Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak kurban, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.
Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere bir şekilde yardımda bulunmuş, hem de Cenab-ı Hakk’a, yaklaşmış olur.
Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri devam ede gelmektedir. Ayrıca kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun da bir nişanesidir.
Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise, sünnet-i müekkededir. Dini kaynaklarda Peygamber Efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edilmektedir.
Günümüzde bazı yerlerde bir yıl erkeğin bir yıl kadının kurban kesmesi şeklinde bir uygulamaya rastlanmaktadır ki bu uygulamanın dinî bir dayanağı yoktur zira sırayla kurban kesen bu eşlerin ya ikisi de zengin, ya ikisi de fakir ya da biri fakir diğeri zengindir. Eğer eşlerin ikisi de kendilerine kurban vacip olacak kadar bir mala sahip iseler, erkeğin zenginliğinin yanında kadının da mesela kendisine ait mehir, miras gibi malı varsa ikisinin de kurban kesmesi gerekir. Sırayla kestiklerinde her yıl birisi dinî mükellefiyetini yerine getirmemiş sayılır. Eğer birisi zengin diğeri fakirse, sadece zengin olanın kurban kesmesi gerekir. Kurban kesmekle mükellef olan bir kimse kurban kesmediği her bir yılın borcunu üzerinde taşıyor demektir. Böyle bir kimsenin önceki yıllarda kesmediği bu kurbanların parasını tasadduk etmesi gerekir. Eğer eşlerin ikisi de fakir iseler ancak bu durumda bu uygulamanın bir zararı yoktur çünkü kestikleri kurban, zaten nafile kurbandır.