Kabir; mezar, ölen kimsenin toprağa gömüldüğü yer demektir. Kabir’in çoğulu “kubûr” dur. Kabirde insanları sorguya çeken melekler yani ölen kimseyi mezarında sorguya çeken ve gerektiğinde onu cezalandıran iki Melek vardır. Bunlar Münker ve Nekir‘dir.
Kabir halleri, kabre konulan ölülerin kabirde nimetler içinde veya azap içinde olmalarını ifade eder. Ruhun bedenle kısmen veya tamamen birleşmesiyle sahibinin nimetlenmesi yahut azaba uğraması ilâhı kudrete göre uzak bir ihtimal değildir. Nitekim hadis-i şerifte,
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur” buyrulmuştur. Böylelikle kabirde Münker ve Nekir adında iki meleğin gelip kabre konulmuş mükellef bir kuldan; Rabb’ini, dinini, peygamberini, kıblesini soracaktır ki bu kabrin hallerindendir.
Kabir suâlinde neler sorulacaktır?
İnsan kabre konulunca (Bilinmeyen, tanınmayan, yadırga-nan manasında) Münker ve Nekir denilen iki melek gelerek onun ilk sorgusunu yaparlar. İlk sorguda ve imtihanda başarılı olanlar, dünya hayatından çok daha iyi ve Cennet hayatına yakın bir güzellikteki hayat ile yaşarlar. Sorgu ve imtihanda başarılı olamayanlar ise bu dünya hayatından çok daha sıkıntılı ve Cehennem hayatına yakın bir hayat içinde yaşarlar. Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukur olur. Hadis-i şerifte, kabirde suâl sormak için gelen meleklerin siyah tenli mavi gözlü iki melek oldukları, birine “Münker”, diğerine de “Nekir” denildiği haber veriliyor. (Tirmizî, Cenâiz 70).
“O iki melek ona (mü’mine): ‘Rabbin Kim?’ derler. O: ‘Rabbim Allah’tır.’ der. Melekler: ‘Dinin nedir?’ derler. O: ‘Dinim İslâm’dır.’ der. Melekler: ‘Size gönderilmiş olan kimdir?’ derler. O: ‘Allah’ın Rasûlü Muhammed’ der. Melekler: ‘Amelin nedir?’ derler. O da: ‘Allah’ın kitabını okudum, ona imân ettim ve onu tasdik ettim.’ der…” ( Müsned, 4/287-288; 4/295-296).
İman sahipleri bu sorulara doğru cevap verebilecekler, kâfir ve münâfıklar ise doğru cevap veremeyeceklerdir. Ehl-i Sünnet âlimleri, suallerin itikâdî, inanç konusunda olacağında ve bir defa da, definden sonra olacağında müttefiktirler. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir ölüyü defnettiği zaman, defnetme işi bitince kabrin yanında durur ve şöyle derdi: “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyin ve Allah’tan (itikadında) sabit kılmasını isteyin. Muhakkak ki o şu anda sorguya çekiliyor.” (Ebû Dâvud, Cenâiz 73).
Halk arasında yaygın olan bir soru-cevap şekli vardır. Kabirde cevap; Rabbim, Allah Teâlâ, Peygamberim; Hz. Muham-med Aleyhisselâm, Dinim; Din-i İslâm, Kitabım; Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân, Kıblem; Kabe-i Şerif, itikadda mezhebim; Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat, Amelde mezhebim; İmâm-ı Azam Ebû Hanife, Zürriyetim; Hz. Âdem (Aleyhisselâm), Ümmet-i Muhammed’denim, Mü’minim, Müslüman’ım Elhamdulillah…
Bera radiyallahu anh şöyle anlatıyor:
Ensârdan bir müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Peygamber aleyhisselâm oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah aleyhisselâm elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa:
— Kabir azabından Allah’a sığının, diye söylendikten sonra:
Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terkedip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekîr denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve:
— Rabbin kimdir? diye sorarlar. Mümin:
— Rabbim Allah’tır, diye cevap verir. Melekler:
— Dinin nedir? diye sorarlar.
Mümin:
— Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler:
— İçinizde Allah tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? derler. Mümin:
— O zât Allah’ın Resulüdür, der.. Melekler:
— Bunu nereden öğrendin? diye sorarlar. Mümin:
— Allah’ın kitabını okuyup, ona îman ettim ve onu tasdik ettim, diye cevap verir.
İşte Allahü Teâlâ’nın «Allah îman edenleri dünya hayatında da, âhirette de sabit söz, yani kelime-î tevhîd ile sabit kılar.» (ibrahim Sûresi) mealindeki Âyet-i Kerîmenin mânâsı budur.
Sonra semâdan bir ses gelir:
— Kulum doğru söyledi. Ona Cennetten bir yer verin, Cennetten elbise giydirin ve ona kabrinden Cennete bakan bir kapı açın! diye söyler. Bunun üzerine o mümine Cennetin rahatlığından ve güzelliğinden verilir, gözünün gördüğü kadar kabri genişletilir.
Kâfir veya münafık ölü, kabrine konulduğu vakit, ruhu bedenine iade edilir. O iki melek gelir, kendisini oturtur ve: .
— Rabbin kimdir? diye sorarlar.
O kâfir veya münafık:
— Hah, hah, bilmiyorum, diye cevap verir.
Melekler: .
— Dinin nedir? diye sorarlar.
O:
— Hah, hah, bilmiyorum, diye cevap verir. Melekler:
— Aranızda Allah tarafından gönderilen o zât kimdir? diye sorarlar. O:
— Hah, hah, bilmiyorum, der.
Sonra semâdan bir ses gelir:
— Bu kâfir veya münafık yalan söyledi. Ona Cehennemden bir yer verin, ateşten elbise giydirin, ona kabrinden Cehenneme bakan bir kapı açın! diye söyler. Bunun üzerine o kimseye Cehennemin yakıcı rüzgârı ve sıcaklığı gelir. Kaburga kemikleri birbirine girinceye kadar kabri daraltılır. Sonra onun başına kör ve dilsiz bir zebani musallat edilir. Bu zebaninin demirden bir tokmağı vardır ki, dağa vurulsa dağı toz toprak haline getirir. Bu zebani o kimseye bu tokmakla öyle bir darbe indirir ki, insanlarla cinlerin dışında doğu ile batı arasında bulunan her mahlûk işitir. Ve böylece o kimse toprak haline döner. Sonra ruhu tekrar iade edilir.
KABİR İLE İLGİLİ HABERLER
Kabir ne şekilde olmalıdır
Kabir halleri nedir
Kabir ziyareti adapları nelerdir
Ölmeden önce kefen ve kabir hazırlamak caiz mi
Kabir nimeti nedir
Kabir suali nedir
Kabir azabı nedir
Kabir sıkıştırması hakkında bilgi
Kabir Azabını hafifletip nimete çeviren ameller
Ölüm kabir ve ahiret nedir
Kabir ziyaretinin adabı ve yasak olan şeyler
Kadınlar kabir ziyareti yapabilir mi
Mülk suresi kabir azabından korur mu