Kurban; Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban sözlükte; yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelir. Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
Mezheplerin çoğuna göre udhiyye kurbanı kesmek sünnettir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 429). Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146).
Mezhep imamları içerisinde sadece Ebu Hanife (Hanefi mezhebi) kurbanın vacip olduğu ve seferde olan kişiler hariç her sene kesilmesi gerektiği görüşündedir. Ayrıca aynı ekolden sayılan ancak mezhepleri günümüze kadar ulaşmayan Süfyân Es Sevrî, Evzâî ve Leys Bin Sa’d’ın da bu görüşe gittiği söylenir.1
Geriye kalan mezhep imamları ile müstakil fakîhler ise kurbanın müekket sünnet olduğunu söylerler. Ebu Hanife’nin iki öğrenci İmam Muhammed ve Ebu Yusuf da bu görüşe gidenler arasındadır.
Kurban’ın vacip olduğunu söyleyenlerin delilleri Kevser Suresi’nde geçen “Rabbin için namaz kıl, kurban kes!” ayeti ile İmam Müslim’in rivayet ettiği “Maddi imkânı olduğu halde kurban kesmeyenler mescitlerimize yaklaşmasın!” hadisidir.2 Aynı şekilde peygamber efendimiz (aleyhissalatu vesselam)’ın, hayatı boyunca kurban kesmeyi seferde dahi hiç terk etmemesi, vacip olduğu görüşüne gidenlerin bir başka delilidir. Senedinde Haccâc Bin Ertat bulunduğu için sıhhati konusunda farklı görüşler bildirilse de İbn Ömer’in rivayet ettiği bir hadiste kendisi şöyle demiştir: Allah Resulü Medine’de on yıl ikamet etti. Her yıl kurban kesiyordu. (Müsned, Tirmizî) Yine Sevbân (radiyallahu anh)’ın rivayet ettiği bir başka hadiste Peygamber (aleyhissalatu vesselam) seferdeyken dahi kurban keserdi. (Müslim) İmam Nevevî bu hadisin şerhinde, kurbanın seferde dahi meşru olduğunu bildirir. Ebu Hanife ve İbrahim En Nehaî ise kurbanın vacip olduğunu söyledikleri halde Hz Ali efendimizden getirdikleri “Seferde ve Minâ’da kurban yoktur” sözü nedeniyle bu durumlar olan kimselere kurbanın vacip olmadığını söylerler.3
Kurbanın vacip olmadığını söyleyen imam ise Kevser suresinde geçen ayettin, kurbanın vacip olduğuna işaret etmediğini söylerler. Zira “Rabbin için kurban kes!” ayetiyle kast edilen mana; “kurbanın putlar için değil de, Allah için olması gerektiğidir.”
Yine İmam Müslim’in rivayet ettiği “Sizden birisi Zilhicce ayının onu girdiğinde kurban kesmeyi isterse, hayvanın saçından ve tırnağından bir şey almasın!” hadisin, kurbanın vacip olmadığına işaret ettiğine açık bir delildir. Zira Kurban vacip olsaydı peygamber efendimiz “Sizden birisi Zilhicce ayının onu girdiğinde kurban kesmeyi isterse” diyerek kurban kesmeyi kişinin iradesine bırakmazdı.4 (Huzur Sayfası-Fetvakurulu)
[1] El Camî’ Fî’l Fikhi’l İslâmî (El Mufassal Fî Ehkâmi’l Mer’e ve’l Beyti’l Müslim) Abdülkerim Zeydan c.2 s.446 Müessesetü’r Risâle BEYRUT 2012
[2] a.g.e c.2 s.447
[3] İmam Nevevî, Şerh-u Müslim c.13 s.134
[4] İbn Rüşd, Bidâtü’l Müctehid, Müessesetü’r Risale BEYRUT 2004 s.419