Emanet, geri almak üzere bırakılandır. Emin insan, emaneti sahibine iade edene kadar sahibinin beklentisine uygun olarak koruyup kollayandır. Riayet, İyi karşılamak, ağırlamak, hürmet etmek, uymak tabi olmak, hıfzetmek ve korumaktır.
İnsana emanet edilir. İnsana, bazen yaratılışta eşi olan insan kardeşi bir şeylerini emanet eder; malını, mülkünü, sözünü, sırrını, hatta canını. Ve Rabbi bir şeyler emanet etmiştir kuluna; diğer kullarından kimilerini, mahlukatından bazılarını, sözlerini, emir ve yasaklarını, insanın bizzat kendisini.
Emanete riayet, bütün emanetlere karşı sorumlulukların farkında olup gereken saygı ve itibarı göstermektir. Emanetleri gereğince koruyup kollamak ise omuzları yükten, gönlü kederden, vicdanı lekelenmekten korur. Kişiye mutmain bir kalp, huzur ve güven bahşeder. Çevresine de aynı huzur ve güven meltemlerini hissettirir. Onun için emin insan daima kendisine başvurulan kişidir. Onunla aynı düşünce ve inançları paylaşmayan kişiler bile onun kapısındadır, onun yanında yöresinde olmak isterler. Tıpkı Muhammedül-emîn (sav) gibi… Ona inanmayan müşrikler bile onu emanetlerini teslim edebilecekleri en güvenilir insan olarak tanımışlardır.
Emanetleri görüp gözeten insan aynı zamanda dürüst, sözünde duran, sorumluluk sahibi, sabırlı, duyarlı, düşünceli, başkalarını önemseyen, onların dertleriyle dertlenen, özü sözü bir olandır.
Emanete riayet etmeyen bir insandan yalan, hile, açgözlülük, aldatma, umursamazlık, bencillik, düşüncesizlik, sorumsuzluk, sahtekarlık, samimiyetsizlik beklenebilir.
Emin insanların bulunduğu toplumlarda herkes sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirir. Dolayısıyla herkesin hakkı ve hukuku yerli yerincedir, korku ve endişe silinmiş, huzur ve güven ortamı sağlanmıştır, işlerin bölüşümünde liyakat ve hakkaniyet, insanlar arası ilişkilerde saygı ve diğerkâmlık geçerlidir. Bu toplumlarda insanlar kendilerini ve birbirlerini “Allah’a emanet” ederler. Zira en güzel “emin”in, Allah Teâlâ olduğu bilinir.
Emanete Riayet İle İlgili ayetler
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah’tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir. (Bakara Suresi, 283)
Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların “ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur” demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah’a karşı yalan söylemektedirler. (Ali İmran Suresi, 75)
Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. (Nisa Suresi, 58)
(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir. (Mü’minun Suresi, 8)
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32)
Şahidliklerinde dosdoğru davrananlardır. (Mearic Suresi, 33)