Teberrük herhangi bir şeyden bereket ummak ve bu bereketi arzulamaktır. Diğer bir ifade ile Teberrük; Allah Teala”ya duyulan iman muhabbetinden dolayı, O’na yakınlığı bulunan bütün varlıklardaki ilahi tecellilere gösterilen hürmet ve tâzim duygusunun tabiî bir neticesidir. Zira bir varlığa duyulan muhabbet, o muhabbete vesîle olan veya onunla alâkası bulunan her şeye sirâyet eder. Seven, sevdiğinin her şeyini sevip ona meftun olur. Bereket olgusu, Kur”an-ı Kerim ve sünnette çokça zikredilmiştir.
Sahabe, tabiin ve tebe-i tâbiînden günümüze kadar gelen mü”minlerin çoğu ve cumhûru, başta Kur’ân-ı Kerîm, zikir, duâ vb. okumalardan bereket ummuş ve hayır arzulamışlardır.
Bir çok kere de büyük zâtların gerek ellerini vs. öperek şahsiyetleriyle ve gerek onlara ait şeylerle değişik şekillerde bereketlenmişlerdir.
a) Allah rasulünün (as) nazarı ve duası ile bereketlenilmiş
Hz. Âişe”den (ra) rivâyet edildiğine göre; Medineliler çocuklarını, nazar kılması için Allah rasûlüne getirir, o da onlara bereket arz ederdi.
Abdurrahman bin Avfin (ra) rivâyetine göre ise, bu bereketlendirme, Allah rasûlünün (as) kendilerine duâ etmesi şeklinde olurdu.
b) Allah rasûlünün (as) cübbesiyle bereketlenilmiş Müslim”in sahihinde ihraç ettiği ve Hz. Ebu Bekr”in (ra) kızı Esma”nın (ra) hizmetçisinden rivâyet ettiği hadîs-i şerif;
-”Esmâ” bize, yakası ve önünün iki tarafı da dibac ile giyinik kisravani bir cübbe çıkarıverdi ve dedi ki;
-”Bu cübbe Allah rasûlünün (as) dür. Aişe”nin (ra) yanında bulunuyordu. O da vefat edince onu ben aldım”
…Peygamber (as) onu giyerdi. Biz de onu hastalar için yıkarız. (Bir rivâyete göre de; Bizlerden hasta olana yıkar hastalıktan şikayet edince de ondan (cübbeden) şifa dilerdik.)., “
c) Allah rasûlünün (as) mübârek kılı ile bereketlenilmiş Sahîhayn”de Enes (ra) rivâyet eder ki; Allah rasûlü (as) haccını îfa ederken Cemre’yi taşladıktan sonra, mübârek başının önce sağ tarafını tıraş ettirmiş ve yanında bulunan Ebu Talha’ya, kıllarını Hz. Enes’in annesi Ummu Suleym’e (ra) vermesini emretmiştir. Sonra da başının sol tarafını tıraş ettirmiş ve bu kıllarının da sahâbeler arasında dağıtılmasını emretmiştir. (Muslim 3142 – Tirmizî 912)
Ayrıca Allah rasûlünün (as) farklı zamanlarda sahâbelere mübârek saçından kıl dağıttığı rivayetleri çoktur.
Şüphesiz ki Allah rasûlü (as) bunu mübârek kıllarıyla teberrük edilsin diye yapmıştır. Ayrıca Ebu Ye”la ile Taberânî”nin sahîh isnâdla Hâlid bin Velîd”den (ra) rivâyet ettiği, İbn-i Kesîr”in de El-Bidâye kitabında zikrettiği hadîs-i şerifte, Hâlid bin Velîd (ra) buyurur ki;
-“”Allah rasûlünün (as) en son yaptığı umrede onunla beraber umre yaptık. Saçını tıraş etti. Halk onun saç tellerini almak için yarışa girdi. Ben de perçeme davranıp aldım. Sonra kendime bir kalansuve (takke) yapıp o telleri kalansuve”nin ön tarafında sakladım. Daha sonra bu kalansuve ile bir yöne (gâzveye) yöneldikçe mutlaka bana fetih hâsıl oldu!”
d) Allah rasûlünün (as) mübârek teri ile bereketlenilmiş Allah rasûlünün mübârek kıllarını toplayan Ummu Suleym
(ra), defalarca da onun mübârek terini almış, koku şişesinde toplamış ve Allah rasûlüne (as);
-“Senin terinden esansıma karıştırıyorum” dediği rivâyet
edilmiştir. (Müslim 6011-Ebu Dâvûd 5224)
e) Allah rasûlünün (as) mübârek ağzının dokunduğu kadeh ve taslarla bereketlenilmiş. (Buhâri 7342)
f) Allah rasûlünün (as) mübârek ayaklarının bastığı yerlerle bereketlenilmiş. (Nesâî) ‘
g) Allah rasûlünün (as) mübârek abdest suyuyla bereketlenilmiş. (Buhri)
h) Allah rasûlünün (as) mübârek ellerini tutan elleri öperek bereketlenilmiş.
k) Allah rasûlünün (as) mübârek yüzüğü ile bereketlenilmiş.
1) Allah rasûlünün (as) kabri şerifiyle bereketlenilmiş Büyük muhaddis Hâkim’in El-Mustedrak, kitabında tahrîc ettiği habere göre, Dâvûd bin Sâlih rivâyet eder ki;
– “Bir gün emevî halîfesi olan Mervân, Allah rasûlünün (as) mübârek kabrine gelir ve bir kişinin yüzünü kabr-i şerife koyup teberrüklendiğini görür. Mervân adamın boynundan tutar çeker ve;
– “Ne yaptığının farkında mısın? “ diye ona sitem eder. Adam ise Mervân’a dönüp;
– “Evet ne yaptığımı bilirim! “ der.
Mervân ne görsün! Boynunu çekiştirdiği kişi, Allah rasûlünün (as) mihmandârı büyük sahâbe Ebu Eyyûb El-Ensârî’den başkası değildir. Ebu Eyyûb (ra) Mervân”a;
– “Evet! Allah rasûlüne geldim, taşa gelmedim!” der ve âdetâ Mervânı bu hareketinden ve düşüncesinden dolayı azarlar..
Kâdi İyâd” da; sahâbe olan İbn-i Ömer’in, (ra) elini Allah rasûlünün (as) minberdeki oturduğu yere koyup yüzüne sürdüğünü naklediyor.
Ayrıca İbn-i Teymiyye de; sahâbelerden olan İbn-i Ömer (ra), Saîd bin El- Müseyyeb (ra) ve Yahya bin Saîd (ra) gibi Medîne fakıhlerinin Allah rasûlünün (as) hem minberine, hem de kabri şerifinin yanındaki nar ağacına teberrüken el sürdüğünü İmâm Ahmed bin Hanbel’den rivâyet etmektedir.
Ayrıca Dârimî, süneninde Ebul-Cevâz”den şunu rivâyet eder.
-“”Medine halkına şiddetli bir kıtlık isâbet etmişti. Bu durumla ilgili olarak Hz. Aişe”ye (ra) şekvâda bulundular. Hz. Âişe (ra) onlara buyurdu ki;
-“”Peygamberin kabrine bakınız ve kabriyle gökyüzü arasında tavan engeli bulunmayacak şekilde üzerinden semâya doğru bir boşluk bırakınız”
Sahâbeler bunu yaptılar. Bunun akabinde öyle yağmurlandık ki, bitkiler yeşerdi ve develer de yağdan çatlarcasma semizlendi. O yıla “çatlama yılı” adı verildi.”
İşte bütün bu sahîh rivâyetler, başta Allah rasûlü ile (as) ve ona nisbet edilen her şeyle ve dolayısıyla buna kıyâsen, âbid ve sâlih zâtlarla ve onlara nisbet edilen şeylerle teberrüklenebilineceğini göstermektedir.