Kıskançlık; yaratılış itibariyle insanlarda var olan gayret duygusunu ifade eder. Bir erkeğin karısını kıskanması hem fıtratın hem de dinin bir gereğidir çünkü aile fertlerinin ırz ve namuslarının korunması aile reisinin başta gelen vazifelerindendir ve kıskançlık bu konuda önemli bir vesiledir.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde şöyle buyururlar:
إِنَّ الْغَيْرَةَ مِنَ الْإيمَانِ وَ الْمِذَاءَ مِنَ النِّفَاقِ
“İnsanın (ailesini) kıskanması imandandır. Kıskanmaması ise nifak alametidir.” (Beyhakî, Şuabu’l-İmân, 7/411 (10797). Hz. Ali Efendimiz’in rivayet ettiği bir hadiste de Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam): “Meşru ölçüde kocasını kıskanan kadın Allah yolunda cihad eden gibidir. Ona bir şehid mükâfatı vardır.”buyurmuştur.[Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, 4/4415 (11172)]
Evet, insanın ehlini, ailesini kıskanması fıtrî ve dinî bir vecîbedir ancak bu kıskançlığın vehme dayanmaması, küçük hâdiselerden yola çıkarak karşı tarafı itham altında bırakacak dereceye varmaması ve böylece aile hayatını fertler için çekilmez bir hâle getirmemesi gerekir. Ortada hiçbir sebep ve delil yokken eşlerin birbirine karşı şüpheci davranmaları, kıskançlık krizlerine girmeleri eşler arasındaki güven ve itimadı sarsacağı gibi aile huzurunu da bozacaktır. Aynı zamanda böyle bir tavır Kur’ân-ı Kerîm’de yasaklanan suizan kapsamına da girecektir. Hiçbir kimse bir delile dayanmadan başka bir insanı töhmet altında bırakamaz. Evet, erkek karısını çok kıskanmalı ancak bu duygu, akıl ve mantıkla ta’dil edilerek gereksiz hissiliklere, vehimlere kapı açmamalıdır.
Diğer yandan kıskanma, içte olan bir duygu olduğu için farklı şekillerde davranışlara yansıyabilir. Burada da karşılıklı müsamaha ve iyi niyet ihmal edilmemelidir. Buna göre ilk olarak karısını kıskanan bir insan dinin bir gereği olarak onun giyim kuşamına dikkat etmelidir. Yabancıların nazarlarını onun üzerine çekmemek için eşinin giyim kuşamının İslâmî ölçülere uygun olmasına özen göstermelidir. Diğer taraftan onun gerekmedikçe yabancı erkeklerle bir arada bulunmamasını sağlamalıdır. Eşinin yabancılara karşı konuşmalarında, giyiminde, hâl ve hareketlerinde kadınsı tavırlar içinde bulunmasına mâni olmalı ve bir kadının kendisine karşı süsleneceği tek erkeğin kocası olduğunu söylemelidir.
Nitekim Hz. Ali (radıyallahu anh) kadınlarını kıskanmayan bir belde halkını şu sözleriyle uyarmıştır: “İşittiğime göre kadınlarınız çarşı ve pazarlarda erkekler arasında gezip dolaşıyorlar. Sizde kıskançlık duygusu yok mu? Şunu bilin ki kıskanmayan kimsede hayır yoktur. Kıskançlığın iki çeşidi vardır: Birincisi güzel olanıdır ki insan onunla aile efradını ıslah ederek onların kötü yollara düşmelerine engel olur. İkincisi de kötü olanıdır ki bu, sahibini cehenneme götürür.”[Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, 3/780 (8735-8736); M. Yûsuf Kandehlevî, Hayatü’s-Sahâbe, 3/330]
İslâm fıkhına göre bir erkek anne baba ziyareti, dinî ilimleri öğrenme gibi bazı zaruri durumlar hariç karısını dışarı çıkmaktan menedebilirse de bu konuda dikkatli olunmalıdır. Eşler, mümkün olduğunca birbirlerine karşı rıfk ile hareket etmeli ve kırıcı ve kaba davranışlardan sakınmalıdırlar. Özellikle günümüzde değişen zaman şartlarını da dikkate almak ve ona göre davranmak gerekir.
Biz inanıyoruz ki İslâm’ın hükümlerine riayet eden, karşılıklı güven ve itimadın yaşandığı, sevgi bağlarının güçlü olduğu ailelerde kıskançlık krizleri de yaşanmayacaktır çünkü kıskançlığın problem oluşturduğu ailelerde eşlerin birbirine olan itimadı sarsılmış demektir. Böyle ailelerde her davranış sorgulanmaya başlar ve zamanla bu, çekilmez hâle gelir. Bu açıdan kıskançlığın bir problem olmaktan çıkmasının temel şartı Kur’ân ve sünnetin emirlerine tâbi olmak ve eşler arasında güçlü bir sevgi ve güven bağı oluşturmaktır. (Kadın ve aile İlmihali)
Kıskançlık İle İlgili ayetler
Kıskançlık İle İlgili Hadisler
Kıskançlık ile ilgili hadis
Rüyada Kıskançlık Görmek Ne Anlama Gelir ve Tabiri