Anı (Hatıra), bir kimsenin yaşadığı, gördüğü, içinde bulunduğu olayları durumları ve yaşantıları sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılardır. Diğer bir ifade ile, toplum hayatında önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara “anı” (hatıra, hatırat) denir. Anıların yazıldığı defterlere “hatıra defteri” denir Yaşanmış olayları konu edinir. Tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar. Gelecek kuşaklara ders vermek, kamuoyu karşısında hesaplaşmak amacı vardır.
Gerçekçi ve yalın bir anlatımla yazılır. Yazan kişinin mesleğine göre edebi, askeri, siyasi ve sosyal içerik taşıyabilir.
Tanzimat Döneminde Akif Paşa’nın “Tabsıra”sı, Namık Kemal’in “Magosa Anıları” Ziya Paşa’nın “Defter-i Amal”i, Muallim Naci’nin “Ömer’in Çocukluğu” adlı eserleri anı türünde kaleme alınmıştır.
Anı (Hatıra)’nın özellikleri
– Anılar tarihi gerçeklerin öğrenilmesine katkı sağlar.
– Gelecek kuşaklara ders vermek ve kamuoyu ile hesaplaşmak amacı da vardır.
– Anılar kişinin yaşadığı dönemle ilgili bilgiler de verir. Bu bakımdan anılar tarihe ışık tutan kaynaklar arasında yer alır.
– Yaşanmış olayların gizli kalmış bazı yönlerini açığa çıkarır. Ancak bunlar, olaylara kişisel bakış açısıyla kaleme alınmış olduklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilemez ve nesnel bir belge niteliği taşımaz.
– Anılar sonradan kaleme alındığı için olaylar üzerinden çok zaman geçmiş olur. Kişi bu zaman içinde değişim geçirebilir, olaylara bakış açısı değişebilir. Dolayısıyla anılar yazıldıkları andan bakılarak kaleme alınır.
– Anıların mutlaka gerçeği anlattığı söylenemez, onlara sağlam tarihî belgeler olarak bakılamaz.