Müteşabih (متشابه), İslam ıstılahında lafzı, manası veya her ikisi sebebiyle açıklanması güç olan veya muhkem olmayan ayetlere denir. Diğer bir ifade ile Müteşabih, birbirine benzeyen birey ve cüzleri bulunan şeyler, kendisinde karışıklık ve iltibas bulunan şey; Kur’an-ı Kerim’de manâsı kapalı, bir çok anlama gelebilen, tefsirinde güçlük çekilen ayet veya kelimeler demektir.
Sözlükte benzeyen anlamına gelen müteşâbih, terim olarak; manası kolaylıkla anlaşılmayan, bir çok manaya ihtimali olup bunlardan birini tayin edebilmek için haricî bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılmayan, manası açık ve net olmayan, niteliği (seçikliği) belli olsa da içeriği (açıklığı) belli olmayan, şaban ayında değil de ramazan ayında oruç tutulması ve namazların sayısı gibi manası akılla kavranamayan lafızlara ve ayetlere denir.
Bu ayetlerin ya çok çeşitli ihtimaller taşıyan manaları, yahutta aklen ve mantiken izahları güç olan tarafları vardır. Muhkem ayetler açık ve belirgin oldukları halde müteşabih ayetler bir çok manaya gelebileceği için harici bir delile ihtiyaç gösterirler. Bazıları ise kattiyetle bilinmez. Mesela Kıyametin vakti müteşabihlerdendir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de hem muhkem hem müteşabih ayetlere, tam bir imanla inanılması gerektiğini açıklayıp “Resûlüm! Sana kitabi indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir ki bunlar kitabın anasıdır, (temelidir). Diğer bir kısmı da muteşabihlerdir. İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak ve kendi teviline yeltenmek için onun müteşabih olanına tabi olurlar. Halbuki onun tevilini Allah’dan başkası bilemez. İlimde yüksek payeye erişenler ise “Biz ona inandık. Hepsi Rabbimizin katındandır” derler. Bunları salih kullardan başkası iyice düşünmez.” buyurmuştur. (Al-i İmran:7).