İhram, Hac veya umreyi yahut her ikisini eda etmek için mübah olan şeylerden bazılarını kendisine belli bir süre haram kılmak, bunları yapmaktan sakınmak demektir. İhrama girmek, Mekke haremine, haram bölgeye veya haram aya girmek; bir söz veya taahhüdün gereklerine uymaya başlamak; bir şeyi helâlden haram kılmak. İhram; mikat denilen yerde hacca veya umreye niyet ederek telbiye’de bulunmakla meydana gelir.
İHRAMIN YASAKLARI DETAYLI
Hac yada umreye niyet edip ihrama giren erkek ve kadınların, ihram süresince kaçınması gereken yasaklar ve haramlar aşağıda izah edilmiştir. Bu haramların yapılması halinde kurban kesmek vacibtir.
Birinci Haram: Giyinmek
Erkekler İçin;
a) Şer’i bir mazeret olmaksızın, ihramlı erkeğin başının tümünü yada bir kısmını herhangi bir nesneyle örtmesi, kendisine hem günah hem de fidye gerektirir. Mazeret var ise, sadece fidye gerekir.
Giyinme ve örtme sayılmayan; örneğin, başın üstüne belirgin bir şekilde enli olmayan ip koymak, başı yastığa koymak, kendisinin yada başkasının elini başına koymak, bulanık olsa bile suya dalmak yada örtme amaçlı olmayacak şekilde sepet vb. şeyleri baş üzerinde taşımak veya şemsiye gibi herhangi bir şeyin altında gölgelenmek vs. gibi şeyler haram değildir, fidye de gerektirmez. (Buşral-Kerîm S.601)
b) Şer’î bir mazeret olmaksızın, vücûdun tümünü yada bir kısmını ihâta edip kapsayacak bir şeyi giyinmek.
Bu giysinin şeffaf olup olmaması yada dikili olup olmaması fark etmez.
Ayrıca ihrâmda giyinmenin harâm olan şekli, âdet haline getirilmiş olan şekildir. O halde başı örtmemek şartıyla, uyku tulumuna girip uyumak, âdet üzere giyinmek sayılmadığından harâm değildir.
Aynı şekilde; bele kemer sarmak, yüzük, saat vs. takmak, kılıç, silah vs. kuşanmak yada ihrâmın alt parçası olan izâr’ın iki tarafını düğümleyip bağlamak da harâm değildir.
İhrâmın üst parçası olan ridâ’ın iki tarafını düğümleyip bağlamak yada çatal iğne ile ister izâr’ın ister ridâ’ın herhangi bir yanını tutuşturmak ise harâmdır. (Buşrai-Kerîm s.602)
İhrâmda Terlik Giyinmek
Erkeğin ayak topukları yanısıra, parmaklarından en az bir tanesinin bir kısmını kapatmamak şartıyla her türlü terlik giyinmesinde beis yoktur. Ayrıca bu terliklerin yeni olması sünnettir. (Buşral-Kerîm S.556-603)
Kadınlar için;
a) Yüzü örtmek
Kadının ihrâmda iken yüzünü örtmesi harâmdır ve kendisine fidye gerektirir. Yüzüne değmemesini sağlaması şartıyla, peçe vb. şeyler örtebilir. Ancak ihtiyâr ve isteği dışında, yüzüne düşecek örtüyü anında kaldırması halinde kendisine fidye gerekmez.
Şayet söz konusu örtüyü yüzüne değmeyecek şekilde takması gerekirken; bu hususta kusuru olmuşsa yada bu tedbirde kusuru bulunmadığı halde, yüzüne düşerken anında kaldırmayıp bırakmışsa, hem günah işlemiş olur hem de kendisine fidye gerekir. (Buşral-Kerîm S.602)
b) Eldiven giymek
Kadının ihrâmda iken eldiven kullanması haramdır. Ancak eldiven giyimi dışında, her iki elinin üzerine bez sarıp bağlamasında sakınca yoktur.
Yukarda îzâh edilen ihrâm yasaklarını yapmak, cezâ olarak fidye vermeyi gerektirir. Ancak bu yasakları yapan kişi, mümeyyiz değilse yada bu haramı unutarak yapmışsa veya yeni müslüman olduğu için bu husûsları bilememekte mazur sayılan biri ise… Yada başkası tarafından zorlanarak kendisine yasak işletilmiş biriyse, kendisine fidye gerekmez. (Buşrai-Rerîm s.603)
İkinci Harâm : Güzel koku kullanmak.
İhrâmda yasaklanan güzel koku; tedâvi, yemek-içmek, yada yiyecek-içecek vs. gibi şeyleri uygun kıvama getirmek amacıyla kullanılan şeyler değil de, genellikle güzel kokusundan yararlanma amacı güdülen nesnelerdir.
Örneğin; Yasemin, Misk, Ûd, Zâferân, Kâfûr, Amber, Sandel, Menekşe, Nergis, Reyhan, Suzan vb. kokular.
Koku alma duyusu âtıl olmuş olsa bile; ihrâmlının bu kokuları, güzel kokusundan yararlanma amacı ile yiyerek veya burnuna çekerek kullanması yada vücûduna, yatağına ve ihrâm havlularına sürmesi harâmdır. (Buşrai-Kerîm s.603)
İhrâmdan Önce Kullanılmış Kokular
ihramdan önce ihram elbisesine güzel koku sürmek, sünnet olmadığı gibi mekruh da değildir. Ancak güzel koku sürülmüş ihrâm elbisesinin çıkarılıp tekrar giyilmesi durumunda, şayet güzel koku hala duruyorsa, esah görüşe göre fidye gerektirir. İkinci bir görüşe göre ise fidye gerektirmez.
Gerek bedene ve gerek ihrâm elbisesine sürülen kokunun görünen maddesi bile olsa, ihrâmdan soma da kalmaya devam etmesinde sakınca yoktur. Ancak ihrâmlı kişi, ihrâm elbisesinde bulunan bu kokuyu irâde ve isteği dahilinde eline alması yada ona dokunması harâmdır ve fidye vermeyi gerektirir.
Ayrıca ihrâmlı iken güzel koku satan attarların iş yerlerinde oturmak harâm değildir. Ancak güzel kokudan istifâde amacı güdülürse mekrûh olur. (Buşrai-Kerim s.555-604)
Kokulu Sabun Kullanmak
Güzel kokulu sabun kullanmak ihrâmlı için câiz değildir. Güzel kokulu olmayan sabun vb. temizleyicilerle yıkanmak ise mekrûh bile değildir. Ancak önemli kirlenme yoksa, ihramlıyken yıkanmamak daha evlâdır.
Yıkanırken kılların dökülmemesine çok dikkat etmek gerekir. (Buşral-Kerîm S.605-606)
Üçüncü Harâm : Saç-sakal kıllarını yağlamak.
Mu’temed olan görüşe göre, ihrâmlıyken yüz’de yağlanması harâm olan kısım, sadece sakal, bıyık ve dudak altındaki anfaka kıllarıdır. Kaşlar, kirpik, yanak, burun ve alın üzerindeki kıllar bunun dışında sayılmıştır. (Buşrai-Kerim s,605)
Dördüncü Harâm : Kıl almak yada tırnak kesmek.
Mümeyyiz olan ve henüz tahallül vakti girmeyen bir ihrâmlı tarafından; kesmek, çekmek, yakmak vs. gibi yollarla vücûdun herhangi bir yerinden, aynı zaman ve mekânda, ister bilerek ve ister unutarak olsun üç kıl almak yada tırnak kesmek harâmdır ve bu durumda kurban kesmek gerekir.
Şayet üç kıldan yada üç tırnaktan az kesilmiş ise yada farklı zaman veya mekânlarda kesilmişse, her birine bir müd buğday vermek gerekir.
Mümeyyiz olmayan; deli, baygın ve ufak çocuk ile Arâfe vakfesini yapmış olarak nahr gecesinin gece yarısına ulaşan ihrâmlının, kendi bedeninden aldığı kıllar yada kestiği tırnaklar için kurban gerekmez.
Şayet başkası onun kılını yada tırnağını almış ve kendisi onu engelleyebilecek durumda olmasına rağmen, engellememişse, kurban kesmek kendisine, engelleme kudretinde olamamış ise, kılı yada tırnağı alan kişiye vâcibtir.
Zarûret hallerinde kıl almak câizdir. Örneğin; gözün içinde yada gözü kapatacak şekilde biten kılı aldırmakta yada kırılmış ve acı verir hale gelmiş tırnağı almakta beis yoktur. Fidye de gerektirmez.
İmâm A’zam ebu Hanîfe’ye (ra) göre; ancak başın dörtte biri, İmâm Mâlik’e (ra) göre ise; ancak başın tümü tıraş edildiğinde kurban kesmek gerekir. (Fethul-Ellâm c.4 s.325 – 327)
İhrâmlının Başkasını Tıraş Etmesi veya Tırnağını Kesmesi ihrâmlı kişi; kendisini değil de bir başkasını tıraş eder yada tırnağını keserse, bu kişi ihrâmsız ise yada ihrâmlı olup da tahallül vakti gelen biri ise, bunu yapan ihrâmlıya herhangi bir cezâ gerekmez. Ancak o kişinin bu tıraşa rızâ gösterdiğini bilmiyorsa, hem günahkâr olur hem de ta’zîr (kınama) cezâsı hak eder.
Şayet bu kişi ihrâmlı olup da tahallül vakti gelmemişse, bu tıraşa izin vermişse bile, her ikisi de harâm işlemiş olur. Ancak sadece bu izni veren ve saçı tıraş edilen ihrâmlının fidye vermesi gerekir. (Tuhfetul-Muhtâc. c.4 s:170)
Beşinci Harâm : Cinsi münasebette bulunmak.
îhrâmlının kasıtlı, bilinçli ve kendi rızasıyla cinsî münâsebette (cimâ) bulunması harâmdır ve büyük günahlardandır. Ayrıca haccın ilk tahallülünü yapmadan yada umreyi tamamlamadan önce yapılan cinsî münâsebet, haccı ve umreyi bozar. İlk tahallülden sonra yapılan cimâ’ ise, hac ve umreyi bozmaz.
Yeni müslüman olduğu için, cimâ’nın ihrâmlı için harâm olduğunu bilmeyen yada ihrâmlı olduğunu unutarak cimâ’da bulunan veya başkası tarafından cimâ’a zorlanan kişi ile mümeyyiz olmayan kişiye hem günah yazılmaz hem de kendisine keffâret de gerekmez.
Cimâ’ ile bozulan hac yada umrenin tamamlanması vâcibtir. Ancak umre’nin mümkün olan en kısa zamanda kazâ edilmesi, haccın ise gelecek yılda yapılması gerekir.
Temettü’ haccına niyyet etmiş ve umresini yapmış olan bir hacının cimâ’ ile haccını bozması durumunda, kazâsı için Mekke’den ihrâma girmesi yeterlidir.
İfrad haccı ihrâmlısı olan hacının cimâ’ ile haccını bozması durumunda ise, onu kazâ ederken ister temettü’ haccına, isterse de kırân haccına niyyet edebilir. (Buşrai-Kerim s.611-613 – iânetul-Tâiibîn C2 S.317)
Cimâ’ Keffâreti
Cimâ’ ile umre yada haccını bozan kişinin keffâret ödeme mecbûriyyeti vardır. Keffâret, udhiye kurbanı olabilecek özellikleri taşıyan ve beş yaşını tamamlamış olan bir deve’dir.
Kişi bunu îfâ etmekten âciz olursa, yerine udhiye olabilecek iki yaşını tamamlamış bir sığır (öküz-inek)… Bundan da âciz olursa, yerine kurban olabilecek özellikleri taşıyan yedi koyun yada keçi… Bunları kurban etmekten de âciz kalırsa, yerine bir deve kıymetinde yemek yedirecektir.
Keffaretin, yerlisi olmasa dahi, o an için Mekke Hareminde ikâmet etmekte olan fakirlere dağıtılması gerekir. Ancak kendilerinden daha düşük halli fakir bulunmuyorsa, Mekke’de mutavattin (yerleşik) olan fakirlere dağıtmak daha evlâdır. (Buşrai-Kerîm S.613)
Keffâret Yerine Oruç
Kendisine cimâ’ keffâreti düşen kişi, yukarda îzâh edilen tüm seçeneklerden hiçbirini yerine getiremeyecek durumdaysa, bir deve karşılığının kaç avuçluk yemek olabileceğini hesaplayacak ve her bir avuç (600 gr.) yerine bir gün oruç tutacaktır.
İhramda Cima’ ve Nevileri
İhramda yapılan cimâ’, günah ve keffâret açısından altı çeşittir.
1- Herhangi bir keffâret ve günah gerektirmeyen
Cimâ’da bulunan kadın ve erkeğin mümeyyiz olmamaları yada mazûr sayılabilecek nitelikte bu husûsta bilgisiz olmaları veya bu husûsta zorlanmış olmaları veya unutarak cimâ’ yapmış olmaları halinde, her ikisine de hem günah yazılmaz hem de keffâret gerekmez.
2- Sadece cimâ’da bulunan erkeğe keffâret gerektiren Akıllı, bâliğ ve cimâ’ın harâm olduğunu bilen erkek ihrâmlının, ilk tahallülden önce ve hür irâdesiyle, ister ihrâmlı olsun ister olmasın kendi zevcesiyle cimâ’ yapması durumunda, sadece kendisine keffâret gerekir zevcesine gerekmez. Ancak zevcesinin bu cimâya izin vermesi harâmdır. Bu duruma düşen erkeğin keffâreti bir devedir. (Buşrai-Kerîm s.6i4)
3- Sadece cimâ’da bulunan kadına keffâret gerektiren
baliğ ve cimâ’ın harâm olduğunu bilen kadın ihrâmlının, ilk tahallülden önce ve hür irâdesiyle, ister ihrâmda bulunmayan kocasıyla, ister ihrâmda bulunup da adı geçen şartların tümü kendisinde bulunmayan kocasıyla cimâ’ yapması durumunda, sadece kendisine keffâret gerekir, kocasına gerekmez. Bu duruma düşen kadının keffâreti bir devedir. (Fethui-Eilâm c.4 s.335)
4- Cimâ’da bulunan iki kişiye de keffâret gerektirmeyen Cimâ’da bulunan kişi, bâliğ değil de mümeyyiz ise keffâret ödemez, velîsi öder. Bu duruma düşen çocuğun keffâreti bir devedir. (Fethul-Ellâm C.4 S.335)
5- Cimâ’da bulunan her iki kişiye de keffâret gerektiren Adı geçen şartları hâiz ihrâmlı bir erkeğin, aynı şartları hâiz ihrâmlı bir kadınla, bilerek zina’da bulunması yada şüpheyle cimâ’da bulunması durumunda, her ikisine de keffâret gerekir. Bu duruma düşenin keffâreti bir devedir. (Fethui-Ellâm c.4 s.335)
6- Deve keffâretinden başka keffâret gerektiren Yukarda anılan şartları hâiz ihrâmlı bir kişinin;
a) Hac yada umreyi bozan bir cimâ’dan sonra ikinci cimâ’da bulunması.
b) İki tahallül arasında cimâ’da bulunması.
Bu iki durumdan birine düşen ihrâmlının, aşağıdaki keffâretlerden herhangi birisini îfâ etmesi gerekir.
1- Bir âdet koyun-keçi kestirip Mekke Hareminde bulunan fakirlere dağıtmak.
2- Altı fakirin her birine yarımşar Sâ’ (1.200 kg.) buğday vermek.
3- Üç gün oruç tutmak.
İmâm Ramlı ile Hatîb El-Şerbînî’ye göre, her halükârda kadına keffâret gerekmez. (Fethul-Ellâm c.4 s.335)
Altıncı Harâm : Cinsi; vahşi hayvan kategorisinde bulunan, eti yenen ve karada yaşayan herhangi bir hayvanı avlamak.
Ayrıca bu hayvanın sütünden tüyünden ve yumurtasından istifâde etmek yada bu husûsta başkasma yardımcı olmak da harâmdır. Tüm bu durumlarda fidye ödenmesi gerekir.
İhrâmlı iken avlanmak büyük günahlardandır. Ancak zarûri
hallerde, örneğin bu hayvanın kişiye zarar verir duruma gelmesi durumunda avlanmasında sakınca yoktur, bilakis mendubtur.
Harâm olan avlanmayı yapan kişinin, bu husûsun haram olup olmadığını bilip bilmemesi kedisini fidye ödemekten kurtarmaz. Ancak bu husûsun bilincinde olmadan yada taammud (kasıt) bulunmayan ve irâde dışı yapılan avlanmada fidye gerekirse de günah yazılmaz.
Biri vahşi diğeri evcil iki hayvanın temasıyla oluşan yumurtalara ilişmek yada bu iki hayvanın teması neticesinde doğmuş olan hayvanı avlamak da harâmdır.
İhrâmlıyken, sadece suda yaşayabilen hayvanlan avlamak câizdir. Hem suda hem karada yaşayan hayvan ise, kara hayvanı sayıldığından, yukarda anılan şartları hâiz olması durumunda avlanması câiz değildir.
Cinsi; vahşi hayvan kategorisinde bulunmayan hayvan, sonradan vahşileştirilmiş olsa bile avlanabilir. Örneğin vahşileştirilmiş evcil bir tavuk vs. gibi.
Avlanması harâm olan adı geçen hayvanları Mekke Hareminde avlamak, ayrıca ihrâmda bulunmayan helâl kişilere de harâmdır.
Eti yenmeyen vahşi hayvanların avlanmasında sakınca yoktur. Hatta eziyet vermesi durumunda öldürülmesi mendübtur.
Kaplan gibi, faydası ve zararı bulunan hayvanları öldürmek ne sünnet ne de mekrûhtur.
Yengeç gibi ne faydası ne de zararı bulunmayan hayvanları
öldürmek mekrûhtur. (Buşral-Kerîm S.614-615 -iânetul-Tâlibîn C2 S.317)
Yedinci Harâm : Ağaç yada bitki kesmek.
Mekke Hareminde; kendi kendine bitip yeşeren yada başkası tarafından dikilen ve kuru olmayan, ter-u taze ağaç yada bitkileri kesmek yada koparmak câiz değildir. Ancak;
a) İzhîr adı verilen hoş kokulu bitkiyi.
b) Dikenli bitkileri yada eziyet verici ağaç dallarını.
c) Hayvanlara yem niyyetiyle kesilen ot vb. bitkileri.
d) Mevcut bir hasta için ilaç niyyeti ve amacı ile kesilen ağaç yada bitkileri.
e) Buğday, arpa ve mısır gibi tahılları yada pamuk, sebze, salâta vs. türü sayılan ürünleri kesip yolmak câizdir.
Kurumuş ağaç hem kesilir hem de kökünden sökülebilir. Kurumuş bitkiyi kesmek câiz ise de onu yukarda belirtilen ve cevaz verilen durumlar dışında kökünden kesmek harâmdır.
Dallarını kırmaksızın ağacın yeşil veya kuru yapraklarını koparmak câizdir. Ayrıca bir tam yıl geçmeden, yerine ikincisi bitebilecek nitelikteki dalı kesmek de câizdir. (Buşrai-Kerîm s.618)
İhramlının Avlanma Cezâsı
Yukarda îzâh edilen ve avlanması yasak olan herhangi bir hayvanın avlanması durumunda, aşağıdaki açıklamalar göz önünde bulundurularak hareket edilir.
A – Avlanan hayvanın benzeri bulunuyorsa Avlanan hayvanın; şekil ve yaratılış bakımından benzeri sayılabilecek evcil hayvan varsa, cezâsını öderken aşağıdaki üç seçenekten herhangi birinin yerine getirilmesi gerekir.
1- Benzer ve misil olan evcil hayvanın, avlanan hayvanın yerine kestirilip Harem fakirlerine dağıtılması.
2- Benzer ve misil olan evcil hayvanı kestirip dağıtmak değil de, onun kıymeti kadar buğday vs. gibi fitre olabilir gıdanın, Harem fakirlerinden en az üç fakire dağıtılması.
3- Benzer ve misil olan evcil hayvanın kıymeti olarak değerlendirilecek buğdayın vs. her bir avucu için (600 gr.) bir gün oruç tutulması.
Avlanan Hayvanların Benzer ve Misilleri Şunlardır
Avlanan bir deve kuşunun misli ve benzeri bir devedir. Avlanan vahşi inek-öküz yada yaban eşeğin misli ve benzeri ise evcil bir inek yada öküzdür.
Her iki boynuzu çıkmış dişi ceylanın misli ve benzeri, bir yaşını doldurmuş dişi bir keçidir. îki boynuzu çıkmış erkek ceylanın misli ve benzeri ise bir yaşını doldurmuş erkek yada dişi bir keçidir. Boynuzları çıkmamış yavru erkek ceylanın misli, henüz bir yaşını doldurmamış bir erkek oğlaktır. Yavru dişi ceylanın misli, henüz bir yaşını doldurmamış bir dişi oğlaktır. Bir güvercine karşı bir koyun-keçi kestirip dağıtılır.
Gebe hayvanlar cezâ kurbanı olarak kesilemez. (Buşrai-Kerîm s.619)
B – Avlanan hayvanın benzeri ve misli bulunmuyorsa
İhrâmlı iken avlanan çekirge vb. kestirilebilir misli ve benzeri bulunmayan hayvanlar için ödenecek cezâ aşağıdaki iki seçenekten herhangi biri olabilir.
1- Avlanan hayvanın kıymeti kadar buğday vs. gibi fitre olabilir gıdanın Harem fakirlerinden en az üç fakire dağıtılması.
2- Avlanan hayvanın kıymeti olarak değerlendirilecek buğdayın vs. her bir avucu için (600 gr.) bir gün oruç tutulması.
İhrâmlının Ağaç-Bitki Kesme Cezası
Kesilmesi yada koparılması harâm olan ağaç yada bitkilerin kesilmesi yada koparılması durumunda, cezâsını öderken aşağıdaki üç seçenekten herhangi biri yerine getirilmelidir.
1- Kesilen büyük bir ağaca karşı, en az iki yaşını tamamlamış bir ineğin kestirilip Harem fakirlerine dağıtılması.
Büyük ağacın yedide biri kadar olan bir ağaca karşı ise, kurbanlık olabilir nitelikleri taşıyan bir koyun yada keçinin kestirilip Harem fakirlerine dağıtılması.
2- Kesilen ağacın kıymeti kadar buğday vs. gibi fitre olabilir gıdanın Harem fakirlerinden en az üç fakire dağıtılması.
3- Kesilen ağacın kıymeti olarak değerlendirilecek buğdayın vs. her bir avucu için (600 gr.) bir gün oruç tutulması. (Buşrai-Kerîm S.621)
Kesilen Küçük Ağaç veya Bitki ise
Kesilen ağaç, yukarda verilen iki ebattan da daha küçük bir ağaç ise veya kesilen yada koparılan, ağaç değil de bitki vs. ise, cezâsını öderken aşağıdaki iki seçenekten herhangi biri yerine getirilmelidir.
1- Kesilen küçük ağacın yada bitkinin kıymeti kadar buğday vs. gibi fitre olabilir gıdanın Harem fakirlerinden en az üç fakire dağıtılması.
2- Kesilen küÇük ağacın yada bitkinin kıymeti olan buğdayın vs. her bir avucu için (600 gr.) bir gün oruç tutulması.