Azil; boşalma anında erkeğin, meniyi dışarı akıtması demektir. Bu yöntem, Câbir b. Abdillah’tan (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) zamanında yani Kur’ân inmeye devam ederken yapılıyordu ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu yasaklamıyordu. Hatta Yahudilerin, azli, gizli bir cinayet olarak yorumladıkları Efendimiz’e iletildiğinde Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam):
كَذَبَتْ يَهُودُ لَوْ أَرَادَ اللّٰهُ أَنْ يَخْلُقَهُ مَا اسْتَطَعْتَ أَنْ تَصْرِفَهُ
“Yahudiler yalan söylüyorlar; Allah Teâlâ yaratmayı dileseydi sen onu önleyemezdin.” buyurmuştur. Bir savaşta Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) azl yapıp yapamayacaklarını soran sahabeye Efendimiz:
لَا عَلَيْكُمْ أَنْ لَا تَفْعَلُوا
“Size yapmamak gerekli değildir (yapılabilir).” şeklinde cevap vermiştir. Bunun yanı sıra, cariyesiyle münasebette bulunmak istediğini fakat hamile kalmasını arzu etmediğini belirten birisine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem):
اِعْزِلْ عَنْهَا إِنْ شِئْتَ
“İstersen azil yap.” buyurmuştur. Hanefî mezhebi, bu tür rivayetlere bakarak azli câiz görmüşlerdir.
Bu rivayetlerin dışında bir de Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselam) azle taraftar olmadığını belirten şu rivayet de vardır: Ebû Said el-Hudrî (radıyallahu anh), Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) bir savaş sırasında azil yapmanın doğru olup olmadığını sorduklarını Efendimiz’in de (sallallahu aleyhi ve sellem):
لَا عَلَيْكُمْ أَنْ لَا تَفْعَلُوا مَا كَتَبَ اللّٰهُ خَلْقَ نَسَمَةٍ هِيَ كَائِنَةٌ إِلٰى يَوْمِ الْقِيَامَةِ إِلَّا سَتَكُونُ
“Bana kalırsa onu yapmayın, zira Allah’ın takdir ettiği kıyamete kadar gelecek nesil, behemâl gelecektir. Allah olacak demişse olacaktır.” buyurduğunu nakleder. Bu ve benzeri rivayetlerden hareketle, Hanefîlerin dışındaki üç mezhep, azle tedbirli yaklaşmışlar, kimileri mekruh demişler, kimileri de mekruha yakın bir hükme sahip olduğunu belirtmişlerdir. Ancak, hemen bütün imamlar, azlde, kadının izninin gerektiği hususunda ittifak etmişlerdir.
ذٰلِكَ الْوَأْدُ الْخَفِيُّ
“Azil gizli ve’ddir. (Yani, doğmuş kız çocuğunu diri diri gömerek öldürmenin üstü örtülü bir çeşididir.)” hadis-i şerifine gelince, Hanefî fıkıhçı ve hadisçilerinden Tahavî’nin belirttiğine göre bu hadis önceki hadislerle neshedilmiş, yani hükmü kaldırılmıştır. Hz. Ali Efendimiz’in (radıyallahu anh) bu hükmün kaldırıldığına dair rivayeti İbn Abbas (radıyallahu anh) tarafından teyid edilmiş, Hz. Ömer (radıyallahu anh) tarafından da kabul görmüştür.
Azle dair rivayetleri, Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) nikâhlanmaya ve neslin çoğalmasına dair yapmış olduğu teşviklerle beraber değerlendirince azlin tamamen serbest bırakılmadığı, özel bir teşvikin söz konusu olmadığı, ancak zaruretten dolayı ve takati aşan durumlarda azlin tavsiye edildiği anlaşılmaktadır. Öyleyse netice olarak diyebiliriz ki İslâm’da esas olan nikâhlanıp çoğalmak, çoğalıp güzel nesiller yetiştirmektir. Ancak değişik şartlardan ve bazı zaruretlerden dolayı azil, doğum kontrolünde Müslümanlar için meşru bir çaredir ve en güvenilir metottur. Azli gerçekleştirirken de hanımın müsaadesini almak şarttır. Aksi durumda azlin câiz olmayacağı hususunda ittifak vardır zira kadının, yakınlıkta kendine ait bir zevki vardır. Azil, bu zevki kısmen de olsa azaltmaktadır.