Konuşmaya dayalı sözlü iletişim türlerinden olan mülakat, alanında ünlü kişileri tanıtmak yahut önemli olaylarla ilgili bu kişilerin görüşlerini öğrenmek amacıyla zamanı önceden belirlenmiş soru-cevap şeklindeki karşılıklı konuşmalara denir. Diğer bir ifade ile Mülakat, herhangi bir sosyal konu ya da sorun üzerinde, uzman kişi ya da kişilerle yapılmış konuşmaları yansıtan yazı türüne denir. Haber alma ve bilgi edinme yollarından olan ve ustaca hazırlanan sorulara cevap vermeye dayanan mülakatta başarlı olmak, mülakat yapan kişinin ön hazırlıklarına ve yeteneğine bağlıdır. Toplumun tamamını ya da bir kısmını ilgilendiren her alanda “mülakat/görüşme” yapılabilir. Bu tür yazılar, genellikle gazete ve dergilerde yayımlanmak için hazırlanmaktadır.
Mülakat; görüşme için zaman isteme, konu üzerinde hazırlanma, kendini tanıtma, nezaketle muhatabın ilgisini çekebilme, soruları en kısa yoldan açıklayabilme gibi özelliklere sahip bir türdür.
Bir sanatçıyı eserlerinin dışında kendi anlatımıyla daha iyi tanımayı sağlayan mülakat, edebiyatta önemli bir türdür.
Bazı mülakatlar bilgi verme, bazıları da tanıtma amacına yönelik oluşturulabilir. Mülakat öğretmeye dayalı metin türlerindendir.
Edebiyatımızda mülakat türünde ilk ürünler gazeteciliğin gelişmesiyle Cumhuriyet öncesinde verilmeye başlanmış, Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında da türün etkili örnekleri verilmiştir. Ruşen Eşref Ünaydın, Hikmet Feridun Es, Mustafa Baydar, Yaşar Nabi Nayır gibi sanatçılar mülakat türünde eserler vermişlerdir.
Bir mülakatta konuşma yapan kişi kadar mülakatı yapan kişi de önemlidir. Mülakatı yapan kişi, toplumun merak ettiği veya ilgi çekici konulara yönelik hazırladığı soruları konuşmacıya yöneltir. Bu sorular önceden hazırlanır ve önemine göre sıralanır. Mülakatta şahsa, özel konularla ilgili sorular sorulmaz. Konuşmacının konularla ilgili açık ve net görüşleri alınmaya çalışılır. Konuşmacı sorularla sıkılmaz. Mülakatı yapacak kişi, gerek konuyla gerekse mülakatı gerçekleştirecek kişiyle ilgili geniş bir araştırma yapmalıdır.
Yazılı bir tür olan mülakat, gazete ve dergilerin dışında televizyon, radyo ve Genel Ağ ortamında da yayımlandığı için sözlü anlatım türü özelliğine de sahiptir.
Amaçlı ve planlı bir konuşma olan mülakat ön hazırlık gerektirir. Önce hangi konuda kiminle görüşüleceği belirlenir. Daha sonra konu ortaya konur. Konuşma yapılacak kişinin yaşamı, eserleri, eylemleri hakkında araştırma yapılır. Sorular, toplanan bilgilere, amaca ve konuya göre hazırlanır. Görüşme sırasında konuşmacının sözü kesilmez, sıkıcı ve gereksiz sorular konuşmacıya yöneltilmez. Sorular tarafsız biçimde hazırlanır. Sorular okurun ilgisini çekmeli ve merakını gidermelidir. Sorulara alınan cevaplar değiştirilmeden okura aktarılmalıdır.
Görüşmede konuşma yapılan kişinin mesleği, ilgi alanları, eserleri, görüşmenin amacı ve görüşme yeri hakkında kısa bilgi verilir. Görüşmeci, not aldığı veya ses alma cihazıyla kaydettiği konuşmaları ya olduğu gibi ya da vurgulamak istediği hususları öne çıkaran bir planla yazıp yayımlar.
Ruşen Eşref Ünaydın’ın Diyorlar ki ve Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat eserleri edebiyatımızda mülakat türünün İlk Örnekleri olarak kabul edilir. Hikmet Feridun Es’in Bugün de Diyorlar ki Mustafa Baydar’ın Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar; Yaşar Nabi Nayır’ın Edebiyatçılarımız Konuluyor eserleri türün önemli eserleridir. Ayrıca birçok yazar ve gazeteci de bu türde eser vermiştir.
Mülakat Yazısının Özellikleri
Mülakat yazısında;
– Görüşülen kişinin adı
– Mesleği veya ne işle uğraştığı
– Hangi amaçla konuşulduğu
– Buluşma mekânı
– Sorular ve cevaplar
– Mülakat yapılan kimsenin o konu üzerindeki temel görüşü yer alır.
Sonuç olarak mülakat; bağımsız haber alma yollarından biridir. Mülakat; mülakat veren insanların kişilikleri gibi çeşitlidir. Mülakat genellikle sorular ve cevaplardan oluşur. Soru soran kişi konuyu genişletir, anlatımı düzenler. Mülakatın başarısı, mülakat yapan kimsenin yeteneğine bağlıdır.
Mülakat yapılan kişilerin sorulara verdiği cevapların değiştirilmeden aynen yayımlanması mülakat türünün en başta gelen özelliğidir. Mülakatı yapan kişi kendi yorum ve görüşlerini mülakata eklemez.
Mülakatta dil genel olarak göndergesel işlevde kullanılır. Çünkü mülakatta bilgi vermek, bir konuda okuru aydınlatmak söz konusudur.
Mülakatta cümleler açık, yalın olmalı; diyalog çizgisinden, tırnak işaretinden yararlanılmalı; konuşmanın ayrıntılarına girmeyip ana fikirler üzerinde durulmalıdır.
Mülakat Örneği
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU NE DİYOR?
– En çok hangi eserinizi seversiniz?
– En çok, “Kiralık Konakla “Yaban”ı severim.
– Niçin?
– “Kiralık Konak” bence roman tekniğine uygun olan eserimdir. “Yaban’a gelince o, bütün millî heyecanlarımı taşıyan kitaplarımdan biri olmak dolayısıyla bence çok kıymetlidir.
– Bugün hikâye ve romancılığımızı nasıl buluyorsunuz?
“- Bugünkü nesil, hikâyecilikte eski nesli epeyce geride bırakmıştır. Fakat henüz roman adı verilebilecek bir büyük eser meydana gelmemiştir. Belki yanılıyorum, bugünkü telakkime göre roman, bir insan ve hayat görüşünün felsefesidir. Ve böyle bir görüşle böyle bir felsefe ancak uzun soluklu bir çalışma ile vücuda gelebilir. Ve böyle bir eserin yanında küçük hikâye ancak bir etkiyi ifade edebilir. Hepimizi edebiyata hikâye yazmakla başlamışızdır. Hayat tecrübelerimiz çoğaldıkça hikâyenin hududunu romanla genişletmek mecburiyetinde kalmışızdır.
– Sanat alanından yaptıklarınızla yapmak istedikleriniz arasında bir fark oldu mu?
– Samimiyetle itiraf ederim ki bu alanda yaptıklarım, yapmak istediklerimin bir gölgesinden ibarettir.
(Mustafa BAYDAR)
Bu mülakat yazısı, Millî Edebiyat Döneminin önde gelen yazarlarından Yakup Kadri ile yapılan görüşme sonucu ortaya çıkmıştır. Mülakatı yapan kişi olan Mustafa Baydar, görüldüğü üzere yazara sorularını yöneltmiş ve ondan aldığı cevapları yazıya geçirmiştir. Soruların, Yakup Kadri’nin eserlerine yönelik hazırlandığı anlaşılmaktadır. Mülakatı yapan kişi, sorularıyla Yakup Kadri’nin eserleri, Türk romanı ve hikâyesiyle ilgili görüşlerini açığa çıkarmak istemektedir. Sorular, yansız bir tutumla hazırlandığı izlenimini vermektedir.