Hibe; kişinin hayatta iken ikram, sevap ve ihtiyaç için değil de öylesine karşılıksız verdiği şeylere denir. Ancak verilen hibeden sevâb yazılır.
Sadaka; sevab beklentisi olmazsa bile, muhtaca yada sevab beklentisiyle bile olsa zengine verilen şeydir. Hediye ise, kişinin ikram için başkasına verdiği şeydir.
Hibe, sadaka ve hediye vermek sünnettir.
Hibenin Rükünleri
Hibenin rükünleri satış rükünleri gibi üçtür.
1- Hibe akdini yapan kişi
Bu zat hibe eden kişi ise, teberrû ve hibe etme özelliklerine sahip olması gerekir. Hibe edilen kişi ise, hibe alabilecek özelliklere sahip olması gerekir.
2- Hibe edilen şey
Hibe edilen şeyin, bir mal alımında karşılık olarak verilebilir veya satılabilir cins ve özellikte olması gerekir. Dolayısıyla şer’î mal sayılmayan; içki, tezek vb. şeylerin başkasma verilmesi hibe sayılmaz. “Raful-yed”, yani kendisine ait ve mahsûs olan bu maldan el çekip başkasına bırakmak sayılır.
Ayrıca hibe, kişinin sahip olduğu bir alacak da olabilir. Ancak bu alacağı başkasına değil de alacaklıya bırakmak, hibe değil ibrâ’ olur ve kabûl sîgâsı gerektirmez.
Mal olmayan menfaat haklarının, hibe edilip edilemeyeceği husûsunda iki farklı görüş vardır. Sahîh olduğu savunulan görüşe göre; bir mal ile ilgili olarak, kişinin ondan menfaat ve yararlanma hakkı da hibe edilebilir.
3- Hibe sîgâsı
Satış konusunda öngürüldüğü gibi, hibe’nin de karşılıklı îcâb ve kabûl sîgâlarıyla yapılması gerekir. Örneğin hibe eden kişi;
– “Bu malı sana hibe ettim” yada;
– “ Bu malı sana verdim” vb. sözler söyleyecek, kendisine hibe edilen kişi de;
* “Kabûl ettim” yada;
– “Aldım” vb. sözlerle karşılık verecektir.
Kinaye sözlerle de hibe verilip alınabileceği gibi, “müâtât”ın geçerli sayıldığı görüşe göre, müâtât yoluyla da hibe yapılabilir.
Dilsiz kişi ise, hibeyi işâretle hem verebilir hem de alabilir.
İcab ve Kabûl Sözlerinin Şart Olmadığı Yerler
Bazı durumlarda îcâb ve kabûlün sözlü olarak yapılması gerekmez, çünkü o durumda, îcâb ve kabûl zımnî”dir. Örneğin;
a) Kişinin baliğ olmayan küçük çocuğunu giyim-kuşam süs vb. şeylerle donatması durumunda, bütün o şeyler çocuğa hibe edilmiş sayılır. Ancak babanın bir miktar fidan dikerken;
– “Bunları falanca (bâliğ olmayan) çocuğuma dikiyorum” demesi, o fidanların ona hibe edilmiş olduğu anlamına gelmez. Şayet;
– “Bu fidanları ona verdim” derse, bu fidanlar kendisine hibe edilmiş sayılır, çünkü bâliğ olmayan çocuğun, kendisine verilen malı kabûlü şart değildir. Şayet bu işlemi bâliğ olan çocuğu için yaparsa, bu fidanlar kendisine hibe edilmiş sayılmaz, çünkü bâliğ olan çocuğun kendisine verilen malı kabûlü şarttır.
Zevceye Verilen Hediye
Kocanın hanımına hediye ettiği şeyler hanımın mülküne geçer, ayrıca îcâb ve kabûl sîgâsı gerekmez.
Kişinin söz konusu eşyaları, eşine hediye olarak değil de onu bunlarla donatması ise, îcâb ve kabûl bulunmadığı için kendi mülkü sayılmaz.
b) Sadaka olarak verilen şeyler.
c) Hediye kasdı ve niyyetiyle verilen şeyler.
Sadaka ve hediyede îcâb ve kabûl şart değildir.
Hibenin Şartları
Hibenin meşrû olmayan herhangi bir şarta bağlanmaması. Örneğin;
– “Ay başı olunca sana şunu hibe ettim” yada;
– “Seni şu alacağımdan ibrâ ettim” vs. gibi şartlar hibeyi geçersiz kılar. Bu işlem, meşrû bir ibrâ” işlemidir. Ancak verilen şey;
a) Verilen kişinin yaşam boyu ile şartlandırılırsa beis yoktur. Örneğin;
– “Şunu sana yaşamın boyunca hibe ettim” yada;
– “Şunu sana yaşamın boyunca hibe ettim de, ölümünden sonra bana veya vârislerime geri dönecektir” denilirse, her iki durumda da verilen şey hibe edilen kişinin mülkü olur ve o şey, kendisine hibe edilen kişi öldükten sonra da hibe edene veya vârislerine geri dönmez. Zira o şart geçersizdir.
Şâyet verilen hibe, verildiği kişinin değil de veren kişinin yaşam boyu ile şartlandınlmışsa bu hibe sahîh olmaz.
b) Verilen şey, veren kişinin malı ile ilgili olur da herhangi birine;
– “Malımdan alıp vermede ve yemede seni helâl ediyorum” derse; bu kişi, o maldan sadece âdet ve örf ölçülerinde yiyebilir, bunun dışında ondan alamaz ve başkasına da veremez. Çünkü bu işlem hibe değil de bir ibâhe işlemidir.
Hibe Edilen Şeyin Şartları
Hibe edilecek şeyin satılabilir olması yanısıra, ya ortada mevcut bir aynî mal olması yada bir alacak olması gerekir. Ancak kişinin birindeki alacağını ona vermesi ibrâ”, bir başkasına vermesi ise hibe işlemidir.
Satılabilir olmayan; örneğin, mechûl olan bir şeyi hibe etmek sahîh değildir. Mechûl olan bir şeyi hediye etmek veya sadaka vermek ise sahîh bir işlemdir.
Hibe Sadaka ve Hediyenin Mülke Geçmesi
Hibe îcâb ve kabûl içeren akd ile gerçekleşir. Sadaka ve hediye ise bu akd olmaksızın, sadece söz konusu şeyin karşı tarafa verilmesiyle gerçekleşir. Ancak hibe, sadaka yada hediye edilen malın verildiği kişiye mülk olabilmesi için, mal sahibinin ona teslim etmesi yada kendisinin veya vekilinin izni ve rızâsı ile o malı kabd edip teslim alması gerekir. Dolayısıyla söz konusu mal, sahibinin izniyle teslim alınmadıkça ilk sahibinin tasarrufundadır.
Hibe’den Vazgeçmek
Hibe edilen mal, hibe edilen kişi tarafından kabd edilmedikçe, sahibi bu hibeden vazgeçebilir, sahibinin izni ile kabd gerçekleştikten sonra hibe geri alınamaz.
Ancak baba, dede vs. gibi kişinin asıl sayılan soyundan birinin, çocuk, torun vs. gibi fer’i sayılan tarafa verdiği hibe, kabd edilmiş olsa bile, bu kişinin elinde ve tasarrufunda bulunduğu sürece geri alınabilir.