve bütünlüğü simgeleyen bir kavramdır. Bu ilkeye göre Türkiye, başka devletlerin varlığına saygılıdır. Başka devletlerin de, Türkiye”ye saygı duymasını ister.
HALKÇILIK
Halkçılık ilkesi, üç temelden oluşur: a) Halk egemenliği, b) Eşitlik, c) Sınıfsızlık. Türk halkı, bir bütündür; yönetimin kaynağıdır. Hiçbir kişiye, aileye, ya da zümreye ayrıcalık tanınamaz. Hiçbir sınıf, başka bir sınıfı baskısı altında bulunduramaz. Türkiye Cumhuriyeti”nin temel amacı, halkın birlik ve bütünlüğünü korumaktır. Devlet, yapacağı türlü yatırımlarla, halkın yaşam düzeyini yükseltmeye çalışır. Alacağı her türlü ekonomik ve toplumsal önlemlerle halkın güvenliğini sağlar.
DEVLETÇİLİK
Yer altı ve yer üstü her türlü doğal kaynakların kullanılmasında ve işletilmesinde, ulusal ekonomiye yön veren ilkedir. Bu ilkeye göre, ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek, örneğin büyük fabrikalar kurmak, devletin temel görevidir. Devlet, kalkınmadan elde edilen verimi, ulusal geliri, bölgeler ve yurttaşlar arasında hakça (adilce) paylaştırır. Gerektiği zaman, özel sermayeyi ya da mülkiyeti halk yararına kamulaştırır. Kısaca bu ilke, Atatürk ilkelerinin ekonomik siyasasını (politikasını) oluşturur.
LAİKLİK
Din işleriyle, devlet işlerinin birbirinden kesin olarak ayrılmasıdır. Dinin siyasete karıştırılmaması; yurttaşların inançlarının kötüye kullanılmaması; düşünce ve inanç özgürlüğü, laiklik ilkesinin özünü oluşturur. Devlet, tüm inançlara, tüm dinlere saygılıdır; kimsenin ibadetine ve inancına karışılmasını istemez. Her türlü ibadet ve inanç, devlet güvencesi altındadır.
İNKILAPÇILIK (DEVRİMCİLİK)
Türk toplumunu kapalılıktan açıklığa; eskiden yeniye yönelten; ulusallığı, çağdaşlığı, tam bağımsızlığı amaçlayan Atatürk inkılâplarının yöntem ilkesidir. Yani devlet, her türlü girişiminde inkılâpçı olacaktır, inkılâpçı olmak, iki amaca yöneliktir :
a) Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından bu yana yapılmış olan tüm inkılâpları korumak, yaşatmak.
b) Yapılacak yeni inkılâplarla Türkiye”nin ilerlemesini kararlılıkla sürdürmek; Türk toplumunu Atatürk”ün amaçladığı «çağdaş uygarlık düzeyine» yükseltmek.