Kaside; genellikle din ve devlet büyüklerini övmek için belli kâideler çerçevesinde yazılan, tek kafiyeye dayanan, en az 15 beyit tutarında olan divan edebiyatı şiiri demektir. Diğer bir ifade ile Kasîde; bir edebiyat terimi olarak ilk beytinin mısraları birbiriyle, diğer beyitlerinin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli, aynı vezinle söylenmiş, en az 15 beyit uzunluğundaki bir nazım biçiminin adıdır. Bu nazım biçimi Arap edebiyatında doğmuş ve oradan Fars ve Türk edebiyatlarına geçmiştir.
Kasîdenin beyit sayısının alt sınırı her ne kadar 15 olarak kabul edilmiş olsa da bu manzumelerin uzunluğu genellikle 31 beyit ile 99 beyit arasında değişmektedir. Ancak bu konuda kesin bir sayı yoktur. Beyit sayısı 31’den az ya da 99’dan fazla olan kasîdeler de vardır. Kasîdenin kafiye düzeni; aa xa xa xa xa xa xa şeklindedir.
Kasidenin özellikleri;
– Nazım birimi beyittir.
– Beyit sayısı çoğunlukla 31 ile 99 arasındadır.
– Kafiyelenişi gazeldeki gibidir: aa, ba, ca, da…”
– İlk beytine “matla”; son beytine “makta”; en güzel beytine “beytül kasid”; şairin adının ya da mahlasının geçtiği beyte de “taç-beyit” denir.
– Nef”i, kasideleriyle ünlü bir Divan şairidir.
– Türüne, giriş bölümünün konusuna veya redifine göre isimlendirilebilir. Rediflerine göre: Su Kasidesi (Fuzulî), Güneş Kasidesi (Ahmet Paşa)…
– Konularına göre tevhit, münacat, naat, methiye olmak üzere türlere ayrılabilir. Nesib (teşbib), girizgâh, tegazzül, methiye, fahriye, dua bölümlerinden oluşur.
Kasideler konularına göre altıya ayrılırlar. Bunlar;
Tevhid : Allah’ın birliğini anlatan kasidelerdir.
Münacaat : Allah’a yalvarmak, dua etmek amacıyla yazılan kasidelerdir.
Naat : Peygamberimizi övmek için yazılan kasidelerdir.
Medhiye : Devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasidelerdir.
Hicviye : Devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasidelerdir.
Kasidenin Bölümleri
Nesib (teşbib)
Kasidenin giriş bölümüdür. Bir tabiat tasvirinin yapıldığı veya sevgilinin güzelliklerinin anlatıldığı bölümdür. Bu bölümün konuları bahar, kış, yaz, Ramazan, bayram, nevruz, gül, sümbül, güneş, söz ustalığı, kalem, gece, savaş, at veya bir güzel olabilir. Kasideler bu bölümde ele alınan konuya göre adlandırılır.
Girizgâh
Asıl konuya giriş yapmak üzere düzenlenmiş en fazla iki beyitlik bölümdür.
Medhiye
Kasidenin sunulduğu kişinin, yani padişahın veya bir devlet büyüğünün övüldüğü bölümdür. Bu bölümde abartılı ve sanatlı bir övgü vardır.
Tegazzül
Şair, genellikle medhiyeden sonra arada bir gazel söyler. Bu bölüme tegazzül adı verilir. Tegazzül bölümü her kasidede bulunmaz.
Fahriye
Şairin kendini övdüğü bölümdür. Burada da şair abartılı bir ifade kullanır.
Dua
Şairin, kendisi, daha çok da övdüğü kişi için Allah”tan yardım dilediği, dua ettiği bölümdür.
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su
Zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâre su
Suya versin bağ-ban gülzar-ı zahmet çekmesin
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin-gülzâre su
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattına
Hâme tek bakmaktan inse sözlerine kare su
Ârızın yâdiyle nem-nâk olsa müjgânım n’ola
Zayi olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su
Gam günü etme dîl-i bîmardan tiğin diriğ
Hayrdır vermek karanû gecede bîmâre su
ıste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et
Susuzum bu sahrede benim’çün âre su
Ben lebim müştâkıyım zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yâre su
Ravza-ı kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
Âşık olmuş gâlibâol serv-i hoş reftâre su
Su yolun ol kûydan toprağ olup tutsam gerek
Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su
Dest-bûsı arzûsiyle ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağım sunun anınle yâre su
ıçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağının mîzacına gire kurtâre su
Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
ıktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr’e su
Seyyid-i nev’i beşer deryâ-yi dürr-i istifâ
Kim sepiptir mu’cizâtı âteş-i eşrâre su
Kılmak için taze gül-zâr-i nübüvvet revnakın
Mu’cizinden eylemiş izhar seng-i hâre su
Mu’ciz-i bir bahr-i bî-pâyan imiş âlemde kim
Yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâre su
Hayret ilen parmağın dişler kim etse istima
Parmağında verdiği şiddet günü Ensâr’e su
Eylemiş her katrede bin bahr-i rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzu-ı için gül ruhsâre su
Hâk-i pâayine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını taştan taşa vurup gezer âvâre su
Zerre zerre hâk-i der-gâhına ister salar nûr
Dönmez ol der-gâhdan ger olsa pâre su
Zikr-i na’tın virdini derman bilir ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humar için içer mey-hâre su
Yâ Habîbâ’llah yâ Hayr’el-beşer müştâkınım
Eyle kim leb-teşneler yanıb diler hem vâre su
Sensin ol bahr-i kerâmet kim şeb-i Mi’rac’da
şeb-nem-i feyzin yetirmiş sâbit ü seyyâre su
Çeşm-i hûr-şidden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkâdin tecdîd eden mi’mâre su
Bîm-i dûzah nâr-i gam salmış dîl-i sûzânıma
Var ümîdim ebr-i ihsanın sepe ol nâre su
Yümn-i na’tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsandan dönen tek lü’lü-i şeh-vâre su
Hâb-ı gafletten olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Hâb-i hasretten dökende dîde-i bîdâre su
Umduğum oldur ki Rûz-i Haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslın vere ben teşne-i dîdâre su