Bu dünya hayatı sona erecek, bütün insanlık yeniden hayat bulacak, dünyadaki amellerinin mükâfatını veya cezasını görmek için başka bir âleme gidecektir. İşte bu şekilde başlayacak bir yaşayış zamanına “ahiret günü” denir. O gün ebedîdir, bitmeyecektir. Müminler cennetlerde, kâfirler de cehennem denilen azap yerlerinde ebedî olarak kalacaklardır. Ahiret gününe ve hallerine iman etmek farz olup dinin başlıca esaslarındandır. Ahiret gününün var olduğu naklî yani âyet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerle ve aklî delillerle sabittir.
Ahiret hayatının aşamaları
Ölüm: Ya kıyametten önceki bir zamanda ya da kıyamet koparken her canlı mutlaka ölecektir. Ölümsüz bir hayat hiçbir canlı için mümkün değildir. Her nefis er ya da geç ölümü tadacaktır. Ölümsüz olan sadece yüce Allah’tır.
Mahşer: Yeniden diriliş ile birlikte insanların Allah’a hesap vermek üzere toplanacakları yer. Can bulmuş her insan mahşer meydanına gelecektir.
Amel defteri: Mahşer yerinde insanlara yaptıkları iyilik ve kötülüklerin yazılı olduğu amel defterleri dağıtılacaktır. Kiramen Katibin adlı melekler sevap ve günahlarımızı bu deftere işlemişlerdir. Amel defterini gören insanlar “Vay halimize bu nasıl kitapmış, küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın yaptıklarımızın hepsini sayıp dökmüş” (Kehf suresi, 49. ayet) diyecektir. Cennetlik olanlar defterlerini sağ elinden, cehennemlik olanlar ise sol ve arka tarafından alacaktır.
Hesap: Kişinin dünyada yaptığı amellerden sorgulanmasıdır. Hesap sırasında “Kim zerre kadar hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar şer işlemişse de onu görür” (Zilzal suresi, 7-8. ayetler). Peygamberimiz, hesap gününde “Kişi ömrünü nerede geçirdiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, bildiği ile ne amel ettiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamayacağını” bildirir (Tirmizi, Kıyame).
Mizan: Sevap ve günahların tartıldığı özel bir tartıdır. Sevabı ağır basanlar cennete, günahı ağır basanlar cehenneme gider.
Cennet: Allah’a inanıp emir ve yasaklarına titizlikle uyanların gireceği ve içinde sonsuza kadar yaşayacağı ödül yeridir. Cennet çeşitli nimetlerle donatılmış olup, dünyada amelleri iyi olanların kazanacağı ebedi ahiret yurdudur.
Cehennem: İnanmayan veya inandığı halde günahı çok olanların (Allah affetmediği takdirde) gireceği ceza yeridir. İnanmayanlar sonsuza kadar cehennemde kalacak, inandığı halde günahı sevabından çok olanlar, cehennemde günahı kadar ceza gördükten sonra cennete gireceklerdir.
Ahiret hayatı ile ilgili ayetler
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. (BAKARA SURESİ / 4)
İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik” derler; oysa inanmış değillerdir. (BAKARA SURESİ / 8)
Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (BAKARA SURESİ / 62)
İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. (BAKARA SURESİ / 86)
De ki: “Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin.” (BAKARA SURESİ / 94)
Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır. (BAKARA SURESİ / 114)
Hani İbrahim: “Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır” demişti de (Allah: “Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o” demişti. (BAKARA SURESİ / 126)
Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de O salihlerdendir. (BAKARA SURESİ / 130)
(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah’ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki: “Rabbimiz, bize dünyada ver” der; onun ahirette nasibi yoktur. (BAKARA SURESİ / 200)
Onlardan öylesi de vardır ki: “Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru” der. (BAKARA SURESİ / 201)
Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş olanlardır. Ve onların yardımcıları yoktur. (AL-İ İMRAN SURESİ / 22)
Hani Melekler, dediler ki: “Meryem, doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette ‘seçkin, onurlu, saygındır’ ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır..” (AL-İ İMRAN SURESİ / 45)
“İnkâr edenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur.” (AL-İ İMRAN SURESİ / 56)
Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar… İşte onlar; onlar için ahirette hiç bir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 77)
Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 85)
Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 114)
Allah’ın izni olmaksızın hiç bir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 145)
Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever. (AL-İ İMRAN SURESİ / 148)
Küfürde ‘büyük çaba harcayanlar’ seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah’a hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azab vardır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 176)
Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah’a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o.
(NİSA SURESİ / 38)
Allah’a ve ahiret gününe inanarak Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir. (NİSA SURESİ / 39)
Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (NİSA SURESİ / 59)
Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (NİSA SURESİ / 74)
Kim dünya sevab (yarar)ını isterse, dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah katındadır. Allah işitendir, görendir. (NİSA SURESİ / 134)
Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. (NİSA SURESİ / 136)
Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü’minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar, Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (NİSA SURESİ / 162)