Kurbanı kesecek kimsede bulunması gereken şartlar şunlardır;
1 – Kesenin Müslüman veya Yahudi ve Hristiyan gibi Ehl-i Kitaba mensub birisi olması.
2 – Kesmeye yetecek kadar aklı ve kesme işini hatırında tutacak kadar hafıza gücü olması.
3 – Hayvanı kesebilecek gücü ve kuvveti olması.
4 – Kurban keserken Allah’ın ismini anması, yani, besmele çekmesi. Buna tesmiye denir.
Kurban ancak Allah adına kesilir. Bu yüzden keserken Allah’ın yüce adını anmadan kesilen hayvanın eti yenmez.
Bu sebeble putperest ve diğer batıl din sahiblerinin, dinsizlerin kestikleri et yenmez. Çünkü bunlar keserken tesmiyede bulunmazlar.
Ehl-i Kitaba mensub birinin kestiğinin yenme sebebi, onların da aynı Allah’a inanmalarıdır.
Hayvan boğazlamanın şartları arasında “erkek olmak” diye bir şart yoktur. Dolayısıyla erkekler kurban kestiği gibi kadınlar da fiilen kesebilirler. Hatta besmeleyi ve kesim işini bilip idrak ettikten sonra büluğ çağına ermemiş çocuklar bile hayvan boğazlayabilir. Burada önemli olan kesim işini düzgün yapabilmektir. Şu hadis-i şerif de kadınların hayvan boğazlayabileceğini gösteren bir delildir: Muaz b. Sa’d’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre Kâ’b b. Mâlik’in cariyesi, Sel’ dağlarında koyunlarını otlatıyordu. Koyunlardan biri hastalandı, cariye hemen yetişerek hayvanı bir taşla kesti. Daha sonra durumu Resûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) sordular. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: كُلُوا فَلَا بَأْسَ بِأَكْلِهَا “Bir mahzuru yoktur, etini yiyiniz.” Buhârî’nin bab başlığında senetsiz olarak yer verdiği bir hadise göre ise Ebû Musa el-Eşari Hazretleri, kızlarına kurbanlarını kendi elleriyle kesmelerini, ayağını kurbanın boynuna basmayı ve keserken tekbir getirip besmele çekmeyi tembih etmiştir.
Bazı fıkıh kitaplarında, kadınların hayvan kesebileceği ve kestiklerinin de helâl olacağı ifade edilmesinin yanında, hayvanı erkeğin kesmesinin müstehap olduğu belirtilmiştir. Buna gerekçe olarak da erkeğin daha güçlü olduğu, dolayısıyla kesim işini daha güzel yapabileceği ifade edilmiştir. İmam Mâlik, kadınların kurban kesmelerinin mekruh olduğunu ifade etmiş, Şâfiîler de erkeğin kurban kesmesinin kadından daha efdal olduğunu söylemişlerdir. Aynı şekilde Şâfiîlere göre kişinin kurbanını kendisinin kesmesi müstehap olsa da kadın için müstehap olan kurbanını vekâlet yoluyla bir başkasına kestirmesidir.
Rivayetlere göre ezvâc-ı tâhirâtın kurbanlarını Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kesmiştir. Diğer yandan Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Fâtıma’ya hitaben buyurduğu: “Kalk kurbanının yanına git ve onu izle. Onun akıtılacak ilk damlası ile senin geçmiş günahların affedilecek.” sözlerinden de Hz. Fâtıma’nın kurbanını vekil aracılığıyla bir başkasına kestirdiği anlaşılmaktadır.
Meselenin kadının fıtratıyla da yakından ilgisi vardır çünkü değil kadın birçok erkek bile bıçağı eline alıp hayvanın boğazına çalamaz. Hatta büyük ve küçükbaş hayvan bir tarafa, tavuk bile kesemeyen erkekler vardır. Erkeklerde durum böyle olunca fıtraten daha narin ve hassas bir yapıya sahip olan kadınların kurban kesmesi daha zordur. Toplumda oluşmuş âdetler de bu duruma işaret eder. Bu açıdan kadınlar bazı durumlarda kurbanlarını kendileri kesseler de onlara kurbanlarını kendilerinin kesmeleri hususunda ısrarcı olmak uygun bir davranış değildir.