Teyemmüm, su bulamama yada hastalık, şiddetli soğukluk vs. gibi mazeretlerden dolayı, abdest alırken su kullanamayacak durumda olanların su yerine toprak kullanmasıdır.
Teyemmüm, su bulunmadığı veya suyu kullanmaya güç yetmediği zaman, toprak veya toprak cinsinden bir şeyle abdestsizlik hâlini gidermektir. Diğer bir ifade ile Teyemmüm, suyun bulunmadığı veya kullanılmasının sakıncalı olduğu durumlarda, abdest veya gusül yerine vücudun belli yerlerini temiz bir toprakla mesh etmeye denir.
Teyemmümü Gerektiren Sebebler
1- Su bulamamak
Mukîm olmayan kişi bulunduğu yerde suyun bulunmadığını yakînen biliyorsa, onu aramasına gerek yoktur, teyemmüm edebilir.
Şâyet suyun bulunabileceğini zanneder ve can-mal güvenliği de varsa, ilgili namazın vakti girdikten sonra su araması vâcib olur.
Kişi suyu önce bulunduğu yerde ve arkadaşlarının yanında arar. Bulamazsa etrafını yoklar. Bu şekilde de bulamazsa, her dört yönden üç yüz zirâ’ (yaklaşık yüz elli metre) uzaklığa gidip suyu aramalıdır. Bu şekilde de bulamazsa teyemmüm edip namazını kılar.
Bu şartlarda teyemmüm ile kılınan namaz sonra iâde edilmez.
Şâyet bulunduğu yerde suyun bulunduğuna dâir kanâati varsa, bulunduğu noktadan her dört yöne doğru yaklaşık beş yüz metre mesâfeye kadar su araması vâcibtir.
Şâyet suyu bundan daha uzak mesâfede bulabileceğine dâir kanâati varsa, meşakkate sebeb olacağı için suya ulaşması gerekmez, bulunduğu yerde teyemmüm edecektir.
Şâyet henüz namaz vakti geçmeden, o suya ulaşabileceğini bilirse suya gidip abdest alması daha faziletlidir. Ancak suya gitmesi durumunda, hazır bulunan cemâat imkanından mahrum kalacağım bilirse, teyemmüm edip cemâate katılması daha faziletlidir.
Kişi mukîm olup da bulunduğu yerde su bulamazsa, namaz vaktinin çıkacağını bilse bile, suya ulaşması gerekir. Örneğin evinde sularının kesildiğini gören kişi, su bulunan başka yerlere gidip abdest yada gusül alması gerekir.
Kişinin bulunduğu yerde su bulunur, ancak abdest yada gusle yetmeyecek kadar az olursa, önce o suyu kullanması, sonra da teyemmüm etmesi gerekir.
Suyu yada toprağı, ancak satın alarak elde edebilecek olan kişi, bunlan zaman ve mekân itibâriyle fiyatlarının üstünde olmamaları kaydıyla, satın alma gücü varsa ve o parayı borcuna vermek yada yol masrafma harcamak, yada yanındaki hayvanın ihtiyâcına harcamak vs. gibi zarûrî ihtiyâcı bulunmuyorsa, bunlan satın almalıdır.
Suyu birileri hibe ediyorsa, yada kuyudan almak üzere ödünç kova veriyorsa, bunu kabûl etmek vâcib olur. Ancak bunlan satın almak için kendisine para hibe ediliyorsa, onun bu hibeyi kabûl etmek mecbûriyyeti yoktur.
Bir yerde hapsedilmiş olduğu için abdest almaya su bulamayan kişi, İmâm Mâlik ve İmâm Ahmed’e göre teyemmümle namaz kılabilir, sonra da bu namazı kazâ etmez. İmâm Şâfiîye göre ise kazâ etmelidir. Ebu Hanîfenin bir görüşü de bu yöndedir. Ebu Hanîfenin ikinci görüşüne göre ise, kişi bu durumda kaldıkça namaz kılmayabilir.
2- Korku
Kişi can ve mal korkusu taşıdığı bir yerde bulunuyorsa, yada yolcu olup da su araması durumunda, yol arkadaşlan onu bırakıp gidecekse ve bu da riskli ise veya namaz vakti geçecekse, su aramaya çıkmadan teyemmüm edecektir.
3- Suyu unutmak
Kişi konakladığı yerde, daha önce bildiği, ancak o an yerini unuttuğu kuyu vs. varsa, yada eşyaları arasında bulunan suyu unutmuş ve teyemmüm edip namaz kıldıysa, daha sonra kuyuyu hatırlaması yada suyu bulması halinde, bu su ile abdest alıp namazım iâde etmesi gerekir.
4- Suya ihtiyaç duymak
Kişi yamnda bulunan suya, gerek kendisinin ve gerek yanında bulunan at, kedi, köpek vs. gibi evcil ve zararsız hayvanların içme ihtiyâcı varsa, yada necaset giderme vs. gibi önemli ihtiyâç gidermede kullanma ihtiyâcı bulunuyorsa, o su ile abdest almayıp da teyemmüm etmesi vâciptir.
5- Hastalık korkusu
Kişi abdest yada su kullanması halinde hasta olmaktan, yada hastalık süresinin uzamasından veya göz önünde olan bir uzvunda kötü bir deri değişikliği oluşmasından vs. gibi mahzurlardan korkuyorsa teyemmüm edebilir.
Göz önünde olmayan bir uzvun derisinde oluşacak renk değişikliğinden dolayı ise teyemmüm edilemez.
Teyemmüm Gerektirecek Sebepler Oluşursa Ne Yapmalı
1- Kişi yukarda îzâh edilen durumlardan birine düşüp de suyu gerek gusül için tüm bedeninde ve gerek abdest için tüm abdest uzuvlarında kullanamıyorsa, su yerine sadece teyemmüm yapması yeterlidir. Ancak suyun kullanımı, gerek gusülde ve gerek abdestte tüm uzuvlar için mahzurlu değil ise, her iki durumda da, önce yıkanmasında mahzur görmediği yerleri yıkayacak, yıkayamadığı diğer yerler için ise teyemmüm yapacaktır.
Teyemmüm gusül yerine yapılacaksa, önce teyemmüm yapmak ardından gusül almak evlâdır.
Teyemmüm abdest yerine yapılacak ise, önce sağlam uzuvlar sırasıyla yıkanır. Sıra mazeretli uzva gelince, ister önce teyemmüm yapar sonra uzvu yıkar ve ardından diğer uzuvlara geçer -ki bu evlâdır-.. İsterse de önce uzvu yıkar sonra teyemmüm yapar ve ardından da diğer uzuvları yıkamaya geçer.
Ancak yara, yüz ve kollardan ibâret olan teyemmümün iki uzvunda bulunuyor ise; herhangi bir mahzur yoksa, teyemmüm yaparken yara üzerine de mesh etmek gerekir. Mahzuru varsa yaranın üstü örtülür ve örtü üzeri meshedilir.
2- Şâyet kişi yukarda îzâh ettiğimiz herhangi bir mahzurdan korkup da gusül yada abdest uzvunu yıkayamayacak durumda olursa;
a) Eğer yaranın üzerinde bulunan ve “cebîra” diye isimlendirilen sargıyı tutuşturmak için sağlam olan kısımdan gerekli olan kısmın dışında hiçbir şey örtülmemişse…
b) Ve eğer önce abdest yada gusül alınmış, sargı ise daha sonra konduysa…
c) Ve bununla birlikte eğer yara teyemmüm uzuvları olan yüz ve ellerde değil ise…
Bu her üç durumda da teyemmümle kılınan namazların, daha sonra iâde edilmesi gerekmez. Aksi halde iâde edilecektir.
Ayrıca kişi üşümekten korkup da abdest yerine teyemmüm ettiyse, yada suyu genelde bulunur olduğu ikâmet yerinde bulamayıp da teyemmüm ettiyse, bu teyemmüm ile kıldığı namazlarım da iâde edecektir.
Su ve Toprak Bulamayan Kişi
Hem su hem toprak bulamayan kişi (fâkidut-tahûrayn), sadece farz namazı, tüm kalbî, kavlî ve filî rükünleriyle kılacak, sonra da su yada toprak bulunca kıldığı namazları iâde edecektir.
Şâyet bu kişi, cünüb vs. ise, aynı şekilde namazını kılacaktır. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’den sadece Fâtihâ’yı okuyacaktır. Fâtihâ dışında Kur”ân okuması haramdır.
Daha sonra su bulduğunda, abdesti yada guslü alıp söz konusu olan namazı iâde edecektir. Su değil de toprak bulursa, teyemmüm edip namazım iâde etmesi gerekmez. Ancak bulunduğu yerde suyun bulunmadığına dâir kanâati varsa, yada bu husûsta tereddüdü oluşursa, bu toprakla teyemmüm edip kıldığı namazı İâde edecektir.
Mâlikîlere göre; kişi mahpus olduğundan yada hastalık vb. herhangi bir sebepten dolayı, hem su hem de toprak bulamaz yada kullanamazsa, namazın farziyyeti üzerinden kalkar. Bu halde iken kılamadığı namazları daha sonra kazâ da etmeyecektir.
Kişi suyu bulamaz yada kullanamaz, ancak toprak kullanabilir durumda ise, teyemmüm etmesi gerekir. Sonra da bu namazı kazâ etmez. îmâm Şâfiîye göre ise kazâ etmelidir.
Ebu Hanîfenin bir görüşü de bu yöndededir. Ebu Hanîfenin ikinci görüşüne göre ise, kişi hapiste bu durumda kaldıkça namaz kılmayabilir.