Bilinmeyen bazı İslami kelimelerin anlamlarını sizler için bu sayfada derledik. İşte bazı dini kelimelerin açıklamaları, dini kelimeler ve anlamları…
Halvet: Yabancı bir kadınla bir erkeğin, bir yerde yalnız kalması.
Tâbiî: Ashabtan herhangi biriyle görüşüp sohbet etmiş olan her müslümana denir.
Hacamat: Deriyi keserek kan alma. Sülükle de olabilir.
Kûfe: Tâbiîlerin yetiştiği ilim merkezlerinden bir şehir olup şu an Irak sınırlarında bulunmaktadır.
Fakih: İctihad derecesine varmış âlim.
Muhadram: Hem İslam öncesinde hem de İslam devrinde yaşadığı halde Hazreti Peygamberimizi görememiş müslümanlara denir.
Fuhş: Çirkin söz ve iş.
Üveys: Hazreti Peygamberimizin döneminde yaşadığı halde çok arzu etmesine rağmen onu göremediğinden sahabe olamamış aslen Yemen’in Karen köyünden olan tâbiîn’in ismi.
Fıkıh: Dinde yapılması ve yapılmaması gereken işleri bildiren ilim. Bu ilimden kendisine lazım olanları öğrenmek farzdır.
Tedvin: Kısaca hadis toplama faaliyeti.
Akıl baliğ: Ergenlik çağına ulaşmış olan.
Tasnif: Hadisleri konularına göre sınıflandırılması faaliyeti.
İsnad: Hadis ilminde hadislerin kaynağına kadar ulaşmayı sağlayan sistem.
Muvatta: İmam Malik’in hadis kitabının adı.
Meğazi: Hazreti Peygamberimizin yaptığı savaşlara dair hadislerden oluşan kitaplar.
Sünen: Fıkıh bölümlerine göre tasnif edilmiş ahkam hadislerini toplayan kitaplar.
Müsned: Hadisleri ilk râvîlerine göre sıralayan eserler.
Risale: İmam Şafi’î’nin yazdığı, içinde hadis ilmiyle ilgili bilgilerin de bulunduğu usul kitabının adı.
Müsned: Ahmed b. Hanbel’in hadis kitapları arasında büyük şöhret kazanan ve hadisleri sahabî isimlerine göre tertip ettiği eseri.
Buharî: Hadis kitapları arasında en sahih kitap olarak kabul edilen el-Câmiu’s-Sahîh adlı eserin yazarı.
Sahîhayn: İmam Buharî ve İmam Müslim’in hadis kitaplarının ikisine birlikte verilen ortak isim.
Tirmizî: Sünen yazarlarından biri.
Akika: Çocuk nimetine karşılık, Allahü teâlâya şükretmek niyetiyle kesilen hayvan.
Rükün: Namazın içindeki bir farz.
Rüku: Namazda, elleri dize koyup yaklaşık 90 derece eğilmek.
Necaset: Gaita, idrar, kan gibi pislik.
Teganni: Teganni, ırlamak, sesini hançeresinde tekrarlayıp türlü sesler çıkarmaktır. Yani, musiki perdesine uydurmak için, hareke, harf ve med [uzatmak] eklemek veya çıkarmak suretiyle kelimeleri bozmak demektir.
Tefekkür: Allah’ın varlığını birliğini ve yarattıklarındaki hikmetleri düşünmek demektir.
Dimağı yorulur: Beyni yorulur demektir.
İtidal: Orta yol, aşırılıklardan uzak olmak demektir.
Caiz: Yapılmasında mahzur, [sakınca] olmayan şey.
Dar-ül-Harb: İslam ahkamının tatbik edilmediği yer. Kâfir diyarı. İslam ahkamının tatbik edildiği yere, İslam diyarına Dar-ül-İslam denir.
Edille-i şeriyye: Dinimiz için esas olan ve bunlara bağlı olan deliller. Edille-i şeriyye dörttür. Bunlar, Kitap [Kur’an-ı kerim], Sünnet, İcma ve Kıyastır.
Eshab: Peygamber efendimizin mübarek arkadaşları. [Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde hepsinden razı olduğunu ve hepsine Cenneti vaat ettiğini bildirmiştir.]
Fâsık: Harama önem verdiği halde emir ve yasaklara uymayan günahkâr.
Feyz: İlahi ihsan, lütuf, manevi nimetler.
Fitne: Bölücülük yapmak, insanları sıkıntıya, belaya düşürmek.
Gayrı müslim: Müslüman olmayan. Daha çok hristiyan ve yahudilere denir.
Halife: Resulullah efendimizin vekili ve bütün müslümanların reisi veya bir tasavvuf büyüğünün vazifelendirdiği talebesi.
Hasenat: Güzel işler, iyilikler. Seyyiat ise bunun zıddıdır. Kötülükler, günahlar demektir.
Hatem-ül-enbiya: Peygamberlerin sonuncusu Muhammed aleyhisselam.
Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah: Allah için sevip Allah için düşmanlık etmek.
Hurmet-i müsahere: Herhangi bir kadına, şehvetle dokunmakla hasıl olan durum. Bir kadının herhangi bir yerine şehvetle dokunmak, hurmet-i müsahereye sebep olur. Yani o kadının neseb ile ve süt ile olan anası ve kızları ile, o erkeğin evlenmesi haram olur.
Hüsn-i zan: İyi zan.
Su-i zan: kötü zan.
İctihad: Müctehid âlimlerin Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerden çıkardıkları hüküm.
İddet: Boşanan veya kocasının ölümü ile dul kalan kadının başka erkekle evlenebilmesi için beklemesi gereken zaman.
İhlas: Bütün iş ve ibadetlerini yalnız Allah için yapmak. İhlas sahibine muhlis denir.
İrtidad: Müslüman iken, İslam dinini terk etme. Terk edene mürted denir.
İskat ve Devir: Ölen müslümanı, namaz oruç gibi borcundan kurtarmak için yapılan iş.
İstigfar: Allahü teâlâdan mağfiret, af dilemek.
İstihare: Bir işin hayırlı olup olmayacağını anlamak için, iki rekat namaz kıldıktan sonra, rüya görmek üzere uykuya yatma.
İstihaza: Adet ve lohusalık dışında gelip oruca, namaza mani olmayan hastalık kanı.
İtikad: Peygamber efendimizin, Allahü teâlâ tarafından, Peygamber olarak bütün insanlara getirdiği ve bildirdiği hususların hepsini kalben tasdik ederek inanma.
Kefaret: Yanlışlıkla veya kasten işlenen bir günahın affı için dinin emrettiğini yapma.
Kelime-i Tevhid: ‘La ilahe illallah Muhammedün resulullah’ sözü.
Kelime-i Temcid: ‘La havle vela kuvvete illa billah’ sözü.
Kerahet: İşlenen amelin sevabını gideren şeyler. Buna mekruh da denir.
Mahrem: Nikah düşmeyen kimse. Namahrem, yabancı, kendisiyle evlenilmesi haram olmayan demektir. Herkese söylenmeyen gizli şeylere de mahrem denir.
Mahşer: Kıyamette bütün mahlukatın dirildikten sonra hesap için toplanacakları yer.
Mendub: Yapılması halinde sevap, yapılmazsa günah olmayan şeyler.
Mubah: Dinimizde yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeyler.
Müdahene: Gücü yettiği halde, haram işleyene mani olmamak.
Müdara: Dini veya dünyayı zarardan kurtarmak için, dünya menfaatinden vermek.
Mümin: Resul-i Ekremin bildirdiklerinin hepsini beğenip, kalbi ile kabul eden, inanmayıp inkâr edene münkir veya kâfir denir.
Münafık: İnanmadığı halde, müslümanları aldatmak için, müslüman görünen kimse.
Riyazet: Nefsin isteklerini yapmamak. Nefsin istemediğini yapmak ise mücahededir.
Ruhsat: İslamiyet’in meşakkat ve zaruret gibi sebeplere bağlı olarak, ibadetlerde ve diğer işlerde tanıdığı izin ve kolaylık, kolaylık yolu, azimetin zıddı.
Salih: Ehl-i sünnet itikadında olup genel olarak günah işlemeyen kimse.
Sapık: İtikad veya ibadetlerde Ehl-i sünnetten ayrılan.
Sütre: Namaz kılanın önüne diktiği yarım metreden uzun çubuk.
Tahmid: ‘Elhamdülillah’ sözü.
Riya: İki yüzlülük, Allah’tan başkası için ibadet etme.
Nifak: Münafıklık.
Şikak: Uyuşmazlık.
Nefs-i emmare: Kötülük yapmak isteyen nefs.
Rüşdü hidayet: Doğru yolu arayıp bulma.
İstikamet: Doğru yol.
Erzel-i ömür: Başkalarına muhtaç olunan sıkıntılı ihtiyarlık dönemi.
Murat: Seçilmiş kimse.
Muhlas: Devamlı ihlas sahibi.
İsar: Cömertlik, kendine ihtiyacı olmayan şeyleri vermek, îsâr ise, kendine gereken şeyleri vermektir. Yani başkalarını kendine tercih etmektir.
Amel-i kesir: Namazı bozan çok hareket.
Arefe: Zilhiccenin 9. günü. Kurban bayramından önceki gün. Başka güne arefe denmez.
Aşere-i mübeşşere: Cennete girecekleri, dünyada iken ismen müjdelenen on Sahabi.
Ateist: Allahü teâlâya inanmayan, dinsiz.
Bid’at: Sonradan ortaya çıkan şey. Zararlı olmayan âdetlerdeki değişiklikler günah olmaz. İbadette, bid’at yasaktır. Mesela papaz elbisesi giymek günah değil, haç takmak küfürdür.