Sahabe kelimesi lügatta “yâr, dost iyi görüşüp konuşan kimse” manalarına gelir. Ashab’da sahabe manasında kullanılır.
İslâm’da sahabe “müslümanlardan, Peygamberimiz Hz Muhammed (S.A.V.) ile sohbet eden O’nu gören ve müslüman olarak ölen kişidir.’” Peygamberimizle görüşüp konuştuğu halde O’na inanmayan veya inanıp sonra dinden dönen kişiye sahabe denmez. Tekrar belirtmek gerekirse Sahabe, İslam Peygamberi Muhammed (sav)’i görmüş, onunla konuşmuş, arkadaşlık etmiş ve ona inanmış Müslümanlara verilen isimdir. İslam literatüründe bir saygı ifadesi olarak Eshâb-ı Kirâm şeklinde anılırlar.
Sahabelik şerefine ermek için Resulullahla çok kısa bir süre görüşmüş olmak kafidir. Körler veya sağırlar da sahabe olmuşlardır. Önemli olan O’nu velevki bir defa olsun görmek veya sesini duymaktır.
Sahabeler genellikle Ensar (Medineli müslümanlar) ve Muhacirler (Mekkeli müslümanlar) olarak ikiye ayrılırlar. Peygamberimizin kendisi de bir Muhacir’di. Mekke’den Medine’ye hicret etmişti.
Müslümanlar, sahabelerin hepsine saygı ve sevgi gösterirler. Peygamberimiz “Kim onları severse bana olan sevgisi sebebiyle sevmiş olur, kim onlardan nefret ederse benden nefreti dolayısıyla nefret etmiş olur.” diyerek sahabelerin hiç birisi hakkında kötü bir söz söylenmemesini emretmiştir. Yine bir hadisinde “Benim ashabım (sahabelerim) yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz.” buyurmuştur.
Sahabelerin en büyüğü Hz Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra Osman ve sonra Hz Ali‘dir.
Muhacir sahabeler de ensar sahabelerden daha faziletlidirler.
Sahabenin sayısı tam olarak belli değildir. Fakat Peygamberimizin vefatından hemen önce 100.000 veya daha fazla sahabeye Veda Hutbesi’ni okuduğu tarihi bir gerçektir.
En son vefat eden sahabe Ebût-Tufayl Amir bin Vâsile el-Leysî (R.A.)’idr.