Hakikat, kesin olarak ve yakînen (Yakin: bir şeyi kesin olarak bilmektir,, bu bilgide şüpheye yer yoktur) sabit olan şey demektir. Bir şeyin hakikati, o şeyin kendinin var olmasına sebep olan şeyden ibarettir. Mesela insan, nutk sahibi (konuşma yeteneği) olan bir canlıdır. O halde insanın hakikati, hayattan ve konuşma yeteneğinden başka bir şey değildir. Mahiyet ise hakikatten daha geneldir, varlığı zihnen sabit olup dış dünyada sabit olmayan şeyler için kullanılır.
Mesela, anka gibi ismi mevcut olup kendisi olmayan bir nesnenin de mahiyeti vardır fakat hakikati yoktur. Buna göre ankanın hakikatinin ne olduğu sorulamaz, ancak mahiyetinin ne olduğu sorulabilir. (Anka kuşu: Kafdağı’nda yaşadığı farzedilen efsanevî bir kuş olup birçok tasavvufi hikâyeye konu olmuştur. Burada anka kuşunun ismi olup, cisminin olmadığı anlatılmak istenmektedir.)
Hüviyete gelince bu da dış dünyada mevcut olup insanlardan herhangi birinin belirli bir şahsiyetinin olması gibi gözle görünür bir şey demektir.
Hüviyet: “Kendi başına var olan şey, nesnelerin varlık alanında birim ve şahsiyet olarak görünmeleri ve durumlarıyla başkalarında ayrılmaları” demektir.