Ferâiz kelimesi, “farz” ve “fariza” kelimelerinin çoğuludur. Farz kelimesi, sözlükte “takdir etmek, açıklamak ve bir şeyin parçası” anlamına gelir. Terim olarak anlamı ise yerine getirilmesi konusunda dinî bir dayanağı olan dinî görevdir. Farz ve fariza kelimeleri, ferâiz ilminde kullanıldığında, mirasçılar için takdir edilmiş olan hisse, nasip ve pay anlamına gelir. Yani Feraiz İslâmi ilimlerden olup, miras hususunda hükümleri belirtir. Diğer bir ifade ile feraiz, İslâm hukukunda mîras taksimi için kullanılan ilmî terimdir.
Bu ilimle, ölen bir kimsenin arkasında bıraktığı malların nasıl taksim edileceği, kimin ne kadar mirasa sahip olacağı açığa çıkar. Zor fakat çok lüzumlu bir ilim olduğu için alimlerimiz nice çalışmalar yapmış ve feraizle ilgili kitaplar hazırlamışlardır.
İslâm miras hukukunun yani feraizin kendine has özellikleri vardır. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
1 — ölen bir kimsenin anne ve babası daimla onun mirasçısıdır.
2 — ölen bir kimsenin erkek çocuğu mirastan iki hisse, kız çocuğu bir hisse alır.
3 — Normal şartlar altında hiç bir mirasçı, mirastan mahrum edilemez.
4 — Evlatlıklar mirasa hak sahibi değildirler.
5 — ölen bir kimsenin vasiyeti malının ancak üçte biri ile yerine getirilir. Geriye kalan kısmı mutlaka mirasçıların hakkı olarak dağıtılır.