Hac ibadetinin önemli farzlarından birisi de Arafe mevkinde vakfe’ye durmaktır. Arafat, Mekke’nin yaklaşık 25 km güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir. Vakfe ise bir yerde bir süre durmak veya beklemek demektir. Arafat vakfesi önemli ve titizlik gerektiren bir rükündür. Çünkü süresi içinde Arafat’ta bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş olurlar. Arafat vakfesi dışında vaktinde yapılamayan diğer Menâsik ise, daha sonra kaza edilerek veya fidye ödenerek telâfi edilebilir.
Hz. Peygamber’in (asm):
“Hac, Arafat’tan ibarettir” (Tirmizî, Ebû Dâvûd) sözü Arafat vakfesinin önemini belirtmesi yanında, ayrıca, bu vakfeyi kaçırmamak için titizlik gösterilmesi gerektiğini de anlatmaktadır.
Arafe vakfesinin farziyyeti; Arafe günü zevâl’den sonra ve fecr’e kadar olan süre içerisinde, bir lahza bile olsa Arafe mevkiinde bulunmakla yerine gelir.
Arafe vakfesinin süresi, “yevmun-nahr” yani kurban bayramı fecr’i ile sona erer.
Yukarda îzâh edilen vakfe zamanı içerisinde; Arafe’de hac ihrâmlısı olarak bulunacak kişi, ister yaya, ister herhangi bir vasıtaya binmiş olsun, günün Arafe günü, mekânın da Arafe mevkii olduğunu bilmeden, oradan geçse bile vakfesi geçerlidir.
Ancak bu kişinin farz hac sevâbı alabilmesi için, vakfe boyu, ayılmalarından umut kesilen deli, baygın, sarhoş ile mümeyyiz olmayan çocuk olmaması gerekir. Uykuda olmasında ise beis yoktur.
Vakfenin Geçerli Olmasının Şartları
Vakfenin geçerli (sahih) olabilmesinin iki şartı vardır.
1. Hac için ihramlı olmak,
2. Vakfeyi özel (belirli) yer ve zamanda yapmak.
Vakfenin Yeri
Vakfenin yeri, Arafat bölgesidir. Arafat bölgesinin Mekke tarafındaki sınırı, “Ürene Vadisi”dir. Ürene vadisi dışında Arafat bölgesinin her yerinde vakfe yapılabilir. Bu vadi Arafat bölgesinden değildir. Burada bulunan “Nemîre Mescidi”nin kıble (kuzeybatı) tarafından bir kısmı da vakfe yerinin dışında kalmaktadır.
Vakfenin Zamanı
Zilhiccenin 9. Arefe günü zeval vaktinden yani güneşin tepe meridyeni üzerine geliş vaktinden bayramın ilk günü “fecr-i sadık” denilen tan yerinin ağarmaya başladığı zamana kadar geçen süredir. Bu konuda mezhepler arasında görüş ayrılığı yoktur. Sadece Hanbelîlere göre vaktin ilk anı, Arefe günü fecr-i sadık ile başlar.