Necis, kirli, pis anlamına gelir. İslâm’da, bir şeyin temiz olması asıl; kirlilik ise arızîdir. Bu sebeple, dinen necis sayılan şeylerin sayılmasıyla yetinilmiştir. Genel olarak, leş, kan, domuz eti, sarhoş edici içkiler, insan idrar ve dışkısı, kusmuk, eti yenmeyen hayvanların eti, idrarı ve dışkısı dinen necistir.
Fethü’l-Kadîr’de şöyle deniliyor: “Bir çocuk emer de sonra kusarak annesinin elbisesine bulaşırsa ağız dolusu kustuğu takdirde pistir ve dirhem miktarını geçerse namaza mânidir. İmam Hasan’ın İmam A’zam’dan rivayetine göre pek fazla olmadıkça namaza mâni değildir. Çünkü emdiği süt her vecihle değişmemiştir. Sahih olan da budur”. (İbn Abidin, Necasetler Babı)
Eğer bebek henüz sadece süt emip bu şekilde kusarsa bu necis olmaz. Ama mama gibi yemek türünden bir şeyler yedikten sonra kusarsa bu takdirde necaset-i galiza yani ağır necasete girer. El ayasından fazla miktar yer kaplarsa elbisede bu namaza manidir. Yıkanması gerekir.
Aynı şekilde bebeğin büyük abdesti, namaza mani olan diğer necasetler gibidir. 3 grama kadar müsaade edilmiştir. İdrarın ise sınırı el ayası kadardır. Fazlası namazı bozar. Fakat hiç gıda almamış tamamen anne sütü ile beslenmiş bebeğin idrarının üzerine su dökmekle temizlenmiş olur.
Elbiseye bulaşan bebek kusmuğu namaza engel olur mu?
İnsanın midesinden gelen ve ağız dolusu olan kusmuk, necistir. Bebek kusmuğu da buna dâhildir. Bir bebeğin emdikten hemen sonra kusması ve içtiği sütün olduğu gibi geri gelmesi hâlinde bu kusmuk da Hanefî mezhebine göre pistir. Kusmuk, necaset-i ğalîza hükmünde olduğundan bir elbiseye bulaştığında, katı bir hâlde bulaştı ise bir dirhemi, yani yaklaşık 3 gramı geçtiğinde namaza mani olur. Sıvı bir hâlde bulaştığında ise, el ayası kadar olan bir alan veya daha fazlasını kapladığında namaza mani olur. Bu miktarlardan az olan kusmuk ise ruhsat kapsamında olup namaza engel olmaz. Ancak insanın bedeninde, elbisesinde veya namaz kılacağı yerde bulunan az veya çok her türlü pisliği temizlemesi namazın ruhuna yakışır bir davranış olduğundan, temizleme imkânı olduğu hâlde az da olsa bu pislikle namaz kılmak mekruhtur (İbnü’l-Hümâm, Feth, I, 202-205; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, I, 506, 522-526).