Mevat, kimsenin yararlanmadığı susuz ve sahipsiz arazidir. İslam memleketinde bulunan böyle bir araziyi ihya etmek, yani işleyip ma’mur hale getirmek caizdir. Bu şekilde ihya edilen arazi, ihya edene ait olur. Ancak bu hak sadece müslüman olan vatandaşlara aittir. Kafir yada zimmilerin böyle bir tasarrufta bulunması söz konusu değildir.
İslami eser olup da sahibi bilinmeyen metruk, ama ma’mur olan bir yer zayi sayılır. Sahibi ortaya çıkıncaya kadar, yöneticinin ona sahip çıkıp koruması gerekir. Bu arada yönetici onu satıp da parasım saklayabilir.
İslâmi eser olmayıp da sahibi bilinmeyen metrûk, ama ma”mûr olan bir yer ise, esah görüşe göre ihyâ edilerek sahiplenilebilir.
İl, ilçe yada köy vs. gibi meskûn mahallere ait olan (harım) ve herkesin faydalanabildiği toplantı alanları, hayvan toplanma yerleri, çöplükler vs. gibi alanlar ihyâ ile sahiplenilemezler.
İhyâ ile ilgili hükümler, amaca göre değişiklik arz etmektedir. Binâenâleyh; ihyâ edilecek yer, konut olarak ihyâ edilecekse, etrafına duvar örülmesi ve en az bir kısmının üstü kapatılması, bu konuta giriş kapısının takılması şart iken, hayvanlara barınak yada tahıl, meyve vs. için toplama alanı vs. için ihyâ edilmesi
düşünülen yerlerin ise, sadece etrafının duvarla çevrilmesi yeterlidir.
Ekili arazi olarak ihya edilmesi istenen yerin, taşlardan vb. engellerden temizlenip toprağının düzeltilmesi şarttır.
Bağ veya bahçe olarak ihyâ edilmesi istenen yerin ise, taşlardan temizlenip toprağının düzeltilmesi yanısıra, yerine göre etrafının bir şekilde çevrilmesi şarttır.
Bir yeri, etrafını işaret taşları vb. şeylerle çevirip tesbit etmek yada ihyâ etmeye başlayıp da bitirememek durumunda, ilerde kullanım hakkı önceliği gene bu işlemi başlatana ait olur. Ancak esah görüşe göre, o kullanım hakkı önceliğini satamaz. Buradan vazgeçmediği halde, bir başkası gelip de orayı gerektiği şekilde ihyâ ederse, esah görüşe göre hakka tecâvüzden dolayı günah işlemiş sayılsa da ona ait olur.